Her iki davanın davacısı olan kadın 2014/13450 esas sayılı ilk davayı, erkek eşi evden başka kadınla çıkarken görmesi vakıasına dayalı olarak açmış, temyize konu ikinci davayı ise ise bahsedilen olaydan sonra erkek eşin iddia edilen kadınla birlikte yaşamaları nedeniyle zina hukuki sebebine ve ayrıca başka kadınlarla gezmesi, evlilik dışı ilişkisini çevreye anlatması vakıasına dayalı olarak evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açmıştır. Aynı davanın, aynı sebebe dayalı olarak, aynı taraflar arasında görülmekte olması halinde derdestlik söz konusu olur. Somut olayda, ikinci davada zina vakıası ile zina hukuki sebebi ilk davada ileri sürülmemiş olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına neden gösterilen vakıaların da ilk boşanma davasından sonra gerçekleşmiş farklı vakıalar olması nedeniyle davalar arasında derdestlik oluştuğundan söz edilemez....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya fatura karşılığı sattığı halıların bedelinin ödenmediğini, daha önce davalı hakkında senetlere dayalı olarak ... 1.İcra Müdürlüğü’ nde takip yaptıklarını, yetkiye itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin bu defa cari hesap alacağına dayalı olarak davalı hakkında ... İcra Müdürlüğü’ nün 2011/4513 sayılı dosyasından icra takibi yaptığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ne bonolara ne de cari hesap sözleşmesine dayalı bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
Şikayete konu edilen icra takip dosyalarının incelenmesinde; Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26.06.2012 tarih 2009/407 Esas ve 2012/244 Karar sayılı ilamına dayalı olarak İcra Müdürlüğü'nün 2013/18304 Esas sayılı takip dosyasında, davacılardan ... ve ... vekili tarafından, ilamda hükmedilen vekalet ücretinin takibe konulduğu; bahsi geçen İcra Müdürlüğü'nün 2013/18300 Esas sayılı takip dosyasında ise yine aynı ilama dayalı olarak . Noterliği'nce düzenlenen 21.02.2013 tarih 3377 yevmiye numaralı temliknameye dayalı olarak davacılardan alacağı temlik alan ... vekilinin davacılar lehine hükmedilen icra inkar tazminatı, harç ve yargılama giderini takibe konu ettiği görülmektedir....
Tapu tahsis belgesine dayalı olarak bu aşamada artık tescil talebinde bulunulamaz. Mahkemece, zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de tapu tahsis belgesine dayalı tescil koşulları da gerçekleşmediğinden davanın bu nedenle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru değil ise de hüküm, sonucu bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, 04.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından zinaya dayalı davasının reddi, erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, davacı-karşı davalı erkek ile davalı-karşı davacı kadının TMK m.166/1’e dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine, kadının zinaya dayalı davasının ise reddine karar verilmiş, karara karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince kadının istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı, davalının bulunmadığı 1.7.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında hayata kast ve pek kötü davranış nedeniyle boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, ayrıca evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak da boşanma talebinde bulunduklarını belirtmiştir. Bu durumda davacının TMK 166/1 dayalı boşanma talebini, iddia ve savunmanın diğer tarafın muvafakati aranmaksızın, serbestçe değiştirilip genişletilebileceği yargılama kesitinde ileri sürdüğünün kabulü gerekir. Bu bakımdan davacının evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı usulen geçerli bir boşanma davası mevcuttur. O halde, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davası değerlendirilerek bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, böyle bir dava olmadığı gerekçesi ile değerlendirme yapılmaması doğru değildir....
Başka bir anlatımla, muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa sebebinin ortadan kalkması ya da belli bir zamanın geçmesiyle görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez. 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi, muris muvazaasına dayalı davalar miras bırakanın ardılı olarak değil, miras hakkının çiğnenmesinden ötürü zarara uğrayan kişi olarak ve kendi miras hakkına dayalı olarak açılmaktadır.Bu tür davalarda dava hakkı murisin ölümüyle doğmaktadır.Muris hayatta iken bu tür bir dava açılmasına yasal olanak yoktur. Bu durumda, miras bırakan çekişme konusu taşınmazların kadastro tesbitlerinin kesinleştiği tarihten sonra öldüğüne göre, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davada 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. ./.....
Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir. 3-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası, 05.12.2017 tarihinde verilen hükümle reddedilmiş, karar erkek tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesinde erkeğin temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle Dairemizin 04.11.2019 tarihli ilamıyla temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu durumda erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davasının reddine ilişkin karar kesinleşmiştir. Hal böyle iken, süresinde temyiz edilmeyerek kesinleşen erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurulması ve buna dayalı olarak kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi hatalı görülmüş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. ve 3....
Kamu kuruluşlarında geçen çalışmalarının belgeye dayalı olması asıldır. Bu halde ise, davacının tespitini istediği sigortalılık başlangıç tarihinin 01.04.1987 tarihi olduğunun tespitine sırf tanık beyanlarına dayalı olarak karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olup yerinde değildir. Yapılacak iş; Davacının dava konusu ettiği 1.4.1987 tarihini kapsar şekilde, Davalı ...'na ait işyeri aylık ücret bordroları ve SGK'ya verilen bu dönemleri içeren prim bordroları celp olunarak, bu bordrolarda davacı adına SGK prim kesintisi yapılmış ve prim bordrosunda adı geçiyorsa, istemin kabulüne karar verilmeli, aksi halde ise davanın reddi doğrultusunda bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi ilamına dayalı başlatılan ilamlı takibin ... 5.İcra Mahkemesinin 23.12.2004 tarih ve 2004/490 E. - 696 K.sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu iptal edilen taleple ilgili yapılan temlik işleminin de artık yok hükmünde sayılacağı düşünülmeksizin sonuca gidilmesi eksik incelemeye dayalı bir karardır. Üçüncü kişiye tebliğ edilen İİK.nun 89/1 maddesine dayalı haciz ihbarlarının tebliğ tarihleri olan 3.3.2005 ve 4.4.2006 tarihlerinde (aynı asliye hukuk mahkemesi kararı dayanak yapılarak) üçüncü kişi hakkında başlatılan bir ilamlı icra takibi bulunmamaktadır. İİK.nun 89/4 maddesi hükmüne göre haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte üçüncü kişi uhdesinde kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararı gereği mevcut alacak bulunduğu anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmelidir....