WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kişisel ilişki yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, nafaka, ortak çocuk Muammer ile kişisel ilişki kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 292.10'ar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi ve kendi boşanma davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, davacı karşı davalı kadının boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; erkeğin de eşine hakaret ve şiddet eylemlerinin olduğu ve bu eylemlerin tepki sınırını aştığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı kadın da dava açmakta haklıdır....

      Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir (TMK md.171-3). Davacı-davalı (kadın)'nın boşanma davasında ayrılığa karar verilebilmesi için toplanan delillerin boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olması bir başka deyişle evlilik birliğinin davalı-davacı (koca)nın kusurlu davranışları ile temelinden sarsılmış olduğunun ispatlanmış olması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan tahkikattan davalı-davacı (koca)'nın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacak kusurlu bir davranışının varlığı ispatlanmamıştır. Hal böyleyken davacı-davalı (kadın)'nın davasının da kabulüyle tarafların bir yıl süreyle ayrılığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu yönden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ilk derece mahkemesince tarafların ortak çocukları 2010 doğumlu Yaren yararına 350,00....

          Burada ihtar isteminde bulunması gereken eş, ortak konutu terk etmeye zorlanan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesi engellenen eştir. Bu noktada, ortak konuttan ayrılan eşin ihtar çektiği gözetildiğinde, ihtarın niteliği ve amacı yönünden üzerinde dikkatle durulması gereken husus; terk etmeye mecbur bırakılan eş olarak “kendisinin tekrar ortak konuta dönmesini ve bunun için gerekli koşulların sağlanmasını” terk etmiş sayılan eşten talep ve ihtar etmesi gerektiği hususudur. Ortak konuta dönmeyi sağlayacak ihtarda da; ihtardan itibaren iki ay içinde evden ayrılmaya mecbur bırakılan veya eve alınmayan eşin ortak konuta davet edilmesi gerektiği, davet edilmemesi hâlinde ise ihtar talebinde bulunan eşin terk sebebiyle boşanma davası açmaya hak kazanacağı hususlarında hatırlatmanın da yer almasının gerektiği kuşkusuzdur. 17. Nitekim öğretide de terk;“…ortak hayatın kesilmesidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; ayrılık kararı verilmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece; erkeğin kadına hakaret ve aşağılama içeren sözler sarfettiği, bu yönden kusurlu olduğu, taraflar arasındaki en büyük problemin düğünde takılan paraların davacının ailesine verilmesi ve bu nedenle davalının ev almak istememesi olduğu, taraflar arasındaki bu geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirmediği, müşterek çocuklar da gözetilerek ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle TMK 170 maddesi uyarınca ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin kadına seni istemiyorum dediği, piçlerini sustur diyerek hakaret ettiği, şişmansın, geri zekalısın diyerek aşağıladığı anlaşılmaktadır...

              Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiş, her iki boşanma davası için daha evvel verilen boşanma ve fer'ilerine yönelik hükümler kesinleşmediği halde, bozma sonrası verilen 03.04.2018 tarihli son kararda; her iki tarafın boşanma davaları ve fer'i talepleri hakkında hüküm kurulmaması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılacak iş her iki boşanma davası ve fer'ileri hakkında yeniden ayrı ayrı hüküm kurmaktan ibaret olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, erkeğe izafe edilen hakaret, şiddet ve evden kovma vakıalarına ilişkin tanık beyanlarının uzunca süre önce yaşanmış olan ve tarafların evliliklerine devam ederek hoşgörü ile karşılamış olduğu olaya ilişkin olduğu, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, yine, Mahkemece erkeğe izafe edilen "hastalıkla ilgilenmeme" olayının da 2014 yılında olduğu, dava dilekçesindeki anlatıma göre, bu olaydan sonra da ortak hayatın yeniden kurulduğu, davalı-davacı kadının 2016 yılında ortak çocuk Nilgün'ün boşanmasını ileri sürerek ortak konuttan ayrıldığı, bu tarihten sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı; davalı-davacı kadının, eşine yönelik "Allah belasını versin, sürüm sürüm sürünsün, ciğerinden yansın" şeklinde beddua içerikli sözler söylediği, gerçekleşen bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı...

                  Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmünü içermektedir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tarafların önceye dayalı olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, mevcut olaylara göre davacı erkek tarafından açılan dayanak teşkil eden dava dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl süre ile tarafların bir araya gelmediği ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

                    Davacı anne ile ortak çocuklar ... ile ... arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocuklarla anne arasında her ayın belirli hafta sonları, aynı şehirlerde yaşamaları halinde ise yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması analık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Bu bakımdan ana-babalık duygularını tatmine elverişli, çocukların da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olacak şekilde aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m.182). Ne var ki; kendisi yoksul olan nafaka ile sorumlu tutulamaz. Toplanan delillerden davalı kadının ev kadını olup, herhangi bir gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu