Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca borçlu vasisi yetkiye ve borca itiraz etmiş olup yetkiye itirazda taraflar gelmese bile davaya devam edilerek karar verilmesi gerekir. O halde mahkemece borçlu vasisine duruşma günü tebliğ edilerek tarafların duruşmaya katılması halinde borca itiraz hususunda, yetki itirazı konusunda taraflar gelmese dahi olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İİK'nun 169/a-1. maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince, mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın (5) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, ödeme emrinin muteriz borçlu ...'e 27.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 25.11.2015'te icra mahkemesine yaptığı itiraz başvurusunda imza itirazında bulunmayıp sadece borca itiraz ettiği, imza itirazının ise 08.01.2016 tarihli duruşma sırasında yapıldığı, buna göre imza itirazının yasal beş günlük süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar yargılamayı gerektirmekte olup, dar yetkili icra mahkemesince değerlendirilemeyeceğinden ve süresinde yapılmış bir imza itirazı da bulunmadığından, talebin reddine karar vermek gerekirken, itiraz dilekçesinin hatalı vasıflandırılması sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        İİK'nun 169/a-1. maddesinde; "İcra hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder" hükmü yer almaktadır. Somut olayda, borçlunun borcu olmadığına yönelik olarak icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi, aynı Kanun'un 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır. Mahkemece, borca itiraz istemi hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri sorularak, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanınarak ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanmak suretiyle borçlunun borca itirazlarının ve sair şikayetlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, borçlunun, herhangi bir gerekçe ileri sürmeden müvekkili şirkete borcu olmadığını öne sürmek suretiyle "takipteki alacaktan sadece 983,00-TL'lik kısmı kabul ediyoruz ve kalanına itiraz ediyoruz" şeklinde belirterek borcun bir kısmına itiraz ettiğini, itiraz sonrası takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle; davalının ----- Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın yasal faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına, borçlu aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, borçlunun, herhangi bir gerekçe ileri sürmeden müvekkili şirkete borcu olmadığını öne sürmek suretiyle "takipteki alacaktan sadece 983,00-TL'lik kısmı kabul ediyoruz ve kalanına itiraz ediyoruz" şeklinde belirterek borcun bir kısmına itiraz ettiğini, itiraz sonrası takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle; davalının ----- Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile alacağın yasal faizi ve diğer tüm ferileri ile birlikte tahsili için takibin devamına, borçlu aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Davacı vekilinin süresi içerisinde borca dayanak kira sözleşmelerini dosyaya sunduğu görülmekle, Arhavi İcra Dairesi'nin 2019/657 sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde T3 ile davacı arasında 01.01.2011 tarihinden 31.12.2015 tarihine kadar yıllık kirası 2.300,00 TL olacak şekilde ve 01.01.2012 yılında 10(on) yıllığına 31.12.2021 bitiş tarihli ilk kira bedeli 2.850,00 TL olacak şekilde iki ayrı kira sözleşmesi düzenlendiği görülmüştür. Arhavi İcra dairesinin 2019/657 sayılı icra dosyasına yapılan itiraz sonucunda 16/12/2019 tarihinde 17.553,00 TL asıl alacak ve 12.416,50 TL gecikme zammı yönününden icra takibi durdurulmuştur....

              Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, İcra takibine konu 01.01.2021-17.11.2021 tarihli cari hesap ekstresi, fatura ve irsaliyeler ile, davalı tarafa farklı tarihlerde ürün satışları yapıldığını, takibe geçilen 15.10.2021 tarihinden sonra 16.10.2021 tarihli ekte sureti yer alan cari mutabakat metni ile; müvekkili firmanın, borçlu firmadan 1.487.845,10 TL alacağı olduğu hususunda mutabakat sağlandığını, Cari mutabakat sağlanmış olmasına rağmen davalı borçlunun borca itiraz etmesi borçlunun kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyan ederek davanın kabulü ile, Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü .... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 169/a maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca, itiraz süresinin başlaması için borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi zorunlu olup, ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun takibi öğrenmiş olması itiraz süresini başlatmaz. Öğrenme ile sürenin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerekir. Böyle bir durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresi de bu tarihten itibaren başlayacaktır. Somut olayda, davacılar adına çıkarılan ödeme emrinin 20/09/2019 ve 21/10/2019 tarihlerinde bila tebliğ iade edildiği, borca itiraz dilekçesinin verildiği 23/09/2019 tarihinde davacılara ödeme emrinin tebliğ edilmediği, ödeme emrinin davacılar vekili Av. T2 18/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği tartışmasızdır....

                Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Somut olayda mahkemece, kabul edilen ve itiraz edilen alacak miktarının tam olarak açıkça belirtilmemesi nedeniyle itirazın takibin tamamına itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 62/4. maddesinde; "Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır" hükmü yer almakta olup, bu hükme göre borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, hangi kısma itiraz ettiğini ve miktarını açıkça belirtmesi gerekmektedir. Davacı alacaklının genel haciz yolu ile yaptığı takipte davalı borçlunun; “..Müvekkil şirketin alacaklının iddialarında yer aldığı gibi bu miktar da borcu mevcut olmamakla birlikte bu borçtan ötürü gönderilen ödeme emrinde kaynaklanan borca kısmi itiraz ediyoruz....

                  UYAP Entegrasyonu