Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kamu malına zarar verme HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Dosya içinde bulunan ve sanık hakkında düzenlenen 15.07.1999 tarihli sağlık kurulu raporuna göre, "sanıkta davranış ve dürtü kontrol bozukluğu olduğu, TCK 47.maddesinden asgari oranda istifade edebileceği, cezai ehliyetinin kısmi olduğu" bildirilmesi nedeniyle bu hususta rapor alınması amacıyla tüm rapor ve tedavi evrakları da getirtilip birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, sanığın suç tarihinde üzerine atılı suç yönünden rapor alınması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik kovuşturmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 22/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sair temyiz itirazlarının reddi ile; Sanığın 04/05/2015 tarihli kolluk ifadesinde psikolojik rahatsızlığı ve davranış bozukluğunun olduğunu, bundan dolayı 15 gün Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi gördüğünü belirmesi karşısında 28/01/2013 tarihli raporla yetinilerek, TCK'nın 32. maddesi gereğince "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı" hususunda rapor aldırılmadan eksik araştırma ile hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 02/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi...

      ASIL VE BİRLEŞEN İHBAR OLUNANLAR : 1-Beyoğlu Belediyesi, 2-Mapfre Sigorta A.Ş. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı kocanın akıl hastalığı nedeniyle kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastasının fiil ehliyeti bulunmadığından; davranışları iradi kabul edilemez. İradi olmayan davranış da kusur oluşturmadığı gibi; davalı kadının da evlilik birliğinin sarsılmasına neden olabilecek bir kusurunun ispat edilemediğinin anlaşılmasına; böylece sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03.11.2011 (Per.)...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın, müştekinin işletmiş olduğu lokantaya giderek yemek siparişi verdiği, müştekinin verilen siparişleri hazırlayarak işyerinin önünde bulunan masaya götürdüğü yemeği yedikten sonra ücretini ödemeden aracına binerek olay yerinden uzaklaşmasından ibaret eyleminin 5271 sayılı CMK'nın 223/2-a maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olması; yemek siparişi verdiği sırada müştekiye karşı, kandırabilecek nitelikte hileli davranış yada sözlerle hataya düşürüp yarar sağlamasının da söz konusu olmaması karşısında sanığın eyleminin hukuki uyuşmazlık niteliğinde kalması ve hırsızlık suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatı yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi, kal ve yola elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa Aykırı Davranış HÜKÜM : Düşme Sanık ... hakkında 2004 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan açılan kamu davası ile ilgili karar verilmesi mümkün görülmüştür. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen "2004 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının,suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması gerektiği gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 27.06.2014 gününde oybirliğiyle karar...

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle karşı dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. Davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla inceleme, HMK'nın 355 maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; İlk derece mahkemesince, "tüm dosya kapsamından; davacı-karşı davalı tarafından açılan davanın yasal unsurları oluşmadığından reddine, davalı karşı davacı tarafından açılan karşı dava yönünden, her ne kadar "pek kötü ve onur kırıcı davranış" nedeniyle boşanma davası açılmış ise de TMK 162....

                Davranış kuralının ihlalinde model ajan ölçütü kullanılır. Önce failin içinde bulunduğu somut durumda özenli ve dikkatli bir model ajanın neticenin meydana gelmesini engellemek için nasıl hareket edeceği araştırılır. 2-Davranış kuralının ihlali ile netice arısında çifte bir bağ bulunmalıdır. Somut olayda meydana gelen netice, davranış kuralı ile korunmak istenen tehlikelerden biri olmalı ve eğer davranış kuralına uygun davranılmış olsa idi bu netice hiçbir zaman meydana gelmeyecekti denilebilmelidir. 3-Gerçekleşmiş olan somut netice model ajan tarafından öngörülebilir olmalıdır. 4-Fail, kişisel nitelikleri gereği, davranış kuralını anlama ve davranış kuralına uygun davranma olanağına sahip olmalıdır. 5-Fail kişisel kapasitesi ve bilgisi dahilinde somut neticeyi öngörebilecek durumda olmalıdır....

                  Roma Hukukundan bu yana gelen prensibe bağlı olarak, oluşturulan güvene aykırı davranış, çelişkili davranış yasağı uyarınca dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olarak kabul edilmiştir (Venire contra factum). Bununla birlikte bu sınırların mahkemelerce oldukça dikkatli belirlenmesi gerekir. Bu hususta mahkemeye tanınan takdir yetkisi, kolaycı bir yol olarak keyfi yoruma yol açmamalıdır. Amacı haksızlığı önlemek olan bir hukuk kurumu, haksızlığın aracı haline getirilmemelidir (Şener Akyol, Çelişkili Davranış Yasağı, F.Eren’e Armağan, 2006, s.80, 94). Dolayısıyla her şeyden önce sessiz kalma yoluyla hak kaybını ileri süren tarafın kendi davranışının dürüstlük kuralına aykırı olmaması ve iyi niyetli olması gerekir. 7- Bir hakkın ihlaline uzun süre sessiz kalınması ve o eyleme karşı dava açılmayacağı inancı oluşturulduktan sonra açılan davanın çelişkili davranış yasağı teşkil edeceğinin ileri sürülmesi mümkündür....

                    UYAP Entegrasyonu