Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde davacı kadının çalışıp çalışmadığının, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığının, işten ayrılmışsa kendi isteği ile mi yoksa zorunlu olarak mı ayrıldığı hususları araştırılarak; boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken; bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

    Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

      Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

        Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “... ... kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

          yazılarak suça sürüklenen çocuğu savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali olanaklardan yoksun olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hüküm fıkrasından “274,00 TL avukatlık ücretinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline” ilişkin bölümün çıkartılmasına, yerine “bu dava sebebi ile yapılan 3 tebligat gideri 18,00 TL'nin suça sürüklenen çocuktan alınarak hazineye gelir kaydına,” ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.03.2014...

            Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağınınx sağlanması; ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. O hâlde, aynı hususlara işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır....

              BABANIN ÇOCUĞA ŞİDDETİVASİ TAYİNİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 348 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Toplanan delillerden; davalılardan babanın çocuğa şiddet uyguladığı, annenin ise çocuğun cinsel ve ruhsal bütünlüğünü korumaya ilişkin yükümlülüklerini ağır biçimde savsakladığı, alınan koruma önlemlerinin de yetersiz kalacağı (TMK.md.348/ilk) anlaşılmaktadır. O halde davanın kabulü ile ana ve babanın her ikisinden de velayetin kaldırılmasına (TMK.md.348/2); çocuk için davacı kurum tarafından vesayet davası açılmamışsa, çocuğa bir vasi atanması (TMK.md.348/3) için durumun Sulh Mahkemesine ihbarı kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır....

                Ancak; Suça sürüklenen çocuğa 5271 sayılı CMK.nun 150/3. maddesi uyarınca, mahkemesince Baroya yazı yazılarak suça sürüklenen çocuğu savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali olanaklardan yoksun olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; zorunlu müdafii için ödenen 248,00 TL avukatlık ücretinin, yargılama gideri olarak suça sürüklenen çocuğa yükletilmesine ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına ve diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/09/2013 tarihinde oybirliğiyle...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suça sürüklenen çocuğun 10.12.2020 tarihinde yakalanarak alınan ifadesinde müdafii talebi olmadığını beyan ettiği, buna rağmen yaş küçüklüğü sebebiyle bozma öncesi yargılama sırasında atanan zorunlu müdafii ve suça sürüklenen çocuğun yokluklarında verilen kararın yapılan tebligat üzerine müdafii tarafından temyiz edildiği, gerekçeli kararın suça sürüklenen çocuğa tebliğ edildiğine dair dosyada bir belgeye rastlanmadığı anlaşılmakla; 18 yaşını ikmal eden ve müdafii istemediğini beyan eden suça sürüklenen çocuğa atanan müdafiden haberdar olmaması, zorunlu müdafiinin, müdafiilik görevinin sona ermiş olması karşısında, gerekçeli kararın suça sürüklenen çocuğa usulüne uygun olarak tebliği, tebliğ belgesi ile birlikte verilmesi halinde temyiz dilekçesi de eklendikten ve suça sürüklenen çocuğun temyiz isteminde bulunması durumunda bu hususta ek tebliğname düzenlendikten...

                    Ancak; Suça sürüklenen çocuğa 5271 sayılı CMK.nun 150/3. maddesi uyarınca, mahkemesince Baroya yazı yazılarak suça sürüklenen çocuğu savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali olanaklardan yoksun olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; zorunlu müdafii için ödenen 248,00 TL avukatlık ücretinin, yargılama gideri olarak suça sürüklenen çocuğa yükletilmesine ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına ve diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13/02/2013 tarihinde oybirliğiyle...

                      UYAP Entegrasyonu