DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, TMK'nun 166/son maddesi gereğince fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasıdır. İnceleme HMK.m.355 hükmü gereğince davacı ve davalı istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı olan hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve davacı ve davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; TMK'nun 166/son. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra üç yıldır her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulmadığının davacı tarafça kanıtlanması zorunludur. Davacı tarafından davalı aleyhine terk sebebiyle açılan boşanma davasının Manisa 2....
Dava; fiili ayrılık (TMK md. 166/4) nedenine dayalı boşanma davasına, karşı dava ise; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir. Dairemizin 2021/2671 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan istinaf incelemesinde, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı istemine ilişkin talebinin, boşanma davasından tefrik edilmesi gerektiği kanaatine varılarak, ziynet alacağı istemine yönelik dava işbu dava dosyasından ayrılarak dairemizin farklı bir esasına kaydedilmesine karar vermek gerekmiştir....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava tarafların boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ve 06.06.2011 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davanın reddi nedeniyle, bu davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara bir kusur yüklenemez. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasından sonra davalı erkeğin, davacı anne ile birlikte yaşayan tarafların ortak çocuğunu arayıp sormadığı ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın ile fiili ayrılık döneminde ortak çocuğu arayıp sormayan ve ihtiyaçları ile ilgilenmeyen davalı erkeğin eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir....
Dava, erkek tarafından, davalı kadının kusurlu davaranışları ile evlilik birliğinin çekilmez hal alması nedenine dayalı TMK.'nun 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma davasına ilişkindir. Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; tarafların, 25/07/2008 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek çocuklarının olmadığı, davacı erkek tarafından, 05/07/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında, taraf vekillerince imza altına alınan, tespit edilen uyuşmalığa göre, davalı kadının kusurlu davaranışları ile evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması nedenine dayalı TMK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Mahkemece taraflar arasında görülen Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılamaları neticesinde; ... tarafından açılan ve ret ile sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların tekrar bir araya gelmedikleri, uzun süredir ayrı yaşadıkları eldeki davada davacı-karşı davalı sıfatı bulunan İbrahim'in ayrılık süresince barışma girişimlerine davalı-karşı...
Fiili ayrılık vakıası tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gibi, terk hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Davalı erkeğin duruşmada dinlenen tanığının beyanları esas alınarak davacı kadına kusur yüklenmesi de mümkün değildir. Bu durumda tarafların, dosya kapsamına göre birliğin sarsılmasına neden olacak herhangi bir kusurları bulunmamakta olup her ne kadar davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru değil ise de, boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu husus bozma sebebi yapılmamış sadece yanlışlığa değilmekle yetinilmiştir. 2-Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b)Yukarıda 1. bentte belirtildiği üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda iki tarafın da kusuru bulunmamaktadır....
Dava dilekçesindeki bu açıklamalardan davacının talebinin, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin daha önce açtığı ve reddedilen boşanma davası, davacı erkeğin davasını ispatlayamaması nedeniyle reddedilmiş ve 02.03.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar, reddedilen davadan sonra ortak hayatı yeniden kuramamışlardır. Davacı erkeğin reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa neden olduğu ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken, mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 1.İlk Derece Mahkemesinin15.02.2022 tarih ve 2019/498 Esas, 2022/43 Karar sayılı kararı ile; erkek tarafından kadına karşı açılan boşanma davasının, Mahkemenin 2015/112 Esas, 2015/365 Karar sayılı dosyası ile reddedildiği ve 19.09.2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 06.11.2019 tarihinde, reddedilen ilk boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra açıldığı, reddedilen ilk boşanma davasından sonra fiili ayrılığın devam ettiği, ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı ve fiili ayrılık nedeniyle davanın kabulü şartlarının oluştuğu, reddedilen ilk davada, erkeğin evden nedensiz ayrıldığı gibi reddedilen ilk boşanma davasını açarak fiili ayrılığa neden olduğu, erkeğin fiili ayrılık döneminde başka bir kadınla ilişkisi olduğu ve bu ilişkisinden 29.03.2017 doğumlu evlilik dışı bir çocuğu bulunduğu, erkeğin fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının ise isnat edilmiş ve ispatlanmış bir kusurunun...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/07/2019 NUMARASI : 2018/272 ESAS 2019/235 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi; Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların 1993 yılından beri ayrı yaşadıklarını, reddedilen davadan sonrada bir araya gelmediklerini belirterek tarafların TMK 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....