Davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesi tarafından yapılan 10/07/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının dava dilekçesinin içeriğini tekrar ettiği, uyuşmazlık tespitinde de anlaşamadıkları konuların boşanma ve fer'ilerine ilişkin olduğunun belirtildiği, ön inceleme duruşmasının bu şekilde tamamlanarak uyuşmazlık tespitinin yapıldığı, daha sonra 18/11/2019 tarihli celsede davacının boşanma sebebi olarak hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı hem de fiili ayrılığa dayalı boşanmayı talep ettiğini beyan ettiği, ilk derece mahkemesince davacının 166/1 nedeniyle boşanma talebinin reddine, 166/4 maddesi uyarınca fiili ayrılığa dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının dava dilekçesinde fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma sebebine dayanmadığı, ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra da iddiasını genişletemeyeceği, davalı vekilinin bu...
Davacı tarafından açılan asıl dava, TMK 166/4 maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulamaması (fiili ayrılık) nedenine dayalı boşanma davası olup, daha önce davacı T1 davalı T2 aleyhine Mahkememizin 2016/136 esas sayılı dosyasından açmış olduğu boşanma davasında davanın reddine karar verildiği, kararın 13/01/2017 tarihinde kesinleştiği, bu kararın kesinleşmesinin ardından 3 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen taraflar arasında ortak hayatın kurulamadığı ve halen ayrı yaşadıkları dosya kapsamından ve tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Bu itibarla TMK'nun 166/4 maddesinde yer alan boşanma koşullarının gerçekleştiği ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kanaatine varıldığından tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası, taraflardan davacı koca tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davalı kadının boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Gerek ilk davada gerekse temyize konu bu davada toplanan delillerle, davacı kocanın sürekli alkol aldığı, birlik görevlerini verine getirmediği ve eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. İlk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı kadına bir kusur yüklenemez. İlk davanın açılmasından sonra tarafların biraraya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır....
Dava ve karşı dava; fiili ayrılık (TMK 166/4) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir. Davacı-karşı davalı erkek ve davalı-karşı davacı kadının kabul edilen TMK'nın 166/4. maddesine dayalı boşanma davalarına karşı istinaf yoluna başvurulmadığından taraflar arasındaki boşanma hükmü kesinleşmiştir. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. (TMK md. 166/4) Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkek tarafından Sincan 1. Aile Mahkemesinin 2010/536 esas sayılı dava dosyasında HUMK'un 193/son maddesi uyarınca boşanma davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği, yine erkek tarafından Ankara Batı 2....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir. Kadın tarafından açılan ilk boşanma davası ile temyize konu bu davada toplanan delillerle davacı kadının evi terk ederek gittiği anlaşılmaktadır. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde erkekten kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Öyleyse davalı erkeğe bir kusur yüklenemez. Bu durumda; evlilik birliğinin sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın tamamen kusurludur. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine yöneliktir. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine yöneliktir. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, kadının ise kusurunun ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir. İlk davanın reddi nedeniyle, bu davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı kadına bir kusur yüklenemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı erkek tarafından; Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davalı kadının boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2013/338 Esas sayılı dosyasında 05/07/2013 tarihinde boşanma davası açıldığı ve yargılama sonucunda 17/02/2014 tarihli 2014/102 sayılı karar ile boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 24/12/2014 tarihinde kesinleştiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı üzere; tarafların ilk boşanma davasından beri ayrı yaşamaya başladığı ve tarafların bir araya gelmediği anlaşıldığından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan davanın kabulünün gerektiği, davacı tanığı Gülser, '' taraflar ayrı yaşamadan önce davalı kadının sürekli baba evine gidip geldiğini'' beyan etmiş ise de, aynı vakıanın ret edilen boşanma davasında ileri sürüldüğü, Samsun 4....
Aile Mahkemesinin 2013/338 Esas sayılı dosyasında 05/07/2013 tarihinde boşanma davası açıldığı ve yargılama sonucunda 17/02/2014 tarihli 2014/102 sayılı karar ile boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 24/12/2014 tarihinde kesinleştiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı üzere; tarafların ilk boşanma davasından beri ayrı yaşamaya başladığı ve tarafların bir araya gelmediği anlaşıldığından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan davanın kabulünün gerektiği, davacı tanığı Gülser, '' taraflar ayrı yaşamadan önce davalı kadının sürekli baba evine gidip geldiğini'' beyan etmiş ise de, aynı vakıanın ret edilen boşanma davasında ileri sürüldüğü, Samsun 4....