nun temyiz itirazlarının incelenmesinde; Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçluların senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulmak suretiyle tahrif edildiği ve teminat amaçlı verildiği iddiasıyla takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, borçlulardan Y.. K..'nun itirazının yasal 5 günlük süreden sonra olduğu, diğer borçlu B.. T.. yönünden de teminat ve tahrifat iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle ayrı ayrı itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK.nun 168/5.maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus takipte, borcun ödendiğine yönelik itirazın ve İİK.nun 170/a maddesi gereğince ise, alacaklının, kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunmadığına yönelik şikayetin, ödeme emrinin tebliğ edilmesinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine sunulması zorunludur. Somut olayda, ödeme emrinin, itiraz eden Y.. K..'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 09.06.2015 tarih, 2015/11976 E-16082 K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından keşideci borçlunun ölümü üzerine mirasçıları aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu mirasçıların ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek İcra Mahkemesine başvurularında usulsüz tebligat şikayeti ile beraber imzaya da itiraz ettikleri anlaşılmaktadır....
İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince, icra mahkemesince alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunup bulunmadığı re'sen araştırılmak zorundadır. Somut olayda, takibe konu bonoda borçlunun lehdar ciranta olmasına rağmen ödememe protestosu düzenlenmediği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, bu husus re'sen gözetilerek, İİK.nun 170/a maddesi uyarınca itiraz eden borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1). Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir....
E. sayılı dosyasındaki miktar kadar borcu bulunmaması sebebiyle menfi tespit davası ikame ettiğini bu davada icra takibinin kambiyo senetlerine özgü yolla yapılan icra takibi olması ve itiraz ile takibin durmayacağından dolayı menfi tespit davası açıldığını, alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu, alacaklının adi senet, kambiyo senedi veya İİK 68 maddesinde sayılan belgelerden birine dayanarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçmesi halinde borçlunun borca itiraz edebilecek durumda ise menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/32518 E. sayılı dosyasındaki miktar kadar borcu bulunmaması sebebiyle menfi tespit davası ikame ettiğini bu davada icra takibinin kambiyo senetlerine özgü yolla yapılan icra takibi olması ve itiraz ile takibin durmayacağından dolayı menfi tespit davası açıldığını, alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu, alacaklının adi senet, kambiyo senedi veya İİK 68 maddesinde sayılan belgelerden birine dayanarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçmesi halinde borçlunun borca itiraz edebilecek durumda ise menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170/a maddesine dayalı borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. İstanbul 35. İcra Müdürlüğü'nün 2019/33991 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu ve dava dışı borçlu aleyhine 48.419,35 Euro ve 358,24 TL (305.806,87 TL) alacağın tahsili amacıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip olduğu, ödeme emrinin tebliğ edilmediği, alacaklının takibi sürdürme iradesinin bulunduğu anlaşılmıştır....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/27387 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı şirket tarafından davacı borçlu şirket aleyhine kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu şirkete örnek 10 ödeme emri ve çek suretinin tebliğ edildiği, davacı borçlunun süresi içerisinde imzaya, borca ve çekin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına ilişkin iptal talepli iş bu şikayeti yaptığı anlaşılmıştır. İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir....
Borçlunun mernis adresinin en son bilinen adres olarak kabulü ile örnek 7 ödeme emrinin bu adrese çıkarılmasında ve bila ikmal dönmesi üzerine tebligat kanunu 21/2 şerhi verilerek yapılan tebliğ işleminde usulsüzlük bulunmadığından, Mahkemece davacı Oğuz Yılmaz'ın usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi isabetlidir. *Davacıların İİK.'nun 168/3. maddesi hükmüne göre, borçlunun, takip dayanağı senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığına yönelik şikayeti yönünden yapılan incelemede; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 778/1- b maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 703/2. maddesi uyarınca; çift vadeli olarak düzenlenen senetler bono vasfında sayılamaz. İİK'nın 170/a maddesinde alacaklının takip hakkı ve senedin kambiyo vasfının, süresinde ileri sürülen itiraz veya şikayet sırasında mahkemece re’sen dikkate alınacağı düzenlemiştir. İİK.'...
Öte yandan meskeniyet şikayeti yönünden mahkemenin kabulüne göre ; İcra ve İflas Kanunda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza son haczin 30/09/2011 tarihinde konduğu, bu hacze dair kıymet takdir raporunun borçluya 07/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Buna göre, borçlunun 09/05/2013 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, 30/09/2011 tarihli haciz yönünden İİK. nun 16/1 maddesinde öngörülen 7 günlük yasal sürede olmasına rağmen mahkemece meskeniyet şikayetinin süresinde yaplmadığının kabulü de doğru görülmemiştir....