Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından zinaya dayalı davasının reddi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, davacı-karşı davalı erkek ile davalı-karşı davacı kadının TMK m.166/1’e dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine, kadının zinaya dayalı davasının ise reddine karar verilmiş, karara karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince kadının istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir....

    Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir. 3-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası, 05.12.2017 tarihinde verilen hükümle reddedilmiş, karar erkek tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesinde erkeğin temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle Dairemizin 04.11.2019 tarihli ilamıyla temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu durumda erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davasının reddine ilişkin karar kesinleşmiştir. Hal böyle iken, süresinde temyiz edilmeyerek kesinleşen erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurulması ve buna dayalı olarak kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi hatalı görülmüş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. ve 3....

      Başka bir anlatımla, muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa sebebinin ortadan kalkması ya da belli bir zamanın geçmesiyle görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez. 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi, muris muvazaasına dayalı davalar miras bırakanın ardılı olarak değil, miras hakkının çiğnenmesinden ötürü zarara uğrayan kişi olarak ve kendi miras hakkına dayalı olarak açılmaktadır.Bu tür davalarda dava hakkı murisin ölümüyle doğmaktadır.Muris hayatta iken bu tür bir dava açılmasına yasal olanak yoktur. Bu durumda, miras bırakan çekişme konusu taşınmazların kadastro tesbitlerinin kesinleştiği tarihten sonra öldüğüne göre, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davada 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. ./.....

        Kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi ilamına dayalı başlatılan ilamlı takibin ... 5.İcra Mahkemesinin 23.12.2004 tarih ve 2004/490 E. - 696 K.sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu iptal edilen taleple ilgili yapılan temlik işleminin de artık yok hükmünde sayılacağı düşünülmeksizin sonuca gidilmesi eksik incelemeye dayalı bir karardır. Üçüncü kişiye tebliğ edilen İİK.nun 89/1 maddesine dayalı haciz ihbarlarının tebliğ tarihleri olan 3.3.2005 ve 4.4.2006 tarihlerinde (aynı asliye hukuk mahkemesi kararı dayanak yapılarak) üçüncü kişi hakkında başlatılan bir ilamlı icra takibi bulunmamaktadır. İİK.nun 89/4 maddesi hükmüne göre haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte üçüncü kişi uhdesinde kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararı gereği mevcut alacak bulunduğu anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmelidir....

          Kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi ilamına dayalı başlatılan ilamlı takibin ... 5.İcra Mahkemesinin 23.12.2004 tarih ve 2004/490 E. - 696 K.sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu iptal edilen taleple ilgili yapılan temlik işleminin de artık yok hükmünde sayılacağı düşünülmeksizin sonuca gidilmesi eksik incelemeye dayalı bir karardır. Üçüncü kişiye tebliğ edilen İİK.nun 89/1 maddesine dayalı haciz ihbarlarının tebliğ tarihleri olan 3.3.2005 ve 4.4.2006 tarihlerinde (aynı asliye hukuk mahkemesi kararı dayanak yapılarak) üçüncü kişi hakkında başlatılan bir ilamlı icra takibi bulunmamaktadır. İİK.nun 89/4 maddesi hükmüne göre haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte üçüncü kişi uhdesinde kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararı gereği mevcut alacak bulunduğu anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmelidir....

            Kamu kuruluşlarında geçen çalışmalarının belgeye dayalı olması asıldır. Bu halde ise, davacının tespitini istediği sigortalılık başlangıç tarihinin 01.04.1987 tarihi olduğunun tespitine sırf tanık beyanlarına dayalı olarak karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olup yerinde değildir. Yapılacak iş; Davacının dava konusu ettiği 1.4.1987 tarihini kapsar şekilde, Davalı ...'na ait işyeri aylık ücret bordroları ve SGK'ya verilen bu dönemleri içeren prim bordroları celp olunarak, bu bordrolarda davacı adına SGK prim kesintisi yapılmış ve prim bordrosunda adı geçiyorsa, istemin kabulüne karar verilmeli, aksi halde ise davanın reddi doğrultusunda bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

              Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek tarafından 29.07.2015 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı boşanma davası; davalı-davacı kadın tarafından 16.09.2015 tarihinde aynı hukuki sebebe (TMK m. 166/1) dayalı karşı boşanma davası açılmış, erkek tarafından daha sonra 22.01.2018 tarihinde zina hukuki sebebine(TMK m. 161) dayalı olarak birleşen boşanma davası açılmıştır. Mahkemece karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının ise reddine karar verilmiştir....

                Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığı iddiası ile muvazaa nedenine dayalı açılan sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalıdadır. Davalının bu alacağın varlığını ve miktarını üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda, dava dışı borçlunun ticari defterlerine göre dava dışı ... Ltd. Şti.’ne borçlu olduğu, borcuna binaen lehtarı dava dışı ... Ltd. Şti. olan çek keşide ettiği, anılan çekin ciro yoluyla davalıya geçtiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece, davalının alacağının varlığını ve miktarını ispat ettiği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....

                  - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya fatura karşılığı sattığı halıların bedelinin ödenmediğini, daha önce davalı hakkında senetlere dayalı olarak ... 1.İcra Müdürlüğü’ nde takip yaptıklarını, yetkiye itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin bu defa cari hesap alacağına dayalı olarak davalı hakkında ... İcra Müdürlüğü’ nün 2011/4513 sayılı dosyasından icra takibi yaptığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ne bonolara ne de cari hesap sözleşmesine dayalı bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....

                    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı kadın, zina (TMK m. 161), pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece erkeğin TMK 164’e dayalı, kadının ise TMK 161 ve 162. maddelerine dayalı boşanma taleplerinin reddine, kadının TMK’nun 166-1. maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüyle, tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, davacı-karşı davalı erkek ile dava dışı S.O. isimli kadının mahkemeninde kabulünde olduğu üzere beraber tatile gittikleri, sosyal ortamlarda bu kadını eşi olarak tanıttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu