Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-karşı davacı erkeğin eşini "Sen ancak benim paramla varsın, sen ben yoksam hiçsin" diyerek aşağıladığı ve eşine yönelik süregelen fiziksel şiddetinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı-karşı davalı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı boşanma davasının ispatlandığının kabulü gerekir. O halde davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararında, kusurlu vakıa ve kusur derecesinin belirlenmesi ile kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, erkeğin zinaya dayalı boşanma talebinin reddi, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının belirlenmesinde hata yapıldığı, dinlenen tanıklar ..., ortak çocuk ..., muhtar ...'ın beyanları ile davacının sunmuş olduğu bina kapı zili görüntüsü ve olayların akışı, tarafların ayrılma şekli, kadına 4 farklı tarihte ... tarafından para gönderilmesi, kadının alınan sir raporunda ... .....
DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM: Davacı T1 vekili Av. Mehmet Dilaver'in sunduğu 07/10/2020 tarihli harçlandırılmış dava dilekçesinde özetle; hamileliğin son zamanlarında müvekkilinin heyecanlı ve korkulu olmasına rağmen davalının her akşam kahvehaneye oyun oynamaya gittiğini, eve geç saatlerde döndüğünü, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk Yüsra'nın velayetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA VE KARŞI DAVA:Davalı T3 vekili Av....
manevi tazminat takdiri ile hükmün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı-karşı davalı için 300,00- TL., müşterek çocukların her biri için 500'er TL. olmak üzere her ay için toplam 1.800,00- TL. tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, hükmedilen nafakaların her yıl ocak ayında TÜİK. tarafından açıklananÜfe oranında artırılmasına, davalı-karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK.nun 166/1. mad.) davası olup karşı dava ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK.nun 166/1. mad.) davası ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davasıdır....
Karşı dava; davalı/ karşı davacı kadın tarafından açılmış TMK.nun 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. 1- Davacı erkek, kademeli (terditli) olarak dava açmış, öncelikle Türk Medeni Kanunu'nun 161. Maddesinde düzenlenen zina nedenine dayalı boşanma, bu talebi kabul edilmediği takdirde Türk Medeni Kanunu'nun 163. Maddesi (haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle) bu da olmadığı taktirde TMK.nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemiştir. Bu tür davalarda; tek dava ancak birden fazla talep mevcuttur. Zina, mutlak boşanma sebebidir. Zina vakıasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebi gerçekleşmiş sayılır. Zina, olmadığı takdirde TMK.nun 163 veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise, zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir....
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine; erkeğin akıl hastalığına dayalı olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından tümüyle istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ortak hayatı sürdürmelerinin eşlerden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının tanık beyanları ile ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu (TMK)’nun “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I- II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” Hükmünü içermektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; "Davalının derdestlik itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının sadakat yükümlülüğün aykırı davranışı nedeni ile ayrı bir boşanma davası açtıklarını, evlilik birliğinin güven sarsıcı davranış nedeni ile temelinden sarsılmasına dayanan boşanma davası olduğunu, Mahkemeniz 2018/821 esas sayılı dava dosyasında karşı boşanma dava nedenimiz evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olup, bu dava ile diğer davanın dayanakları farklı olduğunu,, derdestlik itirazının reddi ile bildirmiş olduğumuz delillerin toplanmasını talep ettiklerini, karşı tarafın delil dilekçesindeki aleyhe hususları kabul etmediklerini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece;6100 Sayılı HMK.nun 114/1- ı maddesi uyarınca derdestlik nedeniyle, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine karar verilmiştir....
Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş, birçok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir....
Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekir. Bunlardan ilkinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır....