WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi'nin 2018/314 Esas sayılı dosyası ile TMK'nun 166/4 son maddesi uyarınca 11/04/2018 tarihinde boşanma davası açıldığı, tarafların daha önce aralarında görülen boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesinden itibaren geçen üç yıllık sürede bir araya gelmedikleri ve evlilik birliğini devam ettirmediklerinin anlaşıldığı, mahkeme tarafından davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu, daha önce açtığı boşanma davası reddedilen ve fiili ayrılık nedenini yaratan davacı erkeğin tam kusurlu olarak kabul edilmesinin gerektiği, ayrılık sürecinde davacı erkek tarafından barış girişiminde bulunulmadığının anlaşıldığı, keza tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırılması için gelen müzekkere cevabında ve davacı tanık beyanında davacı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşadığının sabit olduğu, bu nedenle davacı erkek aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu ancak tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit...

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine ve tedbir nafakasına (TMK m.169) yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kadının, erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede; Davacı-karşı davalı erkek tarafından; ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açılan boşanma davası reddedilip 29.1.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar bu tarihten sonra bir araya gelmedikleri gibi, fiili ayrılık süresi zarfında davalı-karşı davacı kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispatlanamamıştır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesindeki fiili ayrılığa dayalıdır. Fiili ayrılığa mesnet alınan ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/453 esas, 2005/1295 karar sayılı boşanma davasına ilişkin dosyadaki onaysız fotokopilerden, davacının 01.03.2006 tarihinde "davadan feragat" ettiğini bildirmesi üzerine, mahkemesince dosyanın ele alıp 01.03.2006 tarihli ek kararla "feragat nedeniyle davanın reddine" karar verdiği, bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, temyizin akıbetiyle ilgili bir bilgi ve belge bulunmadığı görülmektedir. Bu bakımdan sözü edilen dosyanın incelenmesi gerekli görülmüştür. ... 2....

      Davacı davalı erkek vekili, zina nedenine dayalı boşanma davasının kabul edilmesi, kusur, tazminat takdiri, nafaka takdiri, müvekkili aleyhine olan tüm kararların kaldırılması ile karşı davanın reddine karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı davacı vekili istinafa cevap vermemiştir. Davacı davalı erkeğin kadının karşı davasındaki tespit edilen kusur, kadının karşı davasının kabulüne dair karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla erkeğin kusur, kadının zina nedenine dayalı karşı davasının kabulü yönündeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava; taraflarca karşılıklı açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 inci maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye bırakılarak ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen karar...

        Hukuk Dairesince bu hususun feragat olarak değerlendirilerek boşanma hükmünün bozulmasına karar verildiğini, boşanma kararırın 18.01.2016 tarihinde bozulmasından sonra 2016 yılının Nisan-Mayıs aylarında araç satışı ve banka kredileri yüzünden eşler arasında tekrar geçimsizlik başladığını ve bundan dolayı fiili ayrılık gerçekleştiğini, tarafların o tarihten sonra herhangi bir şekilde eşlerin bir araya gelmediğini, kadının da Bergama 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2016/165 Esas sayılı dava dosyasına ibraz ettiği dilekçelerden de fiili ayrılığı doğruladığını, anlaşmalı boşanmanın Yargıtay 2....

          DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların resmi kayıtlarda 18/07/1983 tarihinde evli olarak göründüklerini, ancak müvekkilinin 30 yıldan fazladır Almanya'da ikamet ettiğini, eşlerin evliliğin kurulduğu tarihten bu yana hiç birlikte kalmadıklarını, davacının Of Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/142 esas 1994/76 karar sayılı dosyasında açtığı davanın ret ile sonuçlandığını ve davanın 12/09/1994 tarihinde kesinleştiğini, davalının Adana 6.Aile Mahkemesinin 2017/88 esas sayılı dosyası ile açtıkları evliliğin iptali davasında verdiği cevap dilekçesinde tarafların yaklaşık 34 yıldır fiilen bir araya gelmedikleri ve hiç görüşmedikleri yönünde ikrarının olduğunu belirterek TMK 166/f-4 gereği 3 yıllık fiili ayrılık nedeniyle eşlerin boşanmasına karar verilmesini talep etmiştir....

          Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı koca, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı boşanma davası açmış, mahkemece, davacı (koca)'nın davasının kabulüne, taraflar eşit kusurlu bulunduklarından, davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve koca tarafından açılıp kadının kusursuz bulunması sebebiyle reddedilen ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak, davalı kadına bir kusur yüklenemez. Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve bu dava sonrasında da birlikte yaşamaktan kaçınarak boşanma sebebi yaratan davacı kocanın, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....

            Bu kez davacı koca, eldeki bu davayı Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık” nedeni ile açmıştır. Mahkeme, ilk davanın reddinden sonra tarafların 3 yıl süreyle bir araya gelmedikleri gerekçesi ile boşanma kararı vermiş ve davacı erkeği ağır kusurlu olarak kabul etmiştir. Retle sonuçlanan ve kesinleşen ilk boşanma davasında, tarafların boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışları kanıtlanamadığına göre, ilk davanın açıldığı tarihten önceki olaylar artık taraflara kusur olarak yüklenemeyecek ise de; fiili ayrılık döneminde davacı erkeğin başka bir kadınla yaşamaya başlayıp ondan çocuk sahibi olduğu ve böylece sadakatsiz davranışlar içerisine girdiği sabittir. Bu durumda, davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Gerçekleşen bu duruma göre davalı kadının maddi ve manevi (TMK m. 174/1-2) tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi, isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....

              Temyiz konusu dava Yüce Hukuk Genel Kurulu emsal kararı ile “aynı özellikleri” taşımaktadır.Yüce Hukuk Genel Kurulu’nun daha önceki benzer boşanma davalarında yer alan karşı oylarımdaki gerekçeleri ile verdiği “emsal kararına” göre; “Uyuşmazlık; müşterek yerleşim yerini terk edip babası evinde giden kadının, baba evinin bulunduğu yer mahkemesinde boşanma davası açabilmesinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanununun 168.maddesinde; “Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi” olduğu açıklanmıştır. Kanunun açık ifadesinden anlaşılacağı üzere boşanma ve ekindeki davaların kadının yerleşim yeri mahkemesinde de açılması olanaklıdır....

                UYAP Entegrasyonu