"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden, boşanmaya neden olan olaylarda eşini döven, istemediğini söyleyen davacının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. # Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası, taraflardan davacı erkek tarafından şiddetli geçimsizliğe dayalı olarak açılmış ve dava; ispat edilemediğinden reddedilmiş, karar 28/02/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Dinlenen tanık beyanları, davalı kadın tarafından açılan nafaka davasına ilişkin dosya kapsamı, Abide Hasan Nuri Öncüer Huzurevi Müdürlüğünce gönderilen yazı cevabına göre tarafların bu süre içerisinde bir araya gelmedikleri anlaşılmakla, mahkemenin açılan davanın niteliği gereği tarafların TMK'nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar vermiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğu kanaatine varılarak, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ise de; tüm dosya kapsamından; davacı erkeğin reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratıp, fiili ayrılığa neden olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir....
Her ne kadar mahkemece erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle manevî tazminata hükmedilmiş ise de; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen fiili ayrılığa sebep olma eyleminin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı değrlendirilmekle, koşulları oluşmadığı halde davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK md. 174/2) hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20.12.2021 (Pzt.)...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı/davalı erkek vekili istinaf isteminde ;karşı davanın kabulünün yerinde olmadığını, kendi davalarında verilen boşanma kararına karşı istinaf istemlerinin bulunmadığını, kadın lehine tazminat ve nafaka kararlarının yerinde olmadığını, mahkemenin kusur belirlemesinin doğru olmadığını özetle belirterek kararı istinaf incelemesine getirmiştir. Davalı/davacı kadın istinaf dilekçesinde;boşanma kararına karşı istinaf isteminin bulunmadığını ancak hükmün lehine takdir edilen nafakalar ve tazminatlar yönünden yerinde olmadığını belirterek kararı istinaf incelemesine getirmiştir. GEREKÇE: Ana dava TMK 166/son maddesine dayalı fiili ayrılığa dayalı boşanma davası, karşı dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasıdır. Ana davada TMK 166/son maddesine dayalı verilen boşanma kararına karşı tarafların istinaf istemi bulunmadığından kesinleşen bu kısım istinaf incelemesi dışında tutulmuştur....
Davacı davalı erkeğin ve davalı davacı kadının davası, TMK'nun 166/son maddesine dayalı boşanma davasıdır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Davacı davalı erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadına kusur yüklenemez....
Fiili ayrılığa esas alınan boşanma davası kadın tarafından açılmış ve kadının "eşini sevdiğini belirterek" davadan feragat etmesi üzerine reddedilmiştir. Davalı, açtığı boşanma davasından feragat etmekle, evlilik birliğini devam ettirme yönünde bir irade göstermiş ve adım atmıştır. Geçen üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulmasından kaçınanın ve Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinden yararlananın koca olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Koca bu sebeple kusurludur. Davalı da, feragat edilen davadan önceki olaylardan dolayı kusurludur. bu sebeple kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmelidir. Bu bakımdan, sayın çoğunluğun kadının ağır kusurlu olduğunu kabul eden görüşüne iştirak etmiyor, hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Davacı, davalı tarafından açılıp reddedilen 2007/11 esas sayılı boşanma davasına dayanmıştır. Sözü edilen boşanma davasının reddedildiği, davacının temyizi üzerine kararın Yargıtay’ca 14.01.2010 tarihinde onandığı, onama kararının taraflara tebliğ edilmediği görülmektedir. Onama kararına karşı karar düzeltme yolu açık olduğuna göre, bu hakkın kullanılabilmesi için, Yargıtay’ın onama ilamının taraflara tebliği zorunludur. Aksi halde, kararın kesinleştiği kabul edilemez. Dolayısıyla önceki ret kararı henüz kesinleşmemiştir. Kesinleşen bir ret kararı bulunmadıkça da, fiili ayrılığa dayanılarak boşanmaya karar verilemez....
Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiilî ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilebilmelidir. Böyle bir çözüm yolunun, terke dayalı özel boşanma sebebine (TMK m. 164) ilişkin düzenlemeyi işlevsiz veya etkisiz duruma getirdiğinden söz edilemez. Çünkü, terk hukuki sebebiyle boşanma davası açılması için, eşlerden birinin samimi olarak ortak yaşamı yeniden kurmak isteğiyle diğerini ortak konuta çağırması, çağrılan eşin ise geçerli bir özrü olmamasına karşın ortak konuta dönmemesi gerekmektedir. Oysa, uzun süreli fiilî ayrılıklarda, her iki eşin de ortak yaşamı sürdürmek gibi bir isteği/iradesi bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın 8.5.2014 tarihli dilekçesi ve 13.11.2014 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile boşanmak istemediğini ve üç yıllık süre ile ayrılığa karar verilmesini talep etmiştir. Kadın Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasını, ıslah ederek ayrılık davasına dönüştürmüştür....