WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 169/a-1. maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince, mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İİK'nun 169/a-1. maddesinde; "İcra hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, borçlunun borcu olmadığına yönelik olarak icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi, aynı Kanun'un 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır. Mahkemece, borca itiraz istemi hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri sorularak, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanınarak ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanmak suretiyle borçlunun borca itirazlarının ve sair şikayetlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca, itiraz süresinin başlaması için borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi zorunlu olup, ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun takibi öğrenmiş olması itiraz süresini başlatmaz. Öğrenme ile sürenin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerekir. Böyle bir durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresi de bu tarihten itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davacılar adına çıkarılan ödeme emrinin 20/09/2019 ve 21/10/2019 tarihlerinde bila tebliğ iade edildiği, borca itiraz dilekçesinin verildiği 23/09/2019 tarihinde davacılara ödeme emrinin tebliğ edilmediği, ödeme emrinin davacılar vekili Av. T2 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği tartışmasızdır....

      Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Somut olayda mahkemece, kabul edilen ve itiraz edilen alacak miktarının tam olarak açıkça belirtilmemesi nedeniyle itirazın takibin tamamına itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 62/4. maddesinde; "Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır" hükmü yer almakta olup, bu hükme göre borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, hangi kısma itiraz ettiğini ve miktarını açıkça belirtmesi gerekmektedir. Davacı alacaklının genel haciz yolu ile yaptığı takipte davalı borçlunun; “..Müvekkil şirketin alacaklının iddialarında yer aldığı gibi bu miktar da borcu mevcut olmamakla birlikte bu borçtan ötürü gönderilen ödeme emrinde kaynaklanan borca kısmi itiraz ediyoruz....

        İcra Müdürlüğü'nün 2021/13826 esas sayılı icra takip dosyasında açılan icra takibinde gönderilen ödeme emrinin davalı borçluya usulüne uygun olarak 16/07/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı borçlu vekilinin 28/07/2021 tarihinde borca itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce 28/07/2021 tarihinde takibin durdurulduğunu, 2004 sayılı İİK'nun 19/ 3 maddesine göre bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddetin tatili takibeden günde biteceğini, 16/07/2021 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilen ödeme emrine itiraz süresinin son gününün 23/07/2021 tarihi olduğunu, bu tarihin resmi tatile denk gelmesi nedeniyle 2004 sayılı İİK'nun 19/3 maddesi uyarınca ödeme emrine itiraz süresinin resmi tatili takip eden ilk iş günü olan 26/07/2021 tarihinde sona erdiğini, davalı borçlu vekilinin 28/07/2021 tarihinde yapmış olduğu borca itirazın yasal itiraz süresi içerisinde yapılmadığını, yasal itiraz süresi içerisinde yapılmamış olan bu itiraz sebebi ile icra müdürlüğünün...

        Borca İtiraz Yönünden: “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Anılan itiraz, ödeme, …sıfat itirazı gibi…. borçlunun borcu olmadığı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004- İstanbul). Takip dayanağı bononun düzenlenme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Bu durumda, borçlunun, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerekir....

        olduğu, 15/04/2014 tarihinde borca itiraz davasının borçlu - sanığın feragat beyanı doğrultusunda red kararı ile neticelenmesinden sonra 12/05/2014 tarihinde alacaklının satış talep ettiği, haczedilen menkul malların satışının İcra ve İflas Kanununun suç tarihinde yürürlükte olan 106 ve 110. maddelerinde düzenlenen "6 aylık kanuni süre" içerisinde istendiği, 06/06/2014 tarihinde muhafaza haczi için adrese gidildiğinde borçlu - sanığın alacaklı ile anlaştığını, davadan feragat ettiğini, bu yüzden inekleri sattığını beyan ettiği, borçlu - sanık hakkında muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan ihbarda bulunulduğu, sanığın aşamalardaki savunmalarında alacaklının takibe dayanak yaptığı senet bedelini büyükbaş hayvan vermek suretiyle alacaklıya ödediğini, buna rağmen alacaklının bedeli ödenmiş senedi icra takibine koyduğunu, borca itiraz davası açtığını, ancak duruşma öncesi alacaklı ile 5.000,00 TL meblağın ödenmesi hususunda uzlaştıklarından davasından feragat ettiğini, 5.000,00 TL...

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borca itiraz niteliğindedir. İİK'nın 169/a-l. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı ve itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. İİK'nın 169/a maddesi uyarınca, yazılı belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir. Körfez İcra Müdürlüğü'nün 2020/1326 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı T2 tarafından borçlu T1 aleyhine 23/09/2020 tarihinde toplam 224.431,42 TL miktarında alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu takip başlatıldığı, ödeme emrinin 28/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 30/09/2020 tarihinde, icra mahkemesinde borca itiraz edildiği, başvurunun süresinde olduğu görülmüştür....

          Davacı borçluya örnek 7 ödeme emrinin 23/08/2021 tarihinde TK 21 maddesi uyarınca tebliğ edildiği, davacı borçlunun 26/08/2021 tarihli borca itiraz dilekçesini PTT kanalıyla gönderildiği, itiraz dilekçesinin İcra Müdürlüğünce 02/09/2021 tarihinde dosyasına havale edildiği, borca itiraz dilekçesinde ödeme emrinin 23/08/2021 tarihinde tebellüğ edildiğinin bildirildiği, davacı borçlunun bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu, davacının İİK'nın 62 maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günden sonra itiraz ettiği, İİK'nun 16.maddesi ve TK'nuna göre usulsüz tebligat şikayetinin öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde mahkemeye yapılması gerektiği, davacı vekilinin kabulünde olduğu gibi davacının usulsüz tebligattan 26/08/2021 tarihinde haberdar olduğu kabul edilse bile bu tarihten itibaren de 7 günlük süre içerisinde davanın açılmadığı, davanın 7 günlük süreden sonra 09/09/2021 tarihinde açtığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğu...

          ve sonucuna itibar edilen bilirkişi raporuna göre istenilen faiz miktarında da fazlalık bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf borca itiraz etmiş ise de borca yönelik itirazın İİK 169/a maddesi kapsamında kesin delille ispat edilemediği, dar yetkili icra hukuk mahkemesince borca itirazda ticari defterlerin delil olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygun olmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

          UYAP Entegrasyonu