Öte yandan; boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerekir. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erer....
İlk hükmün; yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin bölümü, taraflarca temyizin şümulu dışında bırakılarak kesinleşmiştir. O halde, yukarıda belirtilen düzenlemeler gereğince, tanıma kararıyla, taraflar yabancı ilamın kesinleştiği 8.4.2003 tarihinde boşanmışlardır. Türk Medeni Kanununun 169. maddesi, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresinde gerekli olan tedbirleri almasına ilişkindir. Başka bir ifade ile tedbir nafakası, yasal olarak boşanma davasının devamı süresince geçerli olan bir nafakadır.Yabancı ilamın tanınmasıyla, bu ilamın kesin hüküm etkisi, verildiği ülkedeki kesinleşmeden itibaren hüküm doğurur duruma geldiğine, bunu sonucu olarak oradaki kesinleşme tarihi boşanma tarihi olarak kabul edildiğine göre artık Türk Medeni Kanununun 169. maddesinin uygulanmasını gerekli kılan hukuki durum, o tarihten geçerli olmak üzere ortadan kalkmış demektir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın lehine önlem nafakası verilmesinin yerinde olduğu, hükmedilen önlem nafakası miktarının da az olduğu anlaşıldığından davacı kadın için verilen önlem nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 440TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş olup, davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar karar verilmiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, müşterek çocuğun ihtiyaçlarına, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk lehine önlem nafakası verilmesinin yerinde olduğu, hükmedilen önlem nafakası miktarının da az olduğu anlaşıldığından davacı kadın için verilen önlem nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 330TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş olup, davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis e dilmiştir....
Bu durumda, mahkemece, boşanma davasındaki iddia ve savunmalar, deliller bu dosya içindeki iddia, savunma ve delillerle birlikte değerlendirilerek kadın yönünden ayrı yaşamakta haklılık koşulunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, sonucuna göre kadının kendisi için istediği tedbir nafakası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, boşanma davasına ilişkin dosya içindeki beyan ve delillerin değerlendirilmeden eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmıştır....
İşte boşanma veya ayrılık davasının açılma tarihinden, dava sonuçlanıncaya kadar devam edecek olan bu nafakaya tedbir nafakası denilmektedir. Boşanma kararının kesinleşmesi ile bu nafakalar koşulları var ise eş için yoksulluk, çocuk için ise iştirak nafakası olarak devam eder. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi; yasal gerekçesinde de açıklandığı üzere 743 sayılı Medeni Kanun’un 137. maddesinin sadeleştirilmiş şekli olup, herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Dolayısıyla evvelden beri uygulanan bu hükme göre hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri bu konuda bir talebin varlığını aramaksızın kendiliğinden almakla yükümlüdür. Geçici bir önlem niteliğindeki talebe bağlı olmaksızın takdir edilen tedbir nafakası kural olarak davanın başından itibaren, karar kesinleşinceye kadar hüküm altına alınır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl davanın önlem nafakası, birleşen davaların ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davası ve ferilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Resen kamu düzenini ilgilendiren haller ile tarafların istinaf başvuru sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda ilk derece mahkemesi tarafından tüm delillerin toplandığı, usul hükümlerinin uygulanmasında hata edilmediği, tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve boşanma davalarının kabulü yönünde kurulan hükmün doğru olduğu ancak mahkemece belirlenen kusur tespiti, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarında hata edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre erkeğe yüklenen şiddet ve tehdit vakıaları sabittir. Şiddet vakıasını tanıklar teyit etmiştir. Tehdit vakıasının ise ceza dosyası ile erkeğin mahkum edilmesi nedeniyle sabit olduğu anlaşılmıştır....
Sonrasında davacı erkek tarafından 07.02.2011 tarihinde davalı kadın aleyhine TMK 166/4 maddeye dayalı boşanma davası açılmış, Bakırköy 2 Aile Mahkemesinin 2011/123 Esas 2012/814 Karar sayılı 06.09.2012 tarihli kararı ile reddedilen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçmiş ise de bu süreç içerisinde tarafların evlilik birliğini yürütmek için bir araya geldikleri, 1 yıldan fazla bir zaman aynı evi paylaştıkları, karı koca gibi yaşadıkları, daha sonra tekrar ayrıldıkları, bu haliyle TMK 166/4 maddesi şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, karar düzeltme talebinin de reddedildiği, kararın 10.03.2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davalı kadın tarafından davacı erkek aleyhine 23.06.2014 tarihinde önlem nafakası davası açıldığı, Bakırköy 1....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/07/2020 NUMARASI : 2019/919 ESAS 2020/240 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
müşterek evin anahtarını değiştirerek müvekkilini evden uzaklaştırması ile hareketleri ile evlilik birliğinin sonra ermesinde tam kusurlu olduğunu bu nedenle açmış oldukları karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini, müvekkil lehine daha önce bağlanan 300 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 600 TL'ye artırılmasına, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuk için bağlanan aylık 150 TL nafakanın yine dava tarihinden itibaren aylık 400 TL ye artırılmasına, boşanma halinde iştirak nafakası olarak devamına, müşterek çocuk Azra'nın velayetinin annesine verilmesine, müvekkil lehine 75.000 TL maddi, 75,000 TL manevi tazminatı işleyecek yasal faiz ile birlikte hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Yerel mahkemece verilen istinafa konu karar ile, davacı kadın lehine aylık 450,00 TL önlem nafakasına hükmedildiği, kadın için hükmedilen bir yıllık önlem nafakası miktarının 5.400,00 TL'ye tekabül ettiği, müşterek çocuk lehine aylık 450,00 TL önlem nafakasına hükmedildiği, çocuk için hükmedilen bir yıllık nafaka miktarının ise 5.400,00 TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, dolayısıyla davalının istinaf talebinin HMK'nın 352 maddesi gereğince kesinlik sınırında kaldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 352. maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....