Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, başvurunun niteliği de gözetilerek, anılan madde gereğince mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemez....

Şti. olduğu, takibin 4.564,00-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 01/10/2020 tarihli ödeme emrinin borçluya 02/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 05/11/2020 tarihinde süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 10/12/2020 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67'de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı gibi takip tarihi ile dava tarihi arasında da 1 yıldan az süre bulunduğu hususları dikkate alındığında eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır....

    Ancak bu hak düşürücü sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesi gerekecektir.Somut olayda davalılara (borçlulara) ödeme emri 15.12.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlular süresinde 19.12.2006 tarihinde borca itiraz etmişlerdir. Takip itiraz ile birlikte İİK'nun 66/1 maddesi uyarınca kendiliğinden durduğundan icra müdürlüğünün takibin durduğuna dair karar almasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca borca itiraz dilekçesinin davacıya (alacaklı) tebliğ edilmesi sadece itirazın iptali davasının açılması için gereken 1 yıllık hakdüşürücü sürenin başlangıcı açısından önem arzetmektedir. Dava, İİK'nun 67. maddesine göre usulünce açıldığından davanın esasının görülmesi gerekirken koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

      "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davada Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, İİK’nın 169 vd maddelerinde düzenlenen imzaya–borca itiraz ve takibin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk mahkemesince, talebin takibin iptaline yönelik olduğu ve bu davlarda icra tetkik merciinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi ise, takiplerin ilama dayalı olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, dava, davacının icra takipleri dolayısıyla borçlu olmadığı ve takiplere dayanak senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasıyla, senelerin iptali ile icra takiplerinin durdurularak iptali istemine ilişkindir....

        Ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, takibin 50.178,00-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu,05/10/2020 tarihli ödeme emrinin 02/11/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 04/11/2020 tarihinde, süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 09/04/2021 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67'de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı gibi takip tarihi ile dava tarihi arasında da 1 yıldan az süre bulunduğu görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır....

          O halde mahkemece icra takibinin 10.950 TL asıl alacak miktarı üzerinden başlatıldığı nazara alınarak iş mahkemesince kıdem tazminatına mahsuben 10.000 TL'nin ödendiği kabul edildiğine göre takibin 10.000TL'lik kısmının durdurulmasına karar verilmesi gerekirken tamamının iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, borca itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5.fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmü yer almaktadır. Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca kabul edilen miktar ve fer'ileri için takibin durdurulması yerine, takibin iptali yönünde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır....

            Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…....

              Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. O halde, icra takibinin şekline göre borçlunun borca itirazlarını icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine bildirmesi gereksiz ve geçersiz bir işlem olup, sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiği, takibe karşı, takip borçlularından dava dışı T3in icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, dava dışı Selçuk Kocaman'ın itirazının bulunmadığı, davalı T4ın ise sadece tabipte borca itiraz ettiği, icra dairesine yönelik bir itirazının olmadığı, İzmir 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/8350 E.sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz eden dava dışı T3in yetki itirazı kabul edilerek ve sadece T3 yönünden Karaman 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/3938 E. Sayılı dosyası ile takibe devam edildiği, dosya borçlusu Sinan'ın bu icra dosyasında da yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğu, davacı sigorta şirketince, İzmir 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/8350 E.sayılı dosyasında borca itiraz eden davalı Soner yönünden ve Karaman 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/3938 E.sayılı dosyasında borca itiraz eden T3 yönünden eldeki Kararman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/1182 E....

                Şti. tarafından borcun kendisine ait olmadığı gerekçesi ile müvekkili şirkete borcu olmadığını öne sürmek suretiyle borcun tamamına itiraz ettiğini, itiraz konusu alacak hakkında takibin devamı amacıyla işbu nedenlerle davanın ikame edildiğini, yapılan itiraz haksız ve yersiz olup itirazın iptalinin gerektiğini, bu nedenlerle davalının Ankara ...İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın ticari faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına ve borçlu aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına ve lehimize vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkarılmasına rağmen davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu