Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı-karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir . 3.İlk Derece Mahkemesince verilen 14.01.2022 tarihli hükümde davacı- karşı davalının davasının reddine, davalı karşı davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki düzenlenmesine; davalı karşı davacı lehine tazminatlara, davalı karşı davacı...

    Asıl ve karşı dava, TMK'nun 166/1- 2 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma, velayet ve fer'i taleplerine ilişkindir....

    Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmamaktadır. O halde, erkek tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken, davanın reddi ile Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2016(Salı)...

      Ancak boşanmanın eki niteliğindeki maddi ve manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesi ile istenebilir hale geldiği gözetilmeden davacı kadın yararına hükmolunan tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değil ise de, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile Dairemiz tarafından HMK'nın 353/1- b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir....

      ortak konutun kendilerine tahsis edilmesini talep ve dava etmiştir....

        Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı vekilince asıl ve birleştirilen dava yönünden, davalı-davacı vekilince asıl dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı vekilinin tüm, davalı-davacı vekilinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin istinaf istemlerinin esastan reddine, davalı-davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası, ortak çocuklar yararına iştirak nafakası miktarlarının artırılmasına karar verilmiştir....

          İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının davasındaki boşanma hükmü kesinleştiğinden erkeğin birleşen davasındaki boşanma talebinin konusuz kalmış olması nedeniyle bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan ve hakaret eden erkek ile eşine hakaret eden ve aşırı kıskanç davranışları olan kadının eşit kusurlu oldukları, erkeğin güven sarsıcı davranışlarının ispat edilemediği, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacakları, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve ortak çocuğun babayla birlikte kalması ve velâyet tercihini babadan yana kullanması nedeniyle velâyetinin babaya verilmesinin uygun olacağı gerekçesi ile; erkeğin birleşen davasındaki boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk Nurselin'in velâyetinin...

            Bu itibarla, davacı-davalı erkeğin temyiz yolu kapalı olan ortak konutun tahsisi talebine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kadının tüm, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 3-Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve ferilerine hükmedilmiş; ortak çocukların velayeti babaya verilerek anne ile kişisel ilişki tesis edilmiştir. Davacı-davalı erkek, temyiz dilekçesinde serbest muhasebeci ve mali müşavir olması nedeniyle, ortak çocuklarla mali tatil olan temmuz ayında tatil yapabileceğini belirterek, anne ile çocuklar arasında temmuz ayında kurulan kişisel ilişkiye itiraz etmiştir....

              Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, tazminatların miktarı ve velâyet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve ferilerine hükmedilmiş; ortak çocukların velâyetleri babaya verilerek anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesis edilmiştir. Davacı kadın, hükme karşı diğer nedenlerin yanında velayet yönünden de istinaf kanun yoluna başvurmuş ve bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir....

                Kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakaları boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren ödenebilir(muaccel) hale gelir ve ÜFE artış oranına da kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilir. Nafaka yükümlüsünün dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihine kadar ödeyeceği nafaka tedbir nafakasıdır. İlk derece mahkemesi hükmünde, yoksulluk nafakası ile bu nafakaya artış oranına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi ve yine iştirak nafakası ile bu nafakaya artış oranına ise karar tarihinden itibaren hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir(HMK m. 370/2)....

                  UYAP Entegrasyonu