yönlendirmediği gibi doğumu bizzat kendisinin yaptırmadığını, sağlıklı bir şekilde dünyaya gelebilecek olan küçüğün doktorun kusuru nedeniyle oksijensiz kalarak özürlü olarak doğduğunu, doktorun mesleki faaliyeti nedeniyle vermiş olduğu zararı teminat altına alan tıbbi kötü uygulamaya ilişkin ZMMS kapsamında davanın davalı sigorta şirketine yöneltildiğini, her bir davacı için 75.000,00-TL (toplam 225.000,00 TL) manevi tazminat ve şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; davacının davalı hastanede gerçekleşen ameliyatı sırasında vekalet akdinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 18.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, yapılan yargılama sırasında dava konusu olayın niteliğine uygun olarak konusunda uzman doktorlardan oluşan bilirkişi heyetinden alınan, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor ile tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı hekimler arasında mevcut vekalet ilişkisinden ve özen borcuna aykırılık iddiasından kaynaklanan davada; 30/05/2017 tarihinde davalı Hastanede septoplasti ve hipertrofik konka radyofrekans ameliyatı olan davacıda meydana gelen bu sinir hasarının sebebinin genel anestezi altında ağızdan entübasyonun çok nadir de olsa görülebilen, ancak normal koşullarda öngörülemez ve engellenemez, yani her türlü özene rağmen oluşabilen, herhangi bir tıbbi ihmal ve kusura izafe edilemeyen komplikasyon olarak değerlendirildiği ve işlem sonrası davacının kontrollerinin de yapılarak davacının talebi üzerine taburcu olunması nedeniyle hekimlere ve hastaneye yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmıştır....
Davalı T5 vekili davaya cevabında özetle; müvekkilinin özel bir hastane olup tüm yardımcı personeli ve hastane ekipmanlarını sağladığını, doktorun konusunda uzman bir isim olduğunu, doktorun muayeneyi bizzat kendisinin yapıp davacıyı yeterince bilgilendirdiğini, müvekkilini özen yükümlüğülüğünü yerine getirdiğini, müvekkili hastaneye atfı atlı kabil bir kusurun bulunmadığını, müvekkili hastanenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, davacının 29.03.2018 tarihinde yoğun adet kanaması nedeniyle davalı doktora başvuru yaptığını, davacıya mirena ve küretaj önerilerek gerekli bilgilendirme yapıldığını, davacının kabulünden sonra ayın gün mirera verildiğini, davacının daha önceden defaten spiral taktırmış olduğunu, davacının hemşire olması nedeniyle mirenadan kaynaklanan yan etkileri ve komplikasyonları bilebilecek birisi olduğunu, davacıya verilen ilaçların tedavide olumlu fayda sağladığını, 25.05.2018 tarihinde yapılan muayenesinde de kanamasının azaldığı tedavinin olumlu yönde sonuç...
Dava, davalı hastane ve davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması iddiası nedeniyle istenilen maddi-manevi tazminata ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır.(BK 386-390)(TBK 502.506) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK 321/1 md)(TBK 400) O nedenle hemşire ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir....
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME: Dava, davalı doktor ve özel hastanenin vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık nedeniyle; doğumda omuz takılmasından kaynaklı, davacılardan küçük T1 sağ kolunda meydana gelen engel nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın 6098 sayılı TBK'nun 502 ve 506. maddeleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir . İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir....
Tüm dosya kapsamından, yapılan yargılama sırasında dava konusu olayın niteliğine uygun olarak konusunda uzman adli tıp kurumundan ve üniversitede öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan, denetimine ve hüküm kurmaya elverişli raporlara göre; davacı ile davalı arasında mevcut vekalet ilişkisinden ve özen borcuna aykırılık iddiasından kaynaklanan davada: davalı hastane ve çalışanı doktorun özen yükümlülüğüne uygun davranıldığı, tedavi ve teşhiste herhangi bir hatalı davranışın olmadığı ve kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır....
Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (B.K. 386, 390 md). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (B.K. 390/II). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (B.K. 321/1 md). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır....
Uyuşmazlık tedaviyi gerçekleştiren davalı hastanenin , davacının bacağının sakat kalmasında hukuka aykırı bir eyleminin, ve kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davadaki ileri sürülüşe ve kabule göre dava temelini vekillik sözleşmesi oluşturmaktadır. Eş deyişle dava, davalı hastanenin vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. (BK:386, 390 md) Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. (BK:390/11) Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1) O nedenle, doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafifte olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir....
Davacı, davalı doktor tarafından yapılan ameliyat nedeniyle ameliyat edilen bölgede yabancı cisim bırakıldığından yeniden ameliyat olmak zorunda kaldığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemiştir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK.321/1.md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir....