Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür. Somut olayda; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından kendisinden zorla alındığını ve harcandığını ileri sürmüş ancak bu iddiasını ispatlayamamıştır....
Kanaat getirilen kusur durumu dikkate alındığında davacı kadının boşanma yönünden iddiasını ispatladığı, TMK 166/1.madde yasal koşullarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğundan davalı erkeğin boşanmanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanma davası açılmakla tarafların ayrı yaşama hakkı olduğu, TMK 185/3. ve 186/3.maddeleri de gözetilerek TMK 169.madde gereğince kadın lehine tedbir nafakası verilmesi, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusuru bulunmayan kadının ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla TMK 175.madde gereğince kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olduğu gibi nafaka miktarları da tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyete uygundur. Bu haliyle davalı erkeğin kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi ve miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık ZİYNET ALACAĞI DAVASI yönünden KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık ZİYNET ALACAĞI DAVASI yönünden KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında ilk derece mahkemesince belirlenen tedbir nafakası uygun olduğu gibi tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesi de usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla, davalı karşı davacı kadının tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı karşı davacı kadın karşı davasında ziynet eşyasının aynen iadesini talep etmiş olup, TMK 6. madde gereğince iddiasını ispatla yükümlüdür. Kadın ziynetleri erkeğin aldığını ve iade etmediğini iddia etmiş ise de iddiasını somut görgüye dayalı deliller ile ispatlayamamış olduğundan ilk derece mahkemesince ziynete ilişkin davanın reddine karar verilmesi, usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davalı karşı davacı kadının ziynet eşyasına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; boşanma ve fer'ileri ile ziynet alacağı talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olup, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701- 6067, 6. HD'si 06.03.2012 tarih ve 2012/333- 3494, 3. HD' si 13.03.2013 tarih ve 2013/3318- 4289) Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır. Somut davada, dava konusu edilen "2 adet Adana burması bilezik ile 9 adet 20'şer gram bilezik" talebi yönünden bunların davalı erkek tarafından evlilik birliği içerisinde alınıp bozdurulduğu ispatlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Tarafların asıl davadaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi yönünden istinafları bulunmadığından ilk derece mahkemesi hükmünün 1. ve 2. nolu bendi ile 3 nolu bendindeki asıl davadaki manevi tazminat talebinin reddi kısmının ve karşı davada 1 nolu bentteki asıl davada manevi tazminat talebinin reddi kısmının kesinleştiği anlaşılmıştır. Tarafların boşanma kararına yönelik istinaf talepleri bulunmadığından boşanma kararı kesinleşmiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4/1. maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından (TMK m. 118- 395) kaynaklanan bütün davaların “Aile Mahkemesi”nde bakılacağını, aynı yasanın geçici 1. maddesi de; aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işlerin, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır....
11.822,80 TL ziynet alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, söz konusu ziynetlerden 5 adet 24 gr 22 ayar bileziğin daha önce araba alırken bozdurulduğu gerekçesiyle rapordaki ziynet hesaplamasından düşülerek, bu altınlar yönünden davacının ziynet alacağının reddine karar verilmesinde, usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun, tüm yönlerden esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine ziynet eşyası alacağı olarak alacak davası ikame edilmiş olup ikame edilen dava usul ve esas yönden yasal olmadığını, işbu davanın haksız ve kötü niyetli olarak müvekkilini huzursuz etmek için ikame edildiğini, davacı tarafın, ziynet eşyaları olduğunu ve bedelinin iade edilmesi gerektiğini iddia etmekte olup davacının müvekkilinde hiçbir ziynet eşyası olmadığı gibi davacının iddia ettiği sayıda da olmadığını, davacının iddia ettiği bu takılarda müvekkilinde olmayıp davacının kendisinde olduğunu, davacı tarafça müvekkilinde olmayan ve müvekkiline teslim edilmeyen ziynet eşyalarının müvekkilinden talep edilmesinin yasal olmadığını, davacının iddiası usul ve esas yönden yasal olmadığı gibi haksız ve kötü niyetle açılan bir dava söz konusu olduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir....