WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davalının işyerinde ve deposunda davacı şirket dışında başka firmalara ait boş ve dolu LPG tüpleri bulundurarak akdi ihlal ettiği, davacının akdi feshetmesinin haklı nedene dayandığı, fakat davacının sözleşmenin 38. maddesine göre istemiş olduğu cezai şartın B.K.’nun 161/3. maddesi uyarınca fahiş olması nedeniyle indirilmesi gerektiği, akdin devamı halinde bile davacının 11.329.20 TL kar edebileceğinin bilirkişilerce hesap edildiği, B.K.’nun 158/1. maddesinde cezai şartın amacının düzenlendiği, davacı tarafça istenen sözleşmedeki cezai şartın üst sınırının ancak akdin ifası ile elde edilebilecek menfaatle sınırlı olduğu, bu nedenle cezai şartın sözleşmeden beklenen amaç, tarafların mali durumları da dikkate alınarak 11.329.20 TL olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.950 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm...

    DAVALININ CEVABI : Davalı taraf ise, davacı ile müvekkiil arasında va olan dava konusu sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesinin hükümsüz olduğunu, zira sözleşmenin imzalandığı vakit cezai şartın tek taraflı olduğunu, tek taraflı cezai şartın yüksek yargı kararlarına göre hükümsüz olduğunu belirterek icra itirazlarının kabulü ile haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir. DELİLLER ve GEREKÇE: Eldeki dava itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davalarında özel bir dava şartı veya dava ön şartı söz konusudur. Buna göre “itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yargı çevresinde bulunan bir icra dairesinde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması” gerekir. Başka bir deyişle icra takibinde de yetkiye itiraz edildiğine göre öncelikle icra dairesinin yetkisi tartışılmalıdır. Tarafların tacir oldukları, aralarındaki sözleşmenin 14....

      Mahkemece, taraflar arasındaki protokolle davacıya bırakılan bölümlerin teslimi için tarih belirlendiği halde teslim edilmediği ve davalının cezai şarttan sorumlu olduğu, cezai şartın BK 161 maddesine göre hak ve nesafete göre tayini gerektiğinden % 25 oranında indirim yapılması gerektiği kanaati ile davanın kısmen kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/5967 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile 7.500 USD'nin takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı 9.700 TL için takibin devamına ve takip tarihinden yasal faiz uygulanmasına, karar verilmiş; hüküm,davalı tarafından temyiz edilmiştir. 2011/14269-21020 1-Taraflar arasındaki 05.02.2007 tarihli sözleşme tapulu taşınmazın harici olarak paylaştırılmasına ve devrine ilişkin olup, tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (M.K. 706, BK. 213, Tapu Kn. 26 ve Noterlik Kn. 60. md.leri) Bu nedenle geçersiz sözleşmede kararlaştırılan cezai şartta geçersizdir....

        TL cezai şart ve 1 kez uyarma cezası uygulandığı, ayrıca aynı protokolün 4.3.6. maddesi uyarınca ilgili reçetelerin bedellerinin ödenmemesine karar verildiği ve yapılan yargılama sonucunda davacının sözleşmenin bu maddelerine aykırı davrandığı, ancak tek bir eylem nedeniyle birden fazla kez cezalandırılmasının hukukun temel ilkelerine aykırı olacağı kabul edilerek 2009 Eczane Protokolünün 6.3.10 maddesi uyarınca davacıya uygulanan 347.220,90 TL cezai şart işleminin iptali ile muarazanın giderilmesi talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 01.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 2012 protokolü ve 1.1.2016 tarihinde yürürlüğe giren 2016 protokolü ile dava konusu cezai işlemin dayanağı olan 2009 protokolünde yer almayan, davacı açısından daha lehe olan “Bir fatura dönemi için uygulanacak cezai şartın hesaplanması reçete bazında yapılır....

          Dava, taraflar arasındaki sözleşme gereğince "kaparo" adı altında ödenen meblağ ile kararlaştırılan cezai şart ve ihtarname giderinin tahsiline ilişkin yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup,mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının icra takibine konu ettiği alacak kalemlerinden 124,00 TL ihtar gideri mahkemece ret edilmiş ise de, davacının icra takibi başlatması üzerine davalının icra dosyasına 40.000,00 TL'yi ödenmiş olması karşısında, icra takibinin başlatılmasına davalının sebebiyet vermiş olduğunun anlaşılmasına göre davacının alacağını tahsil için göndermiş olduğu ihtarnamenin masrafınında davalıdan alınması gerektiği, bu nedenle mahkemenin bu alacak kalemine ilişkin ret gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca, mahkemece 50.000,00 TL cezai şart talebine ilişkin itirazın iptali davasında, cezai şartın sözleşmeye sonradan ilave edildiği gerekçesiyle ret etmiştir....

            olduğu, cezai şart genellikle sözleşmelerde belirlenmekte ise de, cezai şartın mutlaka bir anlaşma sonucu olması gerekmeyeceği, tek taraflı hukuki bir işlem ile de gerçekleştirilebileceği, taraflar arasındaki sözleşmelerde ise cezai şarta sıkça rastlanmakta olduğu, cezai şartın esas itibariyle üç temel işlevi bulunmakta olduğu, birinci işlevinin borçluyu ifaya zorlayarak borcun ifasını teminat altına almak, ikinci fonksiyonu ise borcun yerine getirilmemesi sebebiyle doğacak zararı önceden belirlemek olduğunu, bunların dışında ise, borçlunun cezai şartı ödeyerek sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamak olduğunu, cezai şartın fonksiyonu konusunda doktrinde farklı görüşler mevcut olduğunu, bir görüşe göre cezaişartın amacının borçluyu ifaya zorlamak iken, bir diğer görüşe göre ödenecek tazminatın önceden ve götürü olarak tespit edilmesi olduğunu, Yargıtay, cezai şartın işlevi hususunda her iki görüş doğrultusunda borçluyu ifaya zorlama ve tazminatın tespiti olmak üzere iki temel işlevi...

              Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz. İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur....

                Dolayısıyla, cezai şartın geçerliliği öncelikle iki taraflı olarak kararlaştırılması koşuluna bağlanmıştır (Alpagut, G.: İşçinin Ediminin Güvence Altına Alınması Aracı Olarak Asgari Süreli Sözleşme ve Belirsiz Süreli Sözleşmede Cezai Şart, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı:8, Aralık 2007, s. 19). Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla, işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve hâlleri aşamaz....

                  ın 1/3 hissesinin 2005 yılı başında satın alındığını, kiralananın 1/3 hissesinin davalıya ait olduğunu, 20.10.2000 başlangıç tarihli kira akdinin halen devam ettiğini, muarazanın mevcut olmadığını, önce mevcut olan sözleşmenin daha sonra açılmış bir davayı semeresiz bırakmak amacının olmasının mümkün olmadığını, davacının bahsettiği ve geçerliliğinin tespitini talep ettiği 17.04.2002 tarihli sözleşmenin tarafların mutabakatıyla imzalanan 18.04.2002 tarihli fesihname ile feshedildiğini, davacının, 1999 tarihli sözleşme, 31.12.2005 tarihinde bittiği halde 6 sene davalıdan talepte bulunmadığını, fesih ve muarazanın men-i davasının zamanaşımına uğradığını, 20.10.2000 tarihli sözleşmenin kira süresinin 25 yıl olması nedeniyle kiralayana 200.000 USD depozito verildiğini, taşınmazın 3.kişilere satılarak davalının mağdur edilmemesi için 300.000 USD dolar cezai şartın öngörüldüğünü, davalının 25 yıl süreli kira sözleşmesi yapmasındaki amacının taşınmaza yapacağı tadilat ve inşaat ile alakalı olduğunu...

                    Bozmaya uyan ilk derece mahkemesince; davalıların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşme sonrasında davalıların ticari hayatının devam ettiği ve sözleşmede belirlenen cezai şarttan çok daha yüksek bedelle ve nakit sermaye ile şirket kurdukları, bu şirketlerde sermaye artırımına gittikleri, davalıların ekonomik ve ticari hayatları değerlendirildiğinde cezai şartın fahiş olmadığı cezai şartın indirilmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 750.000 TL cezai şartın temerrüt tarihi olan 03/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalılarca temyiz edilmiştir. Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki, kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır....

                      UYAP Entegrasyonu