(HMK mad. 297/2) Somut davada, yargılama sırasında mahkemece, 09/05/2018 tarihli ara karar ile kadın yararına aylık 250 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, bu kararda bir değişiklik bulunmadığı halde, mahkemenin esas hakkında hüküm verirken daha önce hükmedilen bu tedbir nafakası dikkate alınmaksızın kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 350 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, karar kesinleştikten sonra aynı nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, gerekçeli kararda ise daha önce ara karar ile hükmedilen 250 TL tedbir nafakası bulunduğundan hükümle birlikte hükmedilen aylık 350 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olmasına şeklinde gerekçe oluşturulduğu, bu haliyle kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden 09/05/2018 tarihli ara kararın, 01/03/2019 tarihli nihai kararın ve de gerekçenin çelişkili olduğu, hükümdeki nafaka miktarının gerekçe ile düzeltilemeyeceği, bu durumun infazda tereddüt oluşturacağı anlaşılmıştır. 2- Mahkemece...
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dinlenen tanık beyanlarından davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu dolayısıyla davacı kadın ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Boşanma davasının açılma tarihinden, dava sonuçlanıncaya ve hüküm kesinleşinceye kadar devam edecek nafakaya, tedbir nafakası denir. Boşanma davası içinde takdir olunan tedbir nafakası, boşanma ile ilgili kararın kesinleşmesiyle sona erer. Somut olayda; ... 1.Aile Mahkemesinin 2014/18 E.- 2014/491 K.sayılı kararı ile; boşanma davasının reddi ile davacı ve müşterek çocuklar için belirlenen 1200 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ve bu karar 05.05.2015 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile; o davada takdir edilen tedbir nafakası sona ermiştir....
Hukuk Dairesinin 2020/681 Esas 2020/1392 Karar sayılı ilamı ile tedbir nafakasının başlangıç tarihinin dava tarihi olan 19/12/2014 olarak düzeltilerek onandığını, davalı alacaklı tarafın Çerkezköy İcra Müdürlüğünün 2020/3971 Esas sayılı ilamı ile tedbir nafakaları ve devam eden iştirak nafakaları için icra takibi başlattığını, tüm alacak kalemlerinin iştirak nafakası olarak talep edildiğini, bu hususun ilama aykırı olduğunu, iştirak nafakasının ancak kararın kesinleşmesine müteakip talep edilebileceğini, kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası olması gerektiğini, davada tedbir nafakası ara karar ile hükmedildiğinden ilgili tedbir nafakası ara karar tarihinden itibaren muaccel olacağından dava tarihi ile ara karar tarihi arasında geçen süre için faiz işletilemeyeceğini, icra emrinde faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu, müvekkilinin farklı tarihlerde ödemeler yaptığını, ileri sürerek Çerkezköy İcra Müdürlüğünün 2020/3971 Esas sayılı icra takibinin iptaline, kararın kesinleşme...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir-yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatlar ve asıl davada reddedilen maddi ve manevi tazminatlar yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, karşı davada tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 397.80'ar TL. temyiz başvuru...
Davada tarafların 2004 yılında evlendikleri, davalı kocanın 2006 yılında boşanma davası açtığı, 2007 yılında açtığı davadan feragat ettiği, davacının kendi ailesi ile oturduğu, işi ve geliri bulunmadığı ileri sürülerek, aylık 400 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi istenilmiştir. Mahkemece, boşanma davasının kesinleşen kararla reddi halinde kadının tedbir nafakası isteme hakkının sürekli devam ettiğini kabul etmenin evlilik müessesesi ile bağdaşmayacağı, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Tarafların arasında yargılaması devam eden karşılıklı açılmış boşanma davasında davacı kadının talep ettiği nafakalar ise TMK.nun 169. ve 175. maddelerinde düzenlenmiş olan tedbir nafakası ile yoksulluk nafakasıdır. Eldeki davada talep edilen nafaka ile boşanma davasında talep edilen nafakalar aynı olmayıp derdest talepler değildirler. Ayrıca netice karara göre ise de eldeki dava davacının açtığı boşanma davasından önce açılmış olup derdestlik itirazı sonradan açılan davada değerlendirilmesi gerektiğinden yerel mahkemenin kararı bu yönüyle de hatalı olmuştur. Bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılması ve dosyanın davacının davasının TMK.nun 197. Maddesi kapsamında tedbir nafakası olarak değerlendirilmek ve dosya kapsamında toplanan deliller ışığında olumlu-olumsuz bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir....
Sayfa 3 ve 4 nolu hüküm fıkraları) müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 400,00 TL'nin dava tarihinden itibaren tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası, aylık 550,00 TL'nin dava tarihinden itibaren tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak kocadan alınarak kadına verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş ise de, burada belirtilen tedbir nafakası ibarelerinin daha önce takdir edilen tedbir nafakası miktarlarının dava tarihinden itibaren artırımı mahiyetinde bulunduğu, başka bir ifadeyle mükerrer olarak tedbir nafakası takdiri mahiyetinde bulunmadığı, bu anlamda dosyada mükerrer tedbir nafakası takdir edilmediği gibi takdir edilen tedbir-iştirak-yoksulluk nafakası miktarlarının da tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları ve günümüz hayat şartları dikkate alındığında makul olduğu anlaşılmakla, davacı-davalı koca vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dinlenen tanık beyanlarından davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu dolayısıyla davacı kadın ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Boşanma davasının açılma tarihinden, dava sonuçlanıncaya ve hüküm kesinleşinceye kadar devam edecek nafakaya, tedbir nafakası denir. Boşanma davası içinde takdir olunan tedbir nafakası, boşanma ile ilgili kararın kesinleşmesiyle sona erer.Boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile; o davada takdir edilen tedbir nafakası sona ermiştir. Davacı, 19.06.2015 tarihinde açtığı bu dava ile ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, asıl davanın reddi ile birleşen davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ile nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas - 2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
İş bu davada (nafakaya ilişkin bağımsız olarak açılan davada) ise; davanın açıldığı tarihte, taraflar arasındaki evlilik birliği devam etmektedir. Davacının talebi, ayrı yaşamaya dayalı nafaka istemi olup, niteliği itibariyle tedbir nafakası niteliğindedir. Mahkemece, davacının talebi yoksulluk nafakası şeklinde değerlendirilip, aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının karar kesinleştikten itibaren davalıdan (kocadan) tahsiline şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece yapılacak iş; 2009/25 Esas sayılı nafaka dosyasında davacının talebinin, tedbir nafakası olduğu gözetilerek; dava tarihindeki tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi nazara alınarak, davacı kadının ihtiyaçlarını giderecek uygun bir miktarda tedbir nafakasına karar vermekten ibaret olmalıdır....