Davacı (koca)'nın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve koca tarafından açılıp kadının kusursuz bulunması sebebiyle reddedilen ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı (kadın)'a bir kusur yüklenemez. Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı (kadın)'a kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan davacı (koca)'nın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, maddi tazminat talebinin reddi de isabetsiz olmuştur....
in, resmi nikahlı eşi olan katılan ... aleyhine, 10.05.2010 tarihli dilekçe ile evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açtığı ve aralarında resmi olarak verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı dönemde, katılanın, tanık ...'nin eşi olan ... ile görüşüp gezdiği ana ilişkin görüntülerini; ayrıca, katılanın, tanık...'nin eşi olan ..., annesi olan ... ve akrabası olan ... ile yaptığı telefon görüşmelerini gizlice kaydettirip, katılan aleyhine, 21.12.2010 tarihinde, zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açarak, bu kayıtların dökümünü mahkemeye delil olarak sunmak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği iddialarına konu olayda, Sanığın, tanık ... tarafından eşi olan ... aleyhine açılan ve Kadıköy 2....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının görücü usulü olarak 1991 yılında evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocukları bulunmadığı, tarafların kültür farkından kaynaklanan ciddi anlaşmazlıkların olduğu, tartışmalar yaşandığı, evlilik birliği içerisinde karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve fedakarlık temellerinin sarsıldığı, evlilik iki taraf için çekilmez hale geldiği, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle: Açılan davayı kabul etmediği, davacı ile evlendikten 7 ay sonra kendisini terkettiği, kazandığı nafakalarını da ödemediği, o günden beri ailesinin yanında kaldığı, davacının yurtdışında gününü gün ettiği bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının görücü usulü olarak 1991 yılında evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocukları bulunmadığı, tarafların kültür farkından kaynaklanan ciddi anlaşmazlıkların olduğu, tartışmalar yaşandığı, evlilik birliği içerisinde karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve fedakarlık temellerinin sarsıldığı, evlilik iki taraf için çekilmez hale geldiği, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle: Açılan davayı kabul etmediği, davacı ile evlendikten 7 ay sonra kendisini terkettiği, kazandığı nafakalarını da ödemediği, o günden beri ailesinin yanında kaldığı, davacının yurtdışında gününü gün ettiği bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Eşlerden birinin ölümü halinde boşanma davası konusuz kalır. Ancak ölen eşin mirasçıları kusur belirlemesi açısından davaya devam edebilirler (TMK md.181). Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesinin 2. fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanımıştır. Ölen eşin mirasçılarından herhangi birisinin davayı devam ettirmesi ve diğer eşin kusurlu olduğunun sabit olması halinde, sağ eş maddenin birinci fıkrasında belirtildiği gibi ölenin eşi sıfatıyla yasal mirasçısı olmayacak ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybedecektir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı erkeğe "Eşini aldattığı, fiziksel şiddet uyguladığı ve fiili ayrılık döneminde telefonla arayarak küfür ve hakaret ettiği" vakıaları kusur olarak yüklenerek erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 12.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş, ilk derece mahkemesince...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kanuni gerektirici nedenler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; Asıl dava fiili ayrılık (TMK 166/son), karşı dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebeplerine (TMK 166/1) dayalı olarak açılmıştır. Fiili ayrılığa esas taraflar arasında Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak karşılıklı açılan boşanma davaları sonucunda Ereğli 2....
. 2-Mahkemece tarafların uzlaşmaz tavırları ile karşılıklı geçimsizlik oluşturacak davranışlar sergilemeleri nedeniyle eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin dördüncü maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama toplanan delillerden, davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde sadakatsiz davranışlar içerisine girdiği davalı kadının da retle sonuçlanan ilk boşanma davasını açarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 13/11/2014 NUMARASI : 2013/396-2014/806 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, müşterek çocuk lehine iştirak nafakası hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı kadın dava dilekçesi ile Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde belirtilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinde bulunmuş, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerini de bildirmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrasında düzenlenen fiili ayrılık ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, sağ kalan kadın eşin boşanmaya sebebiyet verecek herhangi bir kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve son fıkrası hükümleri ile 181 inci maddeleri. 3....