Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, dava konusu bononun taraflar arasındaki mal paylaşımı anlaşmasının cezai şartı olarak boş şekilde imzalandığı, sözlü akdi bozan tarafın karşı tarafa 10.000,00-TL' ye kadar tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacının mal paylaşımı anlaşmasına uymadığı, bono bedelinin 10.000,00-TL' ye kadar meblağ olarak belirlenmesi gerekirken 25.000,00 TL üzerinden doldurulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, bonoya dayalı icra takibinde 10.000,00-TL'lik kısım dışındaki miktardan borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, koşulları oluşmadığından davacı yararına tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bononun keşidecisi ..., lehtarı ... olup ihdas nedeni bölümünde “malen” kaydı bulunmaktadır. Davacı, bono karşılığında mal almadığını, bononun bedelsiz olduğunu iddia etmiş, davalı ......

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1494 KARAR NO : 2021/1610 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞEFAATLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/02/2021 NUMARASI : 2018/234 2021/11 DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli))|Boşanma Ve Mal Paylaşımı (Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma Ve Mal Paylaşımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle: "Davacı, davalı eşinin teyzesinin oğlu olduğunu, görücü usulü ile 2003 yılında evlendiklerini, evlendikten sonra İzmir'e yerleştiklerini, o dönemde eşinin berberlik yaptığını, son 12 yıl da bekçilik yaptığını, bu evlilikten...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların yerinde olmadığını, tarafların Almanya Mahkemelerinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, karşı tarafın itiraz etmemesi nedeniyle kararın kesinleştiğini, açılan davanın haksız olduğunu, Almanya'daki boşanma kararında boşanmanın mali sonuçlarını kapsar şekilde karar verildiğini, belirterek haksız ve mesnetsiz davanın ve taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davanın reddine " karar verilmiştir. Davacı vekili; boşanmanın anlaşmalı olarak gerçekleşmediğini, boşanmanın eki sayılan bir protokolün olmadığını, davalı ile aralarında boşanma tazminat ve mal paylaşımı konularında yapılan bir anlaşma olmadığını, dosya kapsamından davalının kusurlu olduğunun ispat edildiğini, beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir....

    Maddesi gereğince mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesinde veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejiminin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ereceği, yine TMK 235. maddesi uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye andaki değerleriyle hesaba katılacağının belirtildiği, somut olayda taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi olan 23/11/2010 tarihi itibariyle sona erdiği, sona erme tarihi itibariyle dava konusu aracın davalının malvarlığında bulunduğu, mal rejimi sona erdikten sonra ancak evlilik birliği devam ederken aracın satılmış olmasının davacının katılma alacağı hakkını etkilemeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine oybirliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Aile mahkemesinin 2013/792 E. ve 2014/753 karar sayılı ilamı ile boşandığını, bu kararın 16/03/2017 tarihinde kesinleştiğini, bu boşanma davası açıldığında davalının davacıya ait Mersin ili Yenişehir ilçesi, Menteş mahallesi 1 parselde bulunan evinden çıkmak istemediğini, bunun üzerine davacının evinden taşınmak zorunda kaldığını, davalının 2013- 2017 yılları boşanma davası sürerken ve davadan sonra da bu evde kalmaya devam ettiğini, boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte evin aile konutu olmaktan çıktığını, davalının herhangi bir hukuki ilişkiye bağlı olmaksızın evde oturmaya devam ettiğini, bu durumun mal paylaşımı için Mersin 4....

      Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

        Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

          , bir mal grubundan diğer mal grubundaki bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkı sağlanması sebebi ile yapılacak değişken denkleştirmede söz konu mal değerindeki artışlar ve azalmaların da dikkate alınması gerektiğini belirterek, mal rejiminin tasfiyesi sonucu fazlaya ilişkin hak ve alacakları ile ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00- TL....

          sözleşmesi bulunmadığını, mal varlığı tespit edildikten sonra müvekkilin kişisel malları ve babası tarafından verilen borç ile yapılan toplam 107.000,00 TL'lik katkının değer artış payı, artık değer vb hususların göz önünde bulundurulması kaydıyla mal varlığının yasal mal rejimi kapsamında tasfiye edilmesini talep ettiklerini bildirerek tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin anneye verilmesine, tedbir ve sonrasında yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata, mal varlığının yasal mal rejimi kapsamında tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın taraflar evliyken edinmiş oldukları bir taşınmaz olup işbu taşınmazın aile mahkemesinde açılacak olan mal paylaşımı davası ile paylaşılması gerektiğini, bu taşınmazın edenimi sırasında müvekkilinin katkısının olduğunu ancak bu hususların mahkemece dikkate alınmadığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, bir parça taşınmaz mal mülkiyetinin ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK'nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür....

          UYAP Entegrasyonu