AŞ. vekili ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava 28.02.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacıların maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne, karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılardan ...AŞ vekili ile ... tarafından temyiz edilmiştir. İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesinde; İş Kanunun 77. ve işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür....
Hukuk Dairesinden verilen 20.02.2020 gün ve 2019/876 Esas- 2020/158 Karar sayılı karar davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.11.2021 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ..., davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer tüm davalılar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, Dosya incelenerek gereği görüşüldü: 1-Dava konusu ... ada... parsel sayılı taşınmazın tesisinden itibaren tüm intikallerini gösterir kütük sayfası suretinin, 2-Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/56 Esas, 1979/228 Karar sayılı dava dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek dosya içine konulması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 19/11/2021...
ın ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği, diğer şüpheliler hakkında ise maktulün motosiklet ehliyeti olmamasına rağmen kullanmak amacıyla kendisine motosikleti vermelerinde, maktulün motor yarışlarına ilgisi bulunduğu, motosikleti kullandığı sırada hız yapması sonucu kaza yaptığı ve alınan rapora göre de tam kusurlu olduğu nazara alınarak şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, iddia edildiği gibi yapılan bir motosiklet yarışı olup olmadığı, var ise düzenleyenler ile meydana gelen olay arasında illiyet bağının araştırılarak, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden tarafların kusur durumuna ilişkin rapor alındıktan sonra sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönüyle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri...
Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesince alınan kusur raporuna itiraz edilmiş ise de, yargılama aşamasında aldırılan ve Mahkemece itibar olunan kusur raporu iş güvenliği uzmanlarından oluşan heyetçe düzenlenmiş olup, raporda kusur aidiyet ve oranlarının iş güvenliği mevzuatı uyarınca tespit edildiği, olaya dair maddi ve hukuki olguların tereddüte meydan vermeyecek şekilde irdelenip tartışıldığı, buna göre davalıya kusur izafesinin dosya kapsamı ile ilmi ve hakkani verilere uygun düştüğü, dolayısıyla kusur tespitine ilişkin teknik inceleme vs. yönüyle bir eksiklik bulunmadığı, davalı vekilinin kusur aidiyet ve oranlarına ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun olup, aksine itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiştir....
A.Ş. tarafından sunulduğu anlaşılan ancak davalı Kurumca davacı sigortalının kayıtlı bulunduğu nüfus müdürlüğü ile yapılan yazışmalarda birden fazla ... isimli kayda rastlanıldığı gerekçesiyle davacı adına yapılmış tevkifatlar olarak kabul edilmediği belirtilen 30.07.2000, 31.08.2000 ve 30.01.2001 tarihli tevkifatların aidiyetinin tespiti konusunda araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır. Vazgeçilemez ve devredilemez nitelikteki temel haklardan olan sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik tespit ve aidiyet davalarının kamu düzenine ilişkin davalardan olduğu gözetilerek, davacının iddiasının gerçekliğinin resen araştırma ile saptanması gereklidir....
K A R A R Dava 23.04.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe yol açmayacak biçimde yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin reddine manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir. İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesinde; olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunun 77. maddesi ile ve işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Bu yön ise, başka bir anlatımla, işverenin kusurlu olup olmadığının ve varsa kusur oranının, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile, tespit edileceği yönü tartışmasızdır....
İİK'nın 331 ve sonraki maddelerinde icra iflas suçlarından büyük bir kısmına bakmak ve bu suçlar için ceza vermek icra mahkemesinin görevi içindedir. İcra mahkemesi icra ve iflas suçları hakkında karar verirken ceza mahkemesi gibi hareket eder. İcra mahkemesi İİK.nın 89/4 maddesine göre açılan ceza ve tazminat davasını hem ceza hem hukuk mahkemesi sıfatı ile inceleyip karara bağlar. İİK'nın 89/4 fıkrası hükmü uyarınca davada görevli mahkeme icra mahkemesidir. İcra hakimi davanın niteliğine göre hem hukuk hem de ceza hakimi sıfatını haizdir. İİK'nın 89/4. maddesi hükmüne göre hem ceza hem tazminat talep edilmiş ise icra hakiminin davaya icra ceza hakimi sıfatı ile bakması gerekir (Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s. 481). Anılan davaya ceza hakimi sıfatı ile bakılması icra ceza mahkemesi olarak bağımsız mahkemenin bulunduğu anlamına gelmez....
Hükmün, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 27.02.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan bu davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, özellike kaza mahallinin yeterince aydınlatılıp aydınlatılmadığı ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır....
Ceza Dairesi 2021/5455 E. , 2022/1634 K....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti ile tapu kaydına şerh verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın ikinci katının davacılar tarafından yaptırıldığının tespitine, şerh isteminin reddine karar verilmiş ise de aidiyet tespiti yönünden varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Toplanan delillerden davacıların paydaş olmadığı taşınmaz hakkında davalı tarafça açılan el atmanın önlenmesi ve ecri misil talepli dava nedeniyle görülen davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu dava görülemez....