Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak davalı karşı davacı erkek, kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmünü temyizin kapsamı dışında bırakmış ve boşanma hükmü usulen kesinleşmiştir. Bu durumda erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde, bu husus gözetilerek erkeğin boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretiyle ilgili olarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 4-Davacı karşı davalı kadının yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında çalışmadığı tutanağa bağlanmışsa da, davacı karşı davalı kadın tanığı ..., davacı karşı davalı kadının ücretli olarak kardeşinin yanında çalıştığını beyan etmiştir. Mahkemece, tanığın bu beyanı karşısında usulünce araştırma yapılmamıştır....

    Açıklanan nedenlerle kadın da boşanma davası açmakta haklı olup, kadının da boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken, reddi doğru değil ise de, erkeğin boşanma davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyize getirilmediğinden kesinleşmiştir. Bu durumda kadının boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır....

      Asıl ve karşı dava, TMK’nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma ve ferilerine ilişkindir. Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacı kadın ilk derece mahkemesinin 2019/110 E. 2021/1015 K. ve 19/11/2021 tarihli kararına karşı boşanma hükmü yönünden istinafa başvurmadığından ilk derece mahkemesinin söz konusu kararı boşanma hükmü yönünden davacı-karşı davalı erkek yönünden usuli kazanılmış hak doğurmuş ve kesinleşmiştir. Bu nedenle, mahkemece yeniden boşanma hükmü kurulması doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre, erkeğin davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmekle kadının boşanma davası konusuz kalmıştır....

      Nafaka, boşanma ve tazminat davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen hükmün; davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddi, kadının karşı davasının kabulü yönünden temyizi üzerine Dairemizin 09.03.2016 tarih ve 2015/13250 esas 2016/4627 karar sayılı kararı ile “ Davacı-karşı davalı ...'...

        Boşanma sebebi olarak kabul edilen ve diğer eşin kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi olay sebebiyle kişilik hakları zedelenen taraf, manevi tazminatı boşanma davasıyla isteyebileceği gibi, boşanmadan sonra da isteyebilir. Ya da boşanmaya bağlı olmaksızın "hakların yarışması" çerçevesinde genel hükümlere göre de talep edebilir. Bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verebilir. (6098 Sayılı TBK.m.60) Davacı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanan boşanma davasıyla birlikte manevi tazminat istemiştir. Daha önceki davada verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması karşısında davacının aynı zamanda boşanma sebebi oluşturan eyleme dayanan manevi tazminat isteği artık boşanma sebebine bağlı olmaktan çıkmış, bağımsız bir talep haline dönüşmüştür....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde detaylı anlatıldığı şekilde, boşanma davasının kesinleştiği tarihin resmi kayıtlar ile 04/01/2019 tarihi olduğunu, kaldı ki yine Sakarya 1. Aile Mahkemesi 'nin 2015/540 E. sayılı dava dosyası ile görülen boşanma davaları temyiz sonucu Yargıtay 2.HD'nin 18/09/2018 tarih ve 2016/22674 E.- 2018/9391 K. sayılı ilamı ile boşanma kararının kesinleştiğini, nafaka hükümlerinin ise, lehe bozularak Sakarya 1. Aile Mahkemesi 'nin 2019/4 E sayılı dava dosyası karara çıktığını, netice itibari ile taraflar arasındaki tüm dava dosyalarının 24/05/2019 tarihinde kesinleştiğini, TMK 178 gereği de 1 yıllık sürenin dolmadığını, her ne kadar, Yargıtay ilamında boşanma kararı temyiz sebeplerinin dışında tutulmuş ve boşanma kesinleşmiş ibaresi var ise de; boşanma ve diğer talepler Sakarya 1....

          Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı varken, daha sonra, davacı tarafından 17.1.1996 tarihinde Türkiye'de açılan boşanma davası sonunda tarafların Türkiye'de de boşanmalarına verilmiş olması, bu maddi gerçeği değiştirmez.Çünki, evlilik birliği, İsviçre'de verilen boşanma ile sona ermiş ve çocuk, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz günden daha sonraki bir tarihte doğmuştur. Boşanma kararının yabancı mahkemece verilmiş olması, onun doğurduğu inşai etkiyi ortadan kaldırmaz. Bu kararın sağladığı inşai etkinin, içerde hukuken "tanınmasıyla" mümkün olması, işin esasıyla ilgili değil, çocukla genetik babası arasındaki soybağının Türkiye'de kurulabilmesi için gereklidir. Başka bir ifade ile çocukla genetik babası arasındaki soybağının Türkiye'de kurulabilmesi, yabancı mahkemece verilen boşanma kararına içerde "kesin hüküm" veya "kesin delil" vasfının kazandırılmış olmasını gerekli kılar....

            Anlaşmalı boşanma davaları çekişmesiz yargı konusudur. Anlaşmalı boşanma davalarında teknik anlamda "davalı" yoktur. Anlaşmalı boşanma davalarında hem kadın hem erkek boşanma iradesinin "davacısıdır." Eşler arasında anlaşma olduğu için hüküm verilebilmektedir. Anlaşmayı bozma konusunda anlaşmanın tarafı olan her eş aynı statüdedir. Dava harcını yatırmak ya da yatırmamak anlaşmalı bozma bağlamında üstünlük vermez....

              Sadece bu olgu bile anlaşmalı boşanma hükmünün bozulması için yeterlidir. 2-Tarafların anlaşmalı boşanma kararının verilmesinden sonra 26.6.2008 tarihinde kız çocuğu dünyaya geldiği ve aynı evde hep birlikte yaşadıkları açıklanmıştır. Sadece bu olgunun bile hadise şeklinde değerlendirilmesi için hükmün bozulması gerekir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki "nafaka" davası ile "boşanma" ve "mukabil boşanma" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (mukabil davacı) kadın tarafından; lehine hükmedilen tazminatların miktarları yönünden; davalı-davacı (mukabil davacı) koca tarafından ise; tamamına şamil olmak üzere temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı tarafından 30.9.2009 tarihinde açılan nafaka davası ile davalı (koca) tarafından 18.6.2010 tarihinde açılan boşanma davası birleştirilmiş, kocanın boşanma davasına karşı da, kadın tarafından mukabil boşanma davası açılmıştır. Hal böyleyken karar başlığında davanın türü olarak "boşanma" davalarına yer verilmeyip, sadece "nafaka" davasının gösterilmesi doğru değil ise de, bu husus sonuca etkili görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu