Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan anlaşmalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, hükme yönelik davalı kadın tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi tarafından davalı kadının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın HMK m. 353/l-a-6 uyarınca çekişmeliye dönüşen boşanma davası hakkında hüküm kurulmak üzere yerel mahkemesine iadesine karar verilmiş, davacı erkek tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/l-a-6 maddesi gereğince bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlar kesin niteliktedir. Bu sebeple temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan anlaşmalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, hükme yönelik davalı kadın tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi tarafından davalı kadının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın HMK m. 353/l-a-6 uyarınca çekişmeliye dönüşen boşanma davası hakkında hüküm kurulmak üzere yerel mahkemesine iadesine karar verilmiş, davacı erkek tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 maddesi gereğince bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlar kesin niteliktedir. Bu sebeple temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açmış, tarafların 02/02/2017 tarihli celse de anlaşmalı olarak boşanmak istediklerini belirtmeleri üzerine mahkemece tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına (TMK m. 166/3) karar verilmiş, hükme yönelik davacı erkek tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi tarafından davacı erkeğin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın HMK m.353/l-a-6 uyarınca çekişmeliye dönüşen boşanma davası hakkında hüküm kurulmak üzere yerel mahkemesine iadesine karar verilmiş, davalı kadın tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından anlaşmalı boşanma davası açılmış (TMK m.166/3), mahkemece tarafların anlaşmalı boşanmalarına karar verilmiş, hükme yönelik davalı erkek tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, ilgili bölge adliye mahkemesince davalı erkeğin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın HMK m.353/1-a-6. uyarınca çekişmeliye dönüşen boşanma davası hakkında hüküm kurulmak üzere mahalli mahkemesine iadesine karar verilmiş, davacı kadın tarafından işbu karara karşı temyiz talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesi tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6. maddesi gereğince verilen kararlar kesin niteliktedir. Bu sebeple temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Somut olayda davacı, davalı karı-koca arasında mal kaçırma amacıyla yapılan tasarrufların İİK 278/1.madde gereğince iptalini içeren dilekçesini, 9.6.2008 tarihli dilekçesiyle davalıların taşınmaz devirlerini yetkisiz mahkemeye açtıkları muvazaalı boşanma davası ile bir mal paylaşımı protokolü çerçevesinde gerçekleştirdiklerini, Demirköy Aile Mahkemesinin kesinleşen 2006/1 Esas, 2 Karar sayılı ilamının HUMK’nun 445 ve devamı maddeleri gereğince iade-i muhakeme yoluyla iptali ve buna bağlı devir işleminin geriye döndürülmesi için ıslah talebinin kabulüne, dosyanın yargılamayı yenileme konusunda yetkili Demirköy Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesine gönderilmesini istemiş, mahkemece ıslah yoluyla iade-i muhakeme davasına dönüşen davaya bakma yetkisi boşanma ilamını veren mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine dosyanın yetkili Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/56 KARAR NO : 2022/105 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 13/07/2021 NUMARASI : 2021/188 ESAS - 2021/364 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (FİİLİ AYRILIK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA (ANLAŞMALIYA DÖNEN) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 2010 yılında evlendiklerini, bu evlilikten müşterek çocukları olmadığını, tarafların evliliğin başlangıcından itibaren aralarında yaşanan sorunların çekilmez bir hal aldığından 2014 yılında Trabzon Aile Mahkemesine 2014/268 esas sayılı dosyada boşanma davası açıldığını, açılan davada boşanmaya karar verildiğini ancak bu kararın Yargıtay'ca bozulduğunu, yeniden görülen davada boşanmanın reddedildiğini...
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı ile aleyhine çekişmeli boşanma davası açtığını, dava sürecinin daha sonra çekişmeliden anlaşmalıya döndüğünü ve davalı ile anlaşmalı olarak boşandıkla rını, müşterek çocuklara takdir olunan nafakanın miktarı protokol doğrultusunda olduğunu, yaklaşık 2 yıl önce müşterek çocuklara hükmedilen nafakaların müşterek çocukların yaşları, bakım, eğitim, giderlerinin yaşları itibariyle arttığını, günümüz şartları nedeniyle hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını, müşterek çocukların eğitim giderleri, servis giderleri olduğunu, davacının ödediği nafaka dışında müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, davacının refah içinde yaşadığını, karşı tarafın müşterek çocuklara dair bir bez ödemesi, bir antibiyotik ilaç ödemesinin bile olmadığını, kendisinin işte olduğu süre zarfında müşterek çocuk Ahmet Ertuğrul'un bakımından sorumlu Safiye Deniz ile Nezahat Aksu'ya bakım ücreti ödediğini, müşterek konutun ihtiyaçları, faturaları, barınma masrafları ile...
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı ile aleyhine çekişmeli boşanma davası açtığını, dava sürecinin daha sonra çekişmeliden anlaşmalıya döndüğünü ve davalı ile anlaşmalı olarak boşandıkla rını, müşterek çocuklara takdir olunan nafakanın miktarı protokol doğrultusunda olduğunu, yaklaşık 2 yıl önce müşterek çocuklara hükmedilen nafakaların müşterek çocukların yaşları, bakım, eğitim, giderlerinin yaşları itibariyle arttığını, günümüz şartları nedeniyle hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını, müşterek çocukların eğitim giderleri, servis giderleri olduğunu, davacının ödediği nafaka dışında müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, davacının refah içinde yaşadığını, karşı tarafın müşterek çocuklara dair bir bez ödemesi, bir antibiyotik ilaç ödemesinin bile olmadığını, kendisinin işte olduğu süre zarfında müşterek çocuk Ahmet Ertuğrul'un bakımından sorumlu Safiye Deniz ile Nezahat Aksu'ya bakım ücreti ödediğini, müşterek konutun ihtiyaçları, faturaları, barınma masrafları ile...
Hukuk Dairesinin 18/02/2013 tarihli ve 2012/14143 esas, 2013/1624 sayılı kararında da değinildiği üzere, şikayet tarihi itibariyle boşanma ilamı ve bununla hükmedilen iştirak nafakasına dair ilamın kesinleşmiş olduğunun, eşe ve çocuklara önceki ilamla verilmiş olan tedbir nafakasının boşanma ilamının kesinleşmesi ile son bulacağının (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 197-169. maddeleri), bu ilama dayanılarak yapılmış ek bir talep ve gönderilmiş yeni bir icra emri bulunmadığının, iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüşen tedbir nafakasının İcra Müdürlüğünce tahsilinin ise ancak kesinleşen kararın ayrıca takibe konulması veya aynı dosya üzerinden yeni talep açılarak buna ilişkin icra emrinin tebliğiyle mümkün olacağının anlaşılması karşısında, sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı nazara alınmadan, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına...
Hukuk Dairesinin 18/02/2013 tarihli ve 2012/14143 esas, 2013/1624 sayılı kararında da değinildiği üzere, şikayet tarihi itibariyle boşanma ilamı ve bununla hükmedilen iştirak nafakasına dair ilamın kesinleşmiş olduğunun, eşe ve çocuklara önceki ilamla verilmiş olan tedbir nafakasının boşanma ilamının kesinleşmesi ile son bulacağının (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 197-169. maddeleri), bu ilama dayanılarak yapılmış ek bir talep ve gönderilmiş yeni bir icra emri bulunmadığının, iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüşen tedbir nafakasının İcra Müdürlüğünce tahsilinin ise ancak kesinleşen kararın ayrıca takibe konulması veya aynı dosya üzerinden yeni talep açılarak buna ilişkin icra emrinin tebliğiyle mümkün olacağının anlaşılması karşısında, sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı nazara alınmadan, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına...