Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı dava konusu sözleşmeyi ticari ve mesleki olmayan amaçlarla imzaladığı ve 6502 sayılı kanunu 3/1- k bendine göre tüketici sıfatına haiz olduğundan, sözleşmenin de tüketici işlemi olduğu, ihtilaf halinde Tüketici mahkemeleri görevli olduğu tartışmasızdır. Davacı tarafından imzalanan sözleşmede taşınmazın malikinin T3 Tur.İnş.Tic.A.Ş olduğu sabittir. Davalının sağlayıcı sıfatının bulunduğu anlaşıldığından husumet yönünden yapılan itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu yönde çıkan uyuşmazlıkta Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20/12/2018 tarihli 2018/5980 Esas 2018/12509 Karar sayılı ilamında açıkça devremülk sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi talepli açılan davada davalılar arasında organik bağ bulunması nazara alınarak Kuşadası Otel ... A.Ş.'nin husumetinin bulunduğu yönünde karar verildiği görülmüştür....

Davacı, tatilini geçirmekte olduğu bir sırada davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda 27.8.2006 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını belirterek, sözleşmenin iptali ile, ... olduğu bedelin iadesi ve ödenmeyen senetlerin de iptali istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. 2008/6971-13584 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapıla tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davalının sözleşmede belirtilen işyeri adresi “...” olduğundan davacının, hediye tatil kazandığı belirtilerek davet üzerine gitmiş olduğu davalıya ait tesiste, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için de gitmediği...

    Nolu 23 nolu bağımsız bölümün satış bedeli 1.700.000,00 TL olan düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin sözleşmeden dönme ihtarı ile hükümsüz olduğunun tespitine ve hükümsüz olan sözleşmenini tapu kaydındaki şerhini hükümsüz olduğunun tespitine ve şerhin tapu kayıtlarından kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İDM'ce "...Somut olayda davacı ile davalı arasında akdedilen ve noterde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmış olmakla geçerli olup taraflar açısında bağlayıcı olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. İmzalanan düzenleme şeklinde noter satış vaadi sözleşmesinde iş bu satış vaadi sözleşmesinden evvel ön protokol mahiyetinde imzalanmış 18/12/2020 tarihli ön ödemeli konut satış sözleşmesinin iş bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu ve bu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde iş bu dayanak sözleşmenin uygulanacağının taraflarca kabul ve beyan edildiği anlaşılmaktadır....

    Yerel mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının satış bedeli olarak ödemiş olduğu 21.000,00 TL'nın temerrüt tarihi olan 26/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kira bedeli talebinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekilince yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili devre mülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve kullanamamasından kaynaklı kira bedelinin tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi yapıldığı bu sözleşme taşınmazın aynı ile ilgili olup, Tapu Kanun'unun 26....

    İlk Derece mahkemesince, davanın sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesi talebi yönünden kabulü karar verilmesi üzerine davalı vekilince yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı ile davalı arasında 04/02/2016 tarihli adi yazılı sözleşme ile dava konusu devremülkün davalı tarafından 40.000,00 TL karşılığında satışının kararlaştırıldığı, davacı tarafından sunulan dekontlardan bedelin davacı tarafından davalıya ödendiği, ayrıca, sözleşmeye konu 105 ada 26 parselin parselde davacı adına kayıtlı taşınmaz kaydı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili devre mülk satış sözleşmesinin feshi nedeniyle ödediği bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi yapıldığı bu sözleşme taşınmazın aynı ile ilgili olup, Tapu Kanun'unun 26....

    Tüketici Mahkemesi'nin 2017/839 E. 2019/200 K. sayılı ipoteğin fekki suretiyle tapunun tüketici adına kayıt ve tesciline dair kararına karşı istinaf başvurusunun reddedildiği de dikkate alarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki ile birlikte tapunun takyidatsız olarak tüketici adına tesciline karar verdiğini, dolayısıyla yerel mahkemece bölge adliye mahkemesi kararı ve dava konusu siteden konut alarak mağdur olmuş bir başka tüketici tarafından açılan davadaki tapunun takyidatsız olarak tesciline dair kendi kararı gözetilmeksizin tapunun iptali ve tescili talebimizi değerlendirmeye alınmaması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece bilirkişi raporuna itirazları gözetilmeksizin ve bu kapsamda ek rapor alınmaksızın hatalı hesaplamaya dayanılarak karar verilmesi müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu, bilirkişi raporunda taşınmaz alım değeri 627.570- TL olarak hesaplandığını, ancak bu hesaplama yalnızca emsal araştırması ve TÜİK verileri üzerinden yapıldığını, dolayısıyla...

    Davacı vekili 11/04/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçtiklerini davaya ödenen bedellerin iadesi yönünden devam ettiklerini beyan etmiştir. Davacı vekilinin 02/10/2018 tarihli, 04/09/2019 tarihli beyan dilekçeleri ile 11/04/2019 tarihli duruşmadaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde dava, davacı ile davalı yüklenici arasında arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı vekili tapu iptali ve tescile yönelik talebinden vazgeçerek bu talep yönünden feragat etmiştir. Bu haliyle davacının tapu iptali ve tescil istemi bulunmamaktadır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenici temlikine dayalı takyidatlardan ari tapu iptali ve tescil, ipoteklerin kaldırılması, terditli olarak ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde; taşınmazın daire niteliği ile davalı T3 A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır....

    İlk derece mahkemesince; "Davanın kabulü ile 128.923,24 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davaya konu sözleşme ekinde bulunan; 22.870- TL Bedelli 25/09/2018 vade tarihli senedin davacı tüketici açısından iptali ile, davacı tüketicinin bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, senedin davacı tüketiciye iadesine, 131.046 TL Davalı T9 Tarafından düzenlenen bakiye kredi bedeli yönünden davacı tüketicinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine..." karar verilmiş olup, karar süresinde davalı ve davacı vekilince istinaf edilmiştir....

    DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; adi yazılı ön ödemeli konut satış sözleşmesi dolayısıyla ödenen bedellerin iadesi ve sözleşme kapsamında verilen senetlerin iptali istemine ilişkindir. Dava; adi yazılı ön ödemeli konut satış sözleşmesi dolayısıyla ödenen bedellerin iadesi ve sözleşme kapsamında verilen senetlerin iptali istemine ilişkindir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 41. Maddesinde '' Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi hâlde satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. '' hükmüne yer verilmiştir....

    UYAP Entegrasyonu