Temyize konu ... bu dava, taraflar arasında düzenlenen devre mülk satış sözleşmesinin iptali isteğine ilişkin olup devre mülk hakkı, Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Taşınmazın aynına taalluk etmekte olup, bu hakkın devrine ilişkin sözleşmenin de resmi şekilde yapılması zorunludur. Uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşmenin olması gereklidir. Dava konusu sözleşme resmi şekilde yapılmamış olup geçerli olmadığından 2007/10373-11235 davada 4077 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir. Dava Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali ve geçersiz sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkin olduğundan davada görevli mahkeme de Tüketici Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesidir....
Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında devre mülk satış sözleşmesinin feshedilmesi sonucu davalıya ödenen bedelin iadesi ve davalıya verilen senedin iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın niteliği itibarıyla taraflar arasında 4077 sayılı Kanunun 3/c maddesinde tatil amaçlı taşınmaz malların da kanun kapsamında düzenlenmesine göre uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir....
KARAR Davacı, davalı ile 18.4.2010 tarihli devre mülk sözleşmesi yaptığını ancak sözleşme şartlarının yerine getirilmediğini, tapu devrinin verilmediğini, 16.3.2012 tarihli ihtarla sözleşmeden döndüğünü ve senetlerin iadesini talep etiğini ancak davalının haksız olarak senetleri icraya koyduğunu ileri sürerek, senetlerin iptali ile borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının sözleşme gereğince cayma hakkını süresinde kullanmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasında düzenlenmiş bulunan 18.4.2010 tarihli " devre mülk hissesinin satış vaadi sözleşmesi " başlıklı belge ile devre mülk hissesinin satışının vaad edildiği ancak taşınmazın tapuda devir işleminin gerçekleşmediği gibi teslimininde yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
KARAR Davacı, davalı ile aralarında 6.1.2000 tarihinde devre mülk satış sözleşmesi düzenlendiğini, resmi şekilde yapılmadığı için sözleşmenin geçersiz olduğunu, ancak sözleşmenin 10. maddesinden yararlanarak sözleşmeyi fesh ettiğini davalıya bildirdiği halde paranın iade edilmediğini,tahsili için yaptığı icra takibine de davalı borçlunun itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
SOmut uyuşmazlıkta davacı haricen düzenlenen ve resmi şekilde yapılmayan devre mülk sözleşmesine dayanmaktadır. Ancak mülkiyetin devrini içeren devre mülk sözleşmesi resmi resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanılarak açılan davanın Tüketici mahkemesinde değil genel mahkemede görülmesi gerekmektedir. HaL böyle olunca mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri istenip toplanmalı hasıl olacak sonuca uygun hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 1.7.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, taraflar arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinin feshi nedeni ile davacı taraftan alınan cayma bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Her ne kadar; Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre mülk satış vaadi sözleşmesinde cayma hakkı ve yükümlülükleri düzenlenmiş ise de; Devre tatil sözleşmesinin tüketici ile karşı taraf arasında imzalanmasından itibaren tüketici on gün içinde hiçbir gerekçe göstermeksizin cayma hakkına sahiptir. Bu halde cayma hakkını kullanan tüketici aleyhine herhangi bir cezai şart veya başka bir tazminat ya da ödeme kararlaştırılamaz. Tüketicinin bu hakkı mutlaktır. Kanun koyucu devre tatil sözleşmelerinde, sözleşmenin kurulduğu safhada cayma hakkı öngörmek suretiyle tüketiciyi korumaya çalışmıştır. Sözleşmenin karşı tarafı olan sağlayıcı on günlük cayma süresi dolmadan sözleşme konusu mal veya hizmet karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını talep edemez....
Şirketi ve davalının ortaklığı ile yapılan devre mülk projesinden 3 adet A, 1 adet B grubu devre mülkü satın aldığını, bedelini peşin ödediğini, ancak projenin iptal edildiğini, devre mülk için belirlenen rayiç 29.800,00-TL bedelin tahsili için giriştiği takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.10.2015 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar mahkemece, Dairemizin 07.10.2015 tarih ve 2015/29855 Esas, 2015/28618 Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmişse de bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır....
KARAR Davacı, davalıların birlikte inşaa ederek satışa sundukları devremülklerden bir adet A grubu tipini 12.04.1997 tarihli sözleşme ile 499,90 TL karşılığında satın aldığını, değerini peşin ödediğini, ancak davalıların devre mülkleri teslim etmedikleri gibi, projeninde iptal edildiğini ileri sürerek devre mülk için belirlenen 7.500,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini istemiştir....
KARAR Davacı, davalıların birlikte inşaa ederek satışa sundukları devremülklerden bir adet A grubu tipini 15.04.1998 tarihli sözleşme ile 499,90 TL karşılığında satın aldığını, değerini peşin ödediğini, ancak davalıların devre mülkleri teslim etmedikleri gibi, projeninde iptal edildiğini ileri sürerek devre mülk için belirlenen 7.500,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini istemiştir....
Uyuşmazlık konusu devre mülk sözleşmelerinin/hisseli gayrimenkul satış sözleşmelerinin taşınmaz devrini içermesi nedeniyle adi yazılı şekilde yapılmasının geçersiz olmasına rağmen taşınmazın tapu kaydının devri halinde geçersiz olan sözleşmenin geçerlilik kazanacağı, bu durumda mahkemece tapu kaydının tüketiciye devredilip devredilmediği, devredilmişse devre mülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. 6502 sayılı Kanun’un 50/9. maddesinde devre mülk hakkı veren sözleşmeler hariç olmak üzere, devre tatil sözleşmeleri en fazla on yıl için kurulacağı, son fıkrada ise, maddede düzenlenen hususlarla ilgili uygulama usul ve esaslarının yönetmelikte düzenleneceği belirtilmiştir....