Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra ,davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 2.6.2003 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, 2011/1608-12967 tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin 145-146 parsel üzerinde bitmiş, 154 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. Kuşadası Belediyesi'nin mahkemeye hitaben gönderdiği yapı kullanım belgesinde 720 metrekarelik otel bölümüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 8.8.2006 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin 145-146 parsel üzerinde bitmiş, 154 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. ... Belediyesi'nin mahkemeye hitaben gönderdiği yapı kullanım belgesinin 720 metrekarelik otel bölümüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yine, dava konusu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen ......
Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 13.8.2005 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin 145-146 parsel üzerinde bitmiş, 154 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. Kuşadası Belediyesi'nin mahkemeye hitaben gönderdiği yapı kullanım belgesinde 720 metrekarelik otel bölümüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Davacı, davalı şirketin elemanlarınca hediye tatil kazandınız denilerek davalı şirketin tesisinde bulunmadan ve tesisi hiç görmeden devre tatil sözleşmesini imzaladığını,ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını ileri sürerek,sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış,davalı şirket ise tesisin kullanıma hazır olduğunun davacıya telefon ile bildirildiğini ve cayma hakkını süresinde kullanmadığını savunmuştur.Mahkemece,davacının davalı şirketten almış olduğu devre tatil için imzalanan sözleşme gereğince kendisine tahsil edilen devre tatilin hazır edildiğinin bildirilmesinden itibaren bir yıllık yasal süre geçtikten sonra sözleşmeden cayma yoluna gittiğini,sözleşmeden caymanın haksız olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “... kapıdan satış,işyeri,fuar,panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır....
sorumlu olmadığını, bilakis, bu giderler devre tatil sağlayıcısı davalının üzerinde olduğnu, müvekkilinin eşyalarda sebebiyet verdiği yıpranmayı zaten karşıladığını, üstelik, müvekkilinin 99 yıllık devre kullanım bedelini halihazırda ödediğini, artık bunların ötesinde müvekkilden ZYP ismi altında bir bedel talep edilemeyeceğini, davalının temelsiz ve neye göre hesaplandığı muğlak olan ZYP ihdas etmesi ve devre kullanımını ZYP ödenmesine bağlaması devre tatil hakkının sözleşme hilafına engellenmesi/sınırlandırılması anlamına geldiğini, devre tatil sağlayıcısının asli borcu/ ediminin taşınmazı devre tatil sahibine kullandırdığını, önceden vurgulandığı üzere, DSB ödemenn müvekkilinin devre tatil hakkını kullanabilmesi için yeterli olmadığını, müvekkilininin ayrıca ZYP ödeme zorunluluğunun olmadığını, davalının, müvekkilini devre tatilden yararlandıracağını taahhüt ettiğini, gelinen noktada davalının edimlerini ifada temerrüde düştüğünü, davalı için müvekkilinin devre tatilciler ayak bağı...
Davacı kurumun esas faaliyetinin devre tatil pazarlaması işi olduğu ve bu işin esas ticari faaliyet olarak yürütüldüğü de dikkate alındığında, anılan işi " devre tatil hakkı satışı" olarak nitelendirmek yerinde olacaktır. Bu durumda, ticari kazançta esas olan tahakkuk esası da dikkate alındığında, sözleşmenin yapıldığı tarihte satış gelirinin tahakkuk ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde, sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla tahakkuk etmiş bulunan devre tatil hakkı satış gelirinin, kira geliri addedilerek, toplam gelirin yüzde birinin ilgili yıla gelir yazılması, kalanının ise gelecek yıllara ait gelirler olarak avans hesabında izlenmesi yerinde değildir. Yine bu bağlamda, devre tatil hakkı satış bedelleri için döviz cinsinden alınan alacak senetlerinin de yıl içinde tahsili veya yıl sonu değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farklarının da, doğdukları yılın geliri olarak kabulü zorunludur....
Davacı kurumun esas faaliyetinin devre tatil pazarlaması işi olduğu ve bu işin esas ticari faaliyet olarak yürütüldüğü de dikkate alındığında, anılan işi " devre tatil hakkı satışı" olarak nitelendirmek yerinde olacaktır. Bu durumda, ticari kazançta esas olan tahakkuk esası da dikkate alındığında, sözleşmenin yapıldığı tarihte satış gelirinin tahakkuk ettiği sonucuna varılmaktadır. O halde, sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla tahakkuk etmiş bulunan devre tatil hakkı satış gelirinin, kira geliri addedilerek, toplam gelirin yüzde birinin ilgili yıla gelir yazılması, kalanının ise gelecek yıllara ait gelirler olarak avans hesabında izlenmesi yerinde değildir. Yine bu bağlamda, devre tatil hakkı satış bedelleri için döviz cinsinden alınan alacak senetlerinin de yıl içinde tahsili veya yıl sonu değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farklarının da, doğdukları yılın geliri olarak kabulü zorunludur....
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme devre tatil sözleşmesi olarak değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Yat kulubü üyelik sözleşmesi adı altında imzalanan sözleşmenin feshi ile sözleşme kapsamında ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Davacı davanın devre tatil sözleşmesi niteliğinde olduğunu savunarak süresinde cayma hakkını kullandığını ileri sürmekte davalı ise sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceğini bu nedenle de cayma hakkı bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçede belirttiği hususlar dosya kapsamına uygun düşmemektedir....
KARAR Davacılar, davalı ...Ş. ile 05.08.1994 tarihli devre tatil sözleşmesi yaptıklarını, bu davalı lehine tapu kaydında kira şerhi bulunduğunu, devre tatil yapılacak taşınmazı davalı ...Ş.'nin satın aldığını, 2003 yılında bu taşınmazı diğer davalı ...Ş.'ye sattığını ve bu davalı tarafından diğer davalı .. A.Ş.'ye kiralandığını, bu davalı tarafından da diğer davalı ... A.Ş.'ye kiralandığını, 2005 yılında devre tatil hakkının kullandırılmadığını öne sürerek, maddi ve manevi tazminat ile tatil hakkı sahibi olduklarının tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, maddi ve manevi tazminata karar verilmiş; hüküm, davalı .... tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden , dava konusu taşınmazın önceki malikinin dava dışı ... Tesisleri A.Ş. olduğu, 19.10.1990 tarihinden itibaren otuz yıl müddetle davalı ...Ş.'...
Manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, davalı ile imzalamış olduğu, devre mülk sözleşmesi gereğince, Harem Tatil Köyünde tatil hakkını kullanmakta iken, 2004 yılında devre tatil hakkını kullanmak üzere tatil köyüne gittiğinde içeri alınmadığını belirterek, manevi tazminat ile, sözleşmenin feshini eldeki dava ile talep etmiştir. Mahkemece manevi tazminata da hükmedilmiştir. Davacının tatil için geldiği halde işletmeye alınmadığı kanıtlandığı taktirde davacının manevi tazminat isteyebileceğinin kabulü gerekir. Ne var ki, mahkemece bu hususta taraf delilleri toplanmadan davacının soyut beyanına itibar edilerek hüküm kurulmuştur....