Somut olayda ; davacı tarafından açılan dava mahkemece itirazın iptali davası olarak nitelendirilip buna göre değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuşsa da, davacı vekilinin dava dilekçesi ve içeriği incelendiğinde, dava dilekçesinde dava konusunun alacak davası olarak yazıldığı, her ne kadar kadar dava dilekçesi içeriğinde icra takip dosyasından ve davalı dernek aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davalı dernek tarafından icra takibine itiraz edildiğinden bahsedilmiş ise de, açılan davada davalı olarak davalı dernek ile birlikte icra takip dosyasının tarafı olmayan davalı belediyenin de davalı olarak gösterildiği, dava dilekçesindeki sonuç ve istem kısmında ise alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği, dava dilekçesinde açıkça icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesi ile takibin devamına karar verilmesi istemi de bulunmadığından, davanın genel eda davası olarak...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/337 KARAR NO : 2020/688 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SAMSUN 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : Dernek (Derneğin Kendiliğinden Sona Erdiğinin Tespiti) KARAR : Samsun 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı derneğin olağan genel kurul toplantısını en son 27.08.2007 tarihinde yaptığını, 2009, 2011, 2014 yıllarına ait genel kurulların yapılmadığını belirterek derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitini talep etmiştir. Davalı dernek, 2009 yılında genel kurulu yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı dernek tarafından temyiz edilmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 32/k maddesinde “tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin, gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olması şartıyla elde olmayan bir nedenle okunamayacak hâle gelmesi veya kaybolması hâlinde, öğrenme tarihinden itibaren onbeş gün içinde dernek merkezinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesine zayi belgesi almak için başvurmayan veya bu belgeyi denetim sırasında ibraz edemeyenler üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı “ açıklanmıştır....
bu şekilde bir bildiriminin olmadığı, 2-5253 sayılı Kanunun 32/d maddesinde "Derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları tutmayan veya tasdiksiz defter tutan dernek yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır....
DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR ESAS NO : KARAR NO : HAKİM : KATİP : DAVACI : DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi DAVA TARİHİ : 10/02/2022 KARAR TARİHİ : 29/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden, 25/01/2022 tarihinde Sınırlı Sorumlu ................. Kooperatifinin yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğunu ileri sürerek zayi belgesi verilmesini istemiştir. Talep, kooperatif yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğundan bahis 6102 sayılı TTK.'nun 82/7. kaddesi uyarınca zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. Öncelikle belirtilmelidir ki, zayi belgesi verilmesi istemine konu kooperatif yönetim kurulu karar defteri 6102 sayılı TTK.'...
ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Noterliği 09.12.2020 tarihli 2020/Muhabere ve ... defter tasdikleri hakkında konulu ikinci cevabi yazısında yine aynı noterlik tarafından verilen bilgiye göre, defter tasdiklerinin ilk işe başlama tarihi olan 30.05.2016 tarihinde yapıldığının anlaşıldığını, bu kapsamda 30.05.2016 tarihinde karar defterinin,30.05.2016 tarihinde ortaklar pay defterinin, 30.05.2016 tarihinde defter-i kebirin, 30.05.2016 tarihinde envanter defterinin ve 30.05.2016 tarihinde yevmiye defterlerinin ilk tasdiklerinin yapıldığını, duruşmadaki beyanla talebin eksiltilerek sadece sadece yönetim kurulu karar defterinin zayi nedeniyle belge verilmesinin istenilmesine rağmen bu talebin ıslah olmadığını, bu nedenle dava konusu tüm defterler yönünden zayi belgesi verilmesi gerektiğini, ıslah olarak adlandırılan beyanın müvekkili ile olan iletişimsizlikten kaynaklandığını belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak karar defteri ve pay defteri yönünden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine...
İlk derece mahkemesince davanın on beş günlük süre içerisinde açılmadığından reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 5253 Sayılı Dernekler Kanunun 32/k maddesi hükmünde, dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olması şartıyla elde olmayan bir nedenle okunmayacak hale gelmesi veya kaybolması halinde derneğe bu hususun öğrenilmesi tarihinden itibaren on beş gün içinde dernek merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde zayi belgesi almak için dava açma zorunluluğu getirilmiş, burada öngörülen on beş günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olmadığı, sadece dernek yöneticilerinin zaman kaybetmeden mahkemeye başvurmalarını sağlamaya yönelik ve başvurulmamasının cezai sonuçlara bağlandığı özel bir düzenleme olduğu gözetilmeden davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Hal böyle olunca, dava dilekçesinde dernek şubesinin hasım gösterilmesinin temsilcide yanılma olduğu kabul edilerek, dava dilekçesi ve duruşma gününün tüzel kişiliği bulunan dernek adına ve genel merkez adresine tebliğe çıkarılması, dernek yetkilileri veya vekilleri duruşmaya geldikleri takdirde davaya karşı diyeceklerinin ve delillerinin ibraz etme olanağı tanındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....