Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı koca daha ziyade kusurludur. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu kusur belirlemesine dayanılarak davacının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi doğru olmamıştır. 3-Mahkemece davalı kocanın işsiz olduğu belirtilerek davacı kadının yoksulluk nafakası isteği reddedilmiştir. Boşanmada ağır kusurlu olduğu belirlenen davalı kocanın işsiz olması kendisini yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Onun işsiz olması ancak hükmedilecek nafakanın miktarı yönünden önemlidir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir....
Davalı vekili; tarafına tebliğ edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ortada bir kusur olmadığını ve davanın konusuz kaldığını belirterek bu sebeple davanın reddine ilişkin hüküm oluşturduğunu, davacının bir sorun olmadığı halde davalıya haber vermeden evden kaçtığını 2,5 yıl geçtikten sonra Mersin'de ortaya çıktığını, bu süre zarfında kim ya da kimlerle kaldığını bilmediğini, tekrar bu kişiyle evlilik tesis etmesinin mümkün olmadığını, boşanmaya karar verilmesi gerektiğini, emekli olduğunu, aylık 1.250 TL maaş aldığını, aldığı bu maaştan 400 TL nafaka ödediğini, kalan parayla geçimini sağlamasının mümkün olmadığını, talep edilen nafaka ve maddi-manevi tazminat miktarlarını ödeyecek maddi imkanlarından yoksun olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı red kararının bozulması, tarafların boşanmasına karar verilmesi, davacının nafaka, maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, müşterek çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi talebiyle temyiz kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, yoksulluk nafakasının miktarı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece verilen ilk hükümde, davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne, boşanmaya sebep olan vakıalarda davalı kadın kusurlu olduğundan kadının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....
Kadının butlan davasındaki tazminat ve nafaka konusundaki feragati evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak açılan bu davaya sirayet etmeyeceğinden, mahkemece “davalı-karşı davacı kadının erkeğin bu davadan önce açmış olduğu iptal davasında kadının maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemediği” gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. 3-Yukarıda açıklanan sebeple ve tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda, davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır...
Tarafların müşterek çocuğu 24/05/2004 doğumlu RIFAT DOĞAN HANÇER 24/05/2022 tarihinde ergin olduğundan, müşterek çocuk yararına karar kesinleşinceye kadar 200,00TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten ergin olduğu 24/05/2022 tarihine kadar 600,00TL iştirak nafakası hükmetmek gerekmiştir. 3- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK.md.174/1) ve manevi (TMK .md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın kadın olduğunu, bu anlamda müvekkilinin manevi tazminat talebinin kabulüne, davalı tarafın tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmek suretiyle belirtilen yönlerden kararın kaldırılmasına, aksi halde takdir edilen tazminat ve nafaka miktarının azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğunu, buna rağmen müvekkiline kusur isnad edilmesi doğru olmadığı gibi takdir edilen tazminat ve nafaka tutarlarının da yetersiz olduğunu beyan etmek suretiyle belirtilen yönlerden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olaya gelince; bölge adliye mahkemesince gerekçeli kararda, kadın eşin daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği kabul edilmiş, hüküm kısmında ise ilk derece mahkemesinin kadının yoksulluk nafaka istemi hakkında vermiş olduğu ret kararının doğru olduğu belirlenerek kadının tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiş ve bu şekilde hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmıştır. Yoksulluk nafakası yönünden hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılması bozma sebebi olup hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır....
yönündeki bozma ilamına uyulmuş ve davaların kabulüne karar verilerek tarafların tazminat talepleri reddedilmiş ve kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....
Bu durumda davalı yararına, davacının mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası tayini gerekirken; daha önce davalının açtığı nafaka davasının "ayrı yaşamakta haklı bulunmaması" sebebiyle reddedilmiş olmasının hukuki dayanağı ve koşulları farklı olan yoksulluk nafakasının reddine gerekçe oluşturamayacağı gözetilmeden yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru bulunmamıştır,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 8. Elazığ 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; yoksulluk nafakasının reddi ile tazminat miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir....