Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının yoksulluk nafakasına ilişkin bir talebinin bulunmamasına, daha önce bağımsız olarak açılan nafaka davasında kadın lehine hükmedilen aylık 400 lira nafaka kaldırılmadığına ve miktarı da azaltılmadığına göre, boşanma davası sonrasında Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesi çerçevesinde dava süresince geçerli olmak üzere tayin edilen aylık 240 lira tedbir nafakasının önceki nafaka ile tahsilde tekerrür teşkil etmemek üzere tayin ve takdir edilmiş olmasına göre, davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediği gibi, diğer hususlara ilişkin temyiz itirazları yersiz olup, usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60'ar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (kadın)'ın kocanın boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı (kadın)'ın birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davalı-davacı tarafından 05.09.2012 tarihinde açılan nafaka davasının ... 2. Aile Mahkemesinin 21.11.2011 tarih 2012/678 esas, 2012/1165 karar sayılı ilamı ile koca tarafından açılan ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2012/329 esas sayılı boşanma davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir....

      O halde daha az kusurlu kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi (TMK m. 174/1-2) gerekirken tazminat isteklerinin reddedilmesi doğru değildir. 2-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadın daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.27.06.2016(Pzt.)...

        Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, davanın reddi gerektiğini, yine nafaka, maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu belirterek mahkeme kararının bozulmasına, boşanma davasının reddine, davalı için 1.500,00 TL nafaka, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf istinafa cevap dilekçesiyle, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TMK 166/son maddesi gereğince fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır. Davacı erkek tarafından açılan Büyükçekmece 1....

        Mahkemece; açılan bu tedbir nafakası davasından sonra yargılama aşamasında davalı tarafından 08.03.2010 tarihinden boşanma davası açıldığını, boşanma davasında da tedbir nafakasına hükmolunabileceği gerekçesiyle, dava tarihi olan 12.11.2009'dan boşanma davasının dava tarihi olan 08.03.2010 tarihine kadar talep gibi davacı için 200 TL, müşterek çocuk için 150 TL tedbir nafakasına hükmolunmuştur.Mahkemece, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar tedbir nafakasına hükmolunması yerinde değildir. Zira, boşanma davasında tedbir nafakasına hükmedilip edilmediği araştırılmadığı gibi boşanma davasında tedbir nafakasına hükmedildiği anlaşılamamaktadır. Boşanma davasında, TMK. 169.maddesine göre ancak geçici olarak tedbir nafakasına hükmolunabilir. Boşanma davasında, geçici tedbir nafakasına hükmolunsa bile eldeki tedbir nafakası daha önce açıldığından icra müdürlüğünce bağımsız olarak açılıp sonuçlanan tedbir nafakası nazara alınır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hüküm; davacı erkek tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 10.10.2017 tarihli ilamı ile "Mahkemece yapılan yargılama sonucunda kadının da boşanma davası varmış gibi kadının boşanma davasının kabulüne, erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Davalı kadın tarafından açılmış usulüne uygun bir boşanma davası mevcut değildir....

            Aile Mahkemesince, 2013/499 esas sayılı boşanma davası sonucunda 28.11.2013 tarihinde tarafların anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, kararla müşterek çocuğun velayetinin davacıya bırakıldığı, çocukla davalı arasında kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki tesis edildiği, tarafların karşılıklı olarak nafaka talebi bulunmadığından bu hususta karar tesis edilmediği görülmektedir. Boşanma kararı, 14.01.2015 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava boşanma kararı henüz kesinleşmeden 13.03.2014 tarihinde açılmıştır. Davacı, eldeki davada boşanma davasının karara bağlanmasından sonra gelişen olaylara dayandığına göre, boşanma kararında yer alan kişisel ilişkiye dair düzenleme bu dava bakımından "derdestliğe" esas alınmaz. Öte yandan, davacının velayetine bırakılan çocuk için iştirak nafakası talebi bakımından da, boşanma davası derdest sayılamaz. Davacı, boşanma davasında çocuk için iştirak nafakası talep etmemiş olsa bile, bu durum sonradan nafaka talebinde bulunmasına mani olmaz....

              Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması, diğer bir ifadeyle kendi kusurundan kaynaklanmamak koşuluyla yoksul olmaması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlakî düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. 17....

                Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Ancak nafaka takdir edilirken; velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafın ekonomik imkanları yanında; çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları da dikkate alınmalı, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeği ve yüklendiği sorumluluklar da gözönünde bulundurulmalıdır....

                Mahkemece, azlin haksız olduğunun kabulü ile tazminat ve nafaka bedelleri üzerinden ayrı ayrı hesaplanan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Boşanma davalarının içerisinde TMK 174.maddesine dayanılarak istenilen maddi-manevi tazminat ile nafaka talepleri, boşanmanın ferisi niteliğinde olup, ayrı bir harca tabi olmadığından bu taleplerin reddi ya da kabulü halinde taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece, boşanma davası üzerinden hesaplanacak maktu oranda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                  UYAP Entegrasyonu