Davacıların borç tutarını aşan miktarda haciz uygulandığı yönündeki şikayeti, İİK'nın 85. maddesinin uygulanma biçimine ilişkin olduğundan, mahkemenin bu şikayet hakkında verdiği karar niteliği itibariyle kesin kararlardan olduğundan, davacıların taşkın haciz şikayeti yönünden ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Tün dosya kapsamından; çekin keşidecisinin Mehmet Cam, lehdar ve ilk cirantanın davacı/borçlu Osmanlı Grup ... Ltd. Şti., 2. cirantanın davacı/borçlu T2 Ltd. Şti. olduğu, daha sonra davalı/alacaklının cirosu yer almaktayken bu cironun iptal edildiği, ancak, iptal edilen cironun yanında tekrar alacaklının beyaz cirosu bulunuğu, daha sonra Denizbank A.Ş. cirosu ile bankaya ibraz edildiği anlaşılmıştır....
ya gittiğini ve ikametinde bulunmadığını, borca itiraz ettiğini beyanla takibin durdurulmasını talep etmiştir. II. CEVAP Davalı alacaklı cevap dilekçesi sunmamıştır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ödeme emrinin davacı borçluya tebliğine ilişkin tebliğ mazbatası incelendiğinde, muhatabın adresine normal tebligat gönderildiği, mernis şerhli gönderilmediği, borçlunun adreste ikamet ettiği halde adresin o an kapalı olması nedeniyle komşusu......
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti, takibe ve borca itiraza ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı tarafından usulsüz tebligat şikayeti ve teminat senedi iddiası ile birlikte, borcun ödendiği, borcun bulunmadığı belirtilerek itirazda bulunulmuş, ancak mahkemece, bu istemlerle ile ilgili herhangi bir hukuki değerlendirmede bulunulmamış ve olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve icra memur muamelesine şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin süreden, diğer şikayetlerin ise esastan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Davalı/alacaklı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 31/05/2018 tarih, 2018/423 esas ve 2018/1222 karar sayılı kararı ile; alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde, ödeme emrinin davacı/borçluya 20/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 12/06/2017 tarihinde eldeki davayı açtığı, bu davada, yetkiye, imzaya ve borca itirazlarının yanı sıra ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve takipten 07/06/2017 tarihinde haberdar olduğunu iddia ettiği, ilk derece mahkemesince davacı borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayeti değerlendirilmeden ve dolayısıyla yetkiye, imzaya ve borca itirazlarının süresinde olup olmadığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu belirtilerek davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
İİK'nun 170/b maddesi delaletiyle 68/4. maddesinde; “Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse, bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar, bekletici mesele yapılamaz” hükmü yer almaktadır. Buna göre borçlu mirasçıların başvuruları üzerine, icra mahkemesince borçlulara İİK'nun 68/3. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tespiti amacıyla mahkemede dava açmaları ve ilam getirmeleri için uygun bir süre verilmesi ve bu hususun bekletici mesele yapılması gerekir. Somut olayda şikayetçi borçlular .... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/6 Esas sayılı dosyasında mirasın hükmen reddi davası açtıklarını beyan ederek dosya numarasını bildirmişlerdir. Alacaklı ise dilekçesinde borçluların ......
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla birlikte borca itirazlarını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itirazların reddine karar verildiği, anılan karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Somut olayda, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itiraz ettiği, İstanbul 34. İcra Hukuk Mahkemesinin 25/10/2022 tarih ve 2022/294 E. - 2022/82 K. sayılı kararı ile usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine, davacının borca ve imzaya itirazlarının süre aşımı nedeniyle reddine, yasal şartları bulunmadığından davacı aleyhine para cezası ve tazminat takdirine yer olmadığına karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 15/03/2023 tarih ve 2023/314 E. - 2023/1010 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun İİK’nın 365/3. maddesi gereği reddedildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince temyiz talebinin de reddine karar verildiği, bu kez son kararın temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır....
Şti.nin usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunarak icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece dosyaların birleştirilmesinin ardından verilen ilk kararın Dairemizce bozulması üzerine yapılan yargılama neticesinde, bu defa asıl ve birleşen davalar yönünden İİK’nın 170/a-son maddesi uyarınca, borçlunun imzaya itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, çek tazminatı yönünden borca itirazın kabul edildiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 170/a. maddesi, alacaklının takip hakkı ve senedin kambiyo vasfının, süresinde ileri sürülen itiraz veya şikayet sırasında mahkemece re’sen dikkate alınacağına ilişkin olup, maddenin son fıkrasında; "her ne suretle olursa olsun, imza itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise, bu madde hükmü uygulanmaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, hükme esas alınan ... 1....
in, borca icra kefili olup, ödeme taahhüdünde bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacılar vekili, davalılardan ... Gıda Ltd.Şti. hakkında yapılan takibin kesinleştiğini, davalı ...'in, haciz esnasında borca kefil olduğunu, davalıların icra dosyasına mahsuben peyderpey ödemede bulunduklarını, borçlu vekilinin alacaklılar vekili Av. ... ...'ü arayarak sulh olmak teklifinde bulunduğunu, bu teklifin kabul edilip, noterde işlemler yapılırken davalı ...'in, çeki avukatın elinden kapıp, kardeşi olan diğer davalı ...'e verdiğini, olay mahalline gelen polis memurlarına davalı ...'in "çeki yırttım attım" şeklinde beyanda bulunduğunu, Avukat ... ...'ün şikayeti üzerine davalılar hakkında ceza mahkemesinde dava açıldığını, Av.... ...'ün, müvekkilleri nazarında manevi açıdan büyük bir sıkıntıya girip, telafi edilmez üzüntü duyduğunu iddia ederek, davacı ...'...