İcra Müdürlüğü'nün 2013/588 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine konu 4 adet bonodan doğan borcun müvekkili tarafından davalıya takipten önce 10/09/2013 tarihinde ödendiğini, ödemeye ilişkin ibranamenin davalı tarafından düzenlenip müvekkiline verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından müvekkiline takipten önce ya da sonra borca ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının dosyaya sunduğu 10.09.2013 tarihli belgenin altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu belgenin sahte olduğunu ileri sürerek, davanın reddi ile davacının alacağın % 20’ si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir....
ın borca itirazının bulunduğunu, yine müvekkilinin şikayeti üzerine davalı borçlu... Ltd.Şti yetkilisi hakkında on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiğini, davacı alacağının bir kısmının iptale konu edilen ... dosyasından kalan miktardan karşılandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamından, muvazaa nedeniyle iptali istenen ... ... Müdürlüğü dosyasındaki takibin davacının ... ... Müdürlüğündeki takipten önce olduğu, takibin davalı ... adına 06/03/2006-22/05/2007 tarihleri arasında maliki olduğu ve diğer davalılara kiraladığı aracın kira bedelinden kaynaklandığı, ... takibinin muvazaalı olduğu hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 19/11/2021 tarih 2021/1100 E. - 2021/1337 K. sayılı sayılı kararında usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraza yönelik istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE, Davacı borçlunun Ankara 12....
verilmiş, bu kararın 12/10/2018 tarihinde kesinleştiğini, davacının icra takip dosyasına sunmuş olduğu ve takip dayanağı ---- kendisine ait olmadığına yönelik itirazları ile özel belgede sahtecilik nedeniyle başlatılan --- yetmemiş, ceza kovuşturmasının sonucu beklendiğini, sonuç gelip karar kesinleşene kadar davacının zararları bir yana haksız icra takibi sebebiyle satılan aracın bedeli dahi davacıya ödenmediğini, bu süreçlere rağmen davacının zararının karşılanmaması üzerine davacı 16/10/2015 tarihinde menfi tespit davası açtığını------- kaydedilen dosyada davacı haksız ve dayanaksız olarak başlatılan icra takibi nedeniyle aracının bedelinden düşük fiyata satılması üzerine aracın satış bedeli, bu süreçte psikolojik olarak görmüş olduğu zarar dolayısıyla manevi tazminat ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği, ------------ Karar Sayılı kararında; davacıya yönelik başlatılan icra takibinin haksız olduğunu ve haksız olarak başlatılan icra takibi sebebiyle ortaya çıkan zararın...
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı borçlu T1 vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen dava sebeplerini aynen tekrar ederek istinaf sebebi olarak ileri sürmekle birlikte imzaya borca itiraz ettiklerini, müvekkiline ait imza örneklerinin toplandığını ancak imza incelemesi yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi ile kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Uyuşmazlık kambiyo senetlerine özgü takip tolunda ödem emrinin usulsüz tebliğ şikayeti ile borca itiraz istemlerine ilişkindir. Tarsus İcra Müdürlüğü'nün 2017/208 esas sayılı dosyasının incelenmesinde ; alacaklı T3 vekili tarafından, borçlu T1 aleyhine 65.709,47 TL....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, gecikmiş itiraz talebinin reddine, borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle, borcu ödeyememesinin irade ve kastının dışında oluştuğunu, tebliğ sonrası itirazına gecikmeye sebep olan ve itirazı delillendirecek belgelere erişiminin gizlilik kararı sebebiyle olduğunu, oluşan durumların sonucunun sorumluluk oluşturmadığını belirterek, kararın bozularak karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraza ilişkindir....
Ancak borca itirazın inceleme usulüne ilişkin İİK 169/a maddesinde böyle bir düzenleme olmadığından HMK.nun 150. maddesinin uygulanması söz konusudur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150/1. maddesinde de; “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine yaptığı teminat iddiasına yönelik başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı Kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır....
O halde, Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin reddine ilişkin karar isabetli olduğu gibi İİK'nın 168 ve devamı maddeleri uyarınca kambiyo takibinde imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabi olduğu, davacının usulsüz tebliğ şikayeti yerinde görülmediğinden imzaya ve borca yönelik itirazlarının süre yönünden reddi kararı da isabetlidir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusu yerinde olmadığından esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Davacılar tarafından sunulan taahhütnamenin incelenmesinde takibe dayanak senedin borçların ifası uğruna düzenlendiği anlaşıldığından ve ipotek takibi devam ederken taahhütname ile borçların ifası uğruna düzenlenen senet nedeni takip başlatılmış olduğundan mükerrerlik şikayeti de yerinde bulunmamış ve istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/337 Esas sayılı dosyasıyla ödeme emrinin tebliğine yönelik şikayette bulunduğu, aynı Mahkemede istinafa konu 2020/339 Esas sayılı dosyasıyla imzaya ve borca itiraz ettiği, Mahkemece her iki dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda şikayet ile imzaya ve borca itirazın yasal süresinde yapılmadığı gerekçeleriyle reddine karar verildiği, karar tarihi itibarıyla ve halen davacı borçlunun usulsüz tebliğe yönelik şikayetinin reddine dair kararın kesinleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının imzaya ve borca itirazının süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetinin kesin olarak sonuçlanmasına bağlıdır....