Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairemizce verilen tefrik kararı ile, davacı-davalı kadının "müşterek çocuğun soyadının değiştirilmesi" talebinin, Dairemizin 2020/644 E sayılı dosyasından tefrikine karar verilmiş olup, yapılan tefrik işlemi akabinde Dairemizin iş bu 2022/283 E numarasına kaydedilmiştir. Bu itibarla, iş bu dosya kapsamında sadece taraflar arasındaki "müşterek çocuğun soyadının değiştirilmesi" talebi istinaf incelemesine tabi tutulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında, istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, "müşterek çocuğun soyadının davacı kadının kızlık soyadı ile değiştirilmesi" talebi niteliğindedir. Davacı tarafça açılan boşanma ve ziynet alacağı davası ile birlikte müşterek çocuğun soyadının değiştirilmesi talebinde bulunulmuş olup, davacı tarafça bu talebe yönelik olarak herhangi bir harç yatırılmamıştır....

Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK md.174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 5-Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur. Kadının ziynet isteği, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, nispi harca tabidir. Davacı-karşı davalı kadına nispi harcın Harçlar Kanununun 30-32. maddeleri gereğince tamamlanması için süre verilmesi ve sonucuna göre ziynet alacağı talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir....

    Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde, velayet hakkı kapsamındaki yetkiler dâhilinde olan çocuğun soyadının belirlenmesi hususunun düzenlendiği 21.6.1934 tarihli ve 2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır." şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 8.12.2011 tarihli ve E.2010/119, K.2011/165 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı gerekçesinde, kadın ve erkeğin evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları gereğine yer veren uluslararası sözleşme hükümlerine de atıf yapılmak ve eşlerin, evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda oldukları, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını seçme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete göre ayırım yapılması sonucunu doğuracağı...

      Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, boşanma ve ferileri yönünden kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZİ KABİL, ziynet alacağı yönünden ise KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

      , birleşen dava davacısının lehine maddi tazminata hükmedilmesi de yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, yerel mahkemenin kabulüne göre de hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, davacı kadın eşin ziynet alacağı davasının hem usul, hem de esas yönünden hukuka aykırılığı çok açık olmasına rağmen, hiçbir gerekçe gösterilmeden kabul edilmesinin hatalı olduğunu, birleşen davacı kadının ziynet eşyalarının varlığını ispat yükümlülüğü altında olmasına rağmen, bu ziynet eşyalarının varlığını ispat edemediğini, ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını da ispat edemediğini, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve reddedilen kısım için A.A.Ü.T.'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddi tazminatın reddi, manevi tazminatın miktarı, tedbir ve yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmaması, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece taraflara yüklenen kusurlu davranışlar yanında erkeğin eşinin eşyalarını topladığı ve "gelin alın" dediği ancak gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Para Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma" ve "ziynet eşyası alacağı" davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, kadın tarafından, ziynetler, nafakalar ile tazminatların miktarı, kişisel ilişki ve vekalet ücreti yönünden; koca tarafından ise, heri iki boşanma davası, ziynet ve para alacağı ile boşanmanın fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50'şer TL. temyiz başvuru harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına...

          Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir....

            İlk Derece Mahkemesi kararında ziynet alacağı talebinin neden kabul edildiğine yönelik hiçbir gerekçe belirtilmemiş ve bu husus gerekçede tartışılmadığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince de ziynet alacağı talebinin kabul kararının gerekçelendirilmediği de dikkate alınmamıştır. Bu haliyle karar, ziynet alacağı talebi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup, 6100 sayılı Kanun'un 297 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen unsurları içermemektedir. Bu bakımdan, ziynet alacağına ilişkin istek yönünden gerekçesiz karar oluşturulması usul ve kanuna aykırı bulunmuş ve bozmayı gerektirmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; 1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan tedbir nafakası ve manevî tazminat miktarı ile ziynet alacağı davası yönlerinden BOZULMASINA, 2....

              İddianın ileri sürülüş şekline göre esas dava; artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, birleşen dava; ziynet alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı TMK mad.235/1)....

              UYAP Entegrasyonu