Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Dairenin uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kuruluna intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2012 tarihli ve 2012/8-268 Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında görülen Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2011/199 Esas, 2012/1111 Karar sayılı boşanma dava dosyası ret ile sonuçlanmış ve 25.01.2013 tarihinde kesinleşmiş ise de; temyiz dilekçesi kapsamındaki bilgiler uyarınca, UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında eldeki davanın karar tarihi olan 09.05.2018 tarihinden önce 03.02.2016 tarihinde açılan İzmir 13. Aile Mahkemesinin 2016/73 Esas sayılı boşanma davası bulunduğu anlaşılmıştır....
Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Dairenin uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kuruluna intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2012 tarihli ve ... Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında görülen ... Aile Mahkemesinin 2011/199 Esas, 2012/1111 Karar sayılı boşanma dava dosyası ret ile sonuçlanmış ve 25.01.2013 tarihinde kesinleşmiş ise de; temyiz dilekçesi kapsamındaki bilgiler uyarınca, UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında eldeki davanın karar tarihi olan 09.05.2018 tarihinden önce 03.02.2016 tarihinde açılan ... Aile Mahkemesinin ... Esas sayılı boşanma davası bulunduğu anlaşılmıştır....
Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir. Bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....
Somut olayda; Toplanan ve sunulan deliller,uyap kayıtlarına göre;Taraflar arasındaki boşanma davasının Karşıyaka 3.Aile Mah.nde görülmeye devam edildiği,o dava dosyasındaki yetki itirazının reddedildiği,yine taraflar arasında görülen ve Manavgat 1.Aile Mah.nin 2021/630 Esas sayısı ile görülen boşanma dava dosyasında da yetki itirazı ile birlikte Karşıyaka 3.Aile Mah.ndeki dava dosyası ile birleştirme talep edildiği ve birleştirildiği,birleştirme kararına ilişkin istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mah.2.HD.nin 2022/ 1690 E-2022/1638 K.sayısı ile esastan reddedildiği ,yine Manavgat 1.Aile Mah.nin 2021/631 Esas sayısında görülmeye başlanan mal rejimine dayalı alacak davasında Karşıyaka Aile Mah.ne yetkisizlik kararı verildiği ve Karşıyaka 2.Aile Mah.nin 2022/356 Esas sayısına kayıt yapıldığı,böylece Karşıyaka Mahkemelerinde boşanma ve birleşen boşanma davaları ile mal rejimine dayalı diğer davanın görülmeye devam edildiği anlaşılmıştır....
Mahkemece, tarafların mal rejimine ilişkin hususları da kapsar şekilde anlaşmalı boşandıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 15.04.1993 tarihinde evlenmiş, 12.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 22.3.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir....
Mal rejimlerinden kaynaklanan malların TMK.nun 166/3. fıkrasında kastedilen boşanmanın mali sonuçları arasında olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, gerek doktrinde ve gerekse uygulamada baskın görüş; mal rejimleri ile ilgili davaların boşanmanın eki niteliğinde davalar olmadığı, onlardan bağımsız bir dava oldukları yönündedir. Uygulamada bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Bu bakımdan tarafların anlaşmalı boşanma protokolü yaparken mal rejimi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak, taraflar anlaşmalı boşanma protokolü yaparken aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mallar bakımından anlaşmalarına engelleyen bir hükümde bulunmamaktadır. Bu nedenle, mal rejimi konusunda bir anlaşma yaparken bunu açık bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir....
KARAR Davacı ... vekili, taraflar arasında evlilik birliğinin devam ettiğini, her iki tarafın diş hekimi olup ortağı oldukları bir diş kliniği bulunduğunu, davalının eşler arasındaki ortaklık menfatini tehlikeye düşürücü eylemleri olduğunu belirterek eşler arasındaki mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında derdest boşanma davası bulunduğu, mal rejiminin sona ermesine ilişkin ve tedbir niteliğindeki taleplerin her zaman esas davanın görüldüğü mahkemeden talep olunabileceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK 206. maddesinde haklı bir sebep varsa hakimin, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebileceği düzenlenmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının asıl amacının, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptali olduğu, tasarrufun tarafları, eski karı-koca ve boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş olmadığı, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlendiği, bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı olduğu,bu nedenle, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğine ve tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiş olduğundan yapılan tasarruf işlemlerinin mahkeme ilamının icrası niteliğinde olmayıp, alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olduğundan ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile yapılan tasarrufların iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden bahisle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,...
tasdik edilerek mahkeme kararının hüküm kısmının 5 inci maddesinde karşılıklı olarak tarafların birbirinden maddî manevî tazminat ve diğer mal varlığına yönelik talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın kesinleştiği, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde kullandıkları "..eşya, eşya bedeli, herhangi bir mal, katkı payı, katkı payı alacağı ve başka isimler altında talep edebileceğimiz hiçbir alacağımız yoktur." ifadesi ile boşanma dava dosyasında imzalı beyanlarında kullandıkları "diğer mal varlığına yönelik talebi" (mal) ifadesi Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsadığı, bahsedilen “ mal varlığı ''(mal) tabirinden mal varlıklarına ilişkin ayni ve kişisel hakların tamamının anlaşılması gerektiği, erkeğin boşanma davasında açıkça katkı payı, alacak talebi olmadığını beyan ettiği, davaya konu araç ve taşınmazların 01.01.2002 tarihinden sonra evlilik birliği içinde edinildiği bu nedenle edinilmiş mal kapsamında olduğu...
Somut olaya gelince; eşler, 02.11.2002 tarihinde evlenmiş, 13.09.2011 tarihinde açılan boşanma davasında TMK'nun 166/1-2 maddesinde düzenlenen "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" ve TMK'nun 163.maddesinde düzenlenen "haysiyetsiz hayat sürme" sebeplerinin gerçekleştiğinden bahisle verilen davanın kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu taşınmazlar ve araç, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı eş adına tescil edilmiştir....