Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin yerleşen kararlarında, usul ekonomisi ilkesi gereğince henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri ilke olarak vurgulanmaktadır. (Yargıtay 8. HD'nin 20/02/2019 tarih ve 2017/13253 Esas, 2019/1687 Karar, 10/04/2019 tarih ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar vs.) Buna göre, mahkemece verilen karar tarihinden önce 31/12/2019 tarihinde açılmış boşanma davası bulunmasına rağmen, mahkemece önceki boşanma davasının reddedildiği gerekçesiyle iş bu davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisi ilkesine açıkça aykırıdır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görüldüğünden, henüz kesinleşmediği belirlenen İzmir 20....

TMK. nun 225.maddesinin 2.fıkrasına göre evliliğin boşanma ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasında mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulur (TKM.m.225). Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 20.09.2004 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202.maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir....

    Boşanma esnasında müşterek malların ortak dağılımının yapılmasını % 50 sinin tarafıma verilmesini talep etmekteyim." dediğini, yani müvekkilinin dava dilekçesinde boşanma davasıyla birlikte mal rejiminden kaynaklı katılma alacağı talebinde de bulunduğunun kabulü gerektiğini, boşanma davası açarak mal paylaşımı talebinde bulunan müvekkilinin, evlilik birliği içinde edinilmiş olan her türlü menkul ve gayrimenkul malda katılma alacağının bulunduğunun kuşkusuz olduğunu, davanın tam ıslahı yoluyla taleplerin genişletebileceği ve arttırabileceğinin de açık olduğuna göre o halde müvekkilinin, davalı nezdinde doğmuş ve doğacak olan alacaklarının güvence altına alınması ve davalı eşin evlilik birliği içinde edinilmiş malların tasfiyesi halinde müvekkilinin katılma alacağının azalması için kendi üzerine kayıtlı olan menkul ve gayrimenkulleri kötü niyetli olarak 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için davalının üzerine kayıtlı araç, taşınmaz ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir talep etmesinde...

    İşletmesi'nin borçları nedeniyle boşanma dava tarihi olan mal rejiminin tasfiyesinde esas alınması gereken 27.09.2010 tarihinden önce kapandığı ve tasfiyeyi gerektirir mal varlığının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar 27.10.1986 tarihinde evlenmişler, 27.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 01.06.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır....

      Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği ........2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/....maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....

        Ancak, üçüncü kişinin muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Somut olayda davacı, davalı aleyhinde açtığı boşanma ve mal paylaşımı davaları bulunduğunu, evlilik birliktelikleri içinde edindikleri yazlığın kendisinden mal kaçırmak amacı ile davalı eşi tarafından danışıklı olarak diğer davalı kardeşine devir edildiğini iddia etmiştir. Davacının boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat alacağı doğabileceği gibi esasen davanın konusunu oluşturan yazlık, evlilik birlikteliği içinde satın alınmış olduğundan mal paylaşımı davasının da konusunu oluşturduğu kuşkusuzdur. Şu durumda, taşınmazın davalı eş adına tescil edilmesinin istenmesinde davacının hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. ......

          Boşanma davası ile mal rejimi davası birlikte açılmış ise mal rejimi davasının boşanma davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması ve boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması gerekmektedir. (HGK 27.06.2012 T. ve 2012/8-268 Esas 2012/420 Karar) Boşanma davasının reddi halinde mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmelidir. Bugüne kadar sapma göstermeyen Daire uygulaması da bu yöndedir. Şu halde açılıp olumlu sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadıkça mal rejiminin tasfiyesi istenemez ve yapılamaz. Davacı açılan ilk boşanma davası ile birlikte aynı zamanda mal rejimi davasını da açmıştır. Daha sonra da yukarıda açıklandığı üzere her iki davadan feragat etmesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Söz konusu feragatın, mal rejimi bakımından hukuki sonuç doğuracak nitelikte olmadığı açıktır. Çünkü doğmayan haktan feragat söz konusu olamaz....

            Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.05.2009 gün 2009/2-158 Esas - 2009/217 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi boşanmanın mali sonuçları üzerindeki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, şahsi eşyalarla ilgili anlaşmaya, kısaca boşanmanın ferilerine ilişkin olup, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma ve değer artış payı alacağına konu yukarıda özgülenen taşınmazlar bu beyanlar içinde değildir. Başka bir anlatımla, somut olayda boşanma dosyası içeriğindeki protokol ve beyanlarla tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp, bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur....

              bir gerekçe dahi belirtmediğini, tedbir kararının müvekkilinin büyük bir mağduriyet yaşamasına sebebiyet verdiğini, edinilmiş malların tasfiyesi davasında taraflar arasında boşanma davasının açıldığı tarihteki mevcut mallar tasfiyeye tabi tutulacağını, taraflarınca boşanma davasının 21/10/2016 tarihinde açıldığını, karşı tarafça açılan ve esas dosyayla birleşen boşanma davasının tarihi ise 02/01/2017 olduğunu, boşanma davasının 26/01/2018 tarihinde kesinleşmesine rağmen müvekkiline ait taşınmaz, Türkiye ve İngiltere'deki banka hesaplarına 15/04/2021 tarihinde yani boşanma davası açıldıktan yaklaşık 4,5 yıl sonra ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken kabul edilemez bir karar olduğunu, müvekkilinin boşanma davasının açılmasından önce veya sonra hiçbir mal kaçırma girişimde bulunmadığını, İngiltere'deki taşınmazın mortgage kredisi ile alındığını ve kredi ödemelerinin müvekkili tarafından yapılmaya devam edildiğini, tapu kaydının kendi üzerinde olduğunu, müvekkili mal kaçırma düşüncesi...

              Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamından 05/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ile, Türkiye İş Bankası Zeytinburnu Şubesi 229329036 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 120,95 TL olduğu, Ziraat Bankası Zeytinburnu Şubesi 1 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 892,04 TL olduğu, ING Bankası Zeytinburnu Şubesi 13693220 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 18.503,50 TL olduğu, davacının talep edebileceği toplam katılma alacağı tutarının 120,95 TL + 892,04 TL + 18.503,50 TL = 19.516,49 TL olduğunun bildirildiği, davacı tarafından davalı aleyhine açılan Boşanma Ve Mal Paylaşımı talepli açılan davada; celp edilen bilirkişi raporu, bilgi ve diğer belgeler ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça 16/04/2015 tarihli dilekçe ile boşanma davası açılmış ve boşanma davası ile birlikte mal rejimi ile ilgili dava açılmış ve sonrasında da boşanma kararı ile birlikte mal rejimi yönünden dosya...

              UYAP Entegrasyonu