Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu madde hükmüne göre menfi tespit ve istirdat davaları ile ilgili yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin değildir. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davalı vekili tarafından 27.12.2019 tarihli cevap dilekçesinde yetki itirazından bahsedilmemiş olup davalı vekili tarafından 03.01.2020 tarihli dilekçede yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmış ise de HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca usulüne uygun bir yetki itirazının olmadığı tespit edilmiştir. Davacı menfi tespit talebi ile Yalvaç’ta dava açmış bu suretle Yalvaç Mahkemelerinin yetkisini benimsemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat ve menfi tespit istemine ilişkin davada Ankara 20.Asliye Hukuk ve Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, bononun geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, asıl alacak olan ve iptali istenen takibe konu 5.250,00 TL.lık bononun miktarına göre, Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, toplam 7.777,19 TL üzerinden icra takibi yapıldığı ve bu miktar değer gösterilip harcı yatırılarak menfi tespit ve İstirdat davası açıldığı, 9.442,62 TL olarakda harçın tamamlandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      Bu nedenle borç ödenmediği için istirdat davasının öncüsü olan menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı vardır. Bu durumda icranın geri bırakılması ya da şikayet yoluyla takibin ipali yoluna hiç başvurmamış olan davacı (borçlu), ilamlı icrada, borcunu icra dairesine ödemeden önce talep edilen Temmuz ve Ağustos ayı yönündan itfa, diğer ve takip tarihinden sonra devam eden aylar yönünden ise, ilamın kesinleşme tarihi itibariyle ödeme yükümlülüğü sona erdiği için borçlu olmadığını ileri sürerek , davalı (alacaklı)ya karşı menfi tespit davası açabileceğinden davacının menfi tespit davası açmasında bir yanlışlık yoktur....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/1057 Esas KARAR NO : 2022/946 DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/11/2022 KARAR TARİHİ : 22/11/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2022 DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili aleyhine Bakırköy ..... İcra Müdürlüğü .... E....

        İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TARİHİ : NUMARASI : İSTİNAF EDEN DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLİ : DAVA : Menfi Tespit İSTİNAF KARARININ KARAR TARİHİ :25/06/2021 YAZIM TARİHİ : 05/07/2021 Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye ... Ticaret Mahkemesi'nin ...Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 11/03/2021 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde; DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı .......

          Direnme kararı süresi içinde davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 13. Dava konusu 465 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesine ilişkin olarak dava dışı 3. kişinin borcundan dolayı davalı banka lehine tesis edilen ipotek nedeniyle taşınmazı sonradan ipotekli olarak satın alan davacı tarafından açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 14. Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: 15. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 16. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. 17....

            Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 18.09.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Dava, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, takipten önce açılmıştır. Takipten önce açılan menfi tespit davalarında, genel ve ilgili yasalarda öngörülen özel yetki kuralları uygulanır. İİK'nun 72/son maddesindeki yetki kuralları, takipten sonra açılan menfi tespit davalarında uygulama yeri bulunan kurallar olup, takipten önce açılan menfi tespit davaları yönünden diğer yetki kurallarını ortadan kaldırmaz. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu bonoda “ihtilaf halinde .......

              Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise; davanın kredi kartı harcamaları nedeniyle kredi kartı hesap özetlerine itiraz olduğu, 5464 sayılı Kanun kapsamında tüketici tarafından bankaya karşı açılan davada tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 01 Mart 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinde “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve istirdat davası, kredi kartını kullanan davacı tüketici tarafından açılmış olduğundan, uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....

                İcra Müdürlüğü'nün 2012/10286 E. sayılı dosyasında müvekkilinin adresi dışındaki adrese İİK'nun 89'uncu maddesi uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilerek, müvekkilinin malvarlığının haczedildiğini, İİK'nun 89'uncu maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasının süresinde olmadığından dolayı reddine karar verildiğini, bu nedenlerle davalı hakkında genel hükümlere göre menfi tespit davası açıldığını, ancak haciz baskısı nedeniyle ihtirazi kayıtla davalıya 305.711 TL ödeme yapılarak menfi tespit davasının kanunen istirdat davasına dönüştüğünü, yapılan ödemenin ileride haksız çıkması halinde davalıdan tahsil edilememe riski bulunduğunu belirterek, davalının malvarlığına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir....

                  Menfi tespit davası sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmediği için ipoteğe konu taşınmaz “Cebri icra ile üçüncü kişilere satılmış ise, menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanmış olmasının taşınmazlar hakkında daha önce yapılmış olan satışlara bir etkisi yoktur. Bu mallar icranın eski hâle iadesi yolu ile alıcılardan geri alınamaz”. Somut olayda ipotekli taşınmaz ihale ile alacaklıya satılmış, alıcı adına tapuda tescil edilmiş ve borç alacaklıya ödenmiş olduğundan İİK’nın 72/6. maddesi uyarınca menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. Mahkeme kendiliğinden menfi tespit davası ve istirdat davası olarak devam eder. Dava konusuz kalmaz. İpotekli taşınmaz sahibi davacı, ipotek borcunu ödediğini ispat eder ise, mahkemece ihale bedelinin istirdatına karar verir. Bu karar kesinleşmesi üzerine borçlu ayrı bir icra takibi yapmasına imkân ve gerek olmadan İİK’nın 72/5 hükmüne göre icranın eski hâle getirilmesini istemesi gerekli ve yeterlidir....

                    UYAP Entegrasyonu