Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/361 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve müvekkilin davalı bankaya yaptığı ödemeler neticesinde borcun itfa olması nedeniyle icra takibinin geri bırakılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Davanın kabulü ile, Sorgun İcra Müdürlüğünün 2020/735 esas sayılı dosyasında icranın geri bırakılmasına, karar verildiği ve tavzih kararı ile ilamının 1 numaralı bendindeki "...İcranın geri bırakılmasına," şeklindeki ibarenin HMK. 305/1. maddesi gereğince Tavzihi ile bu ibarenin "takibin iptali" anlamında olduğuna, şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İcra hukuk mahkemesince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğinden bahisle açılan dava reddedilmiş ise de, “her dava ve şikayetin açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi” zorunlu olup, şikayet tarihi olan 11/05/2009 tarihi itibariyle icranın geri bırakılması şartlarının oluşmadığı ve anılan tarihte geçerli bir icra takibinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; İcra mahkemesince işin esası incelenip, deliller toplanarak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak...
-KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin davalı aleyhine çekle giriştiği icra takibinin icra hukuk mahkemesi tarafından İİK.nun 33/a maddesi gereğince geri bırakılmasına karar verildiğini, oysa zamanaşımı süresi dolmadan takip yapıldığını belirterek, icranın geri bırakılması kararının iptaline, icra takibine süresinde başlandığının tespitine, icranın kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, İcra Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmediğini, dava şartı oluşmadan, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı yanca davalı aleyhine açılan davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç aylık süre geçmesi nedeniyle HUMK.nun 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, A.A.Ü.T.ne göre 575.00.-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/167 Esas sayılı icranın geri bırakılması istemine ilişkin dava dosyasında avukatlığını üstlendiği halde, dava sonunda 23/09/2011 tarih ve 2011/250 sayılı katılan aleyhine verilen icranın geri bırakılmasına ilişkin kararın 17/10/2011 tarihinde tebliğ edildiği, ancak hükmün sanık Avukat tarafından temyiz edilmemesi sonucunda 28/10/2011 tarihinde kesinleştiği, bu şekilde katılanın mağduriyetine neden olduğu iddia edilen olayda; eyleminin TCK'nın 257/2. maddesinde tanımlanan ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu tüm unsurlarıyla oluşturduğu gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/353 Esas 2020/513 Karar sayılı kararıyla zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 18/03/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece, davalı borçlu T6 hakkındaki icranın geri bırakılması kararına karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması, alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK'nin 33/a-2. maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılması gerektiği anlaşılmakla bu husus araştırılmadan verilen karar isabetli değildir....
Halbuki ilamsız icra takibinde itiraz üzerine takip duracak ve alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurarak olumlu karar alması gerekecektir. Yine ilamlı icra takibini alacaklı istediği icra dairesinde yapabilecekken(İİK. m.34), ilamsız icra takibinde genel yetki kurallarına göre (İİK. m.50) takip yapması gerekecektir. O zaman elinde ilam olan bir alacaklı, bu kadar avantajlar var iken neden ilamsız icrayı tercih eder? Burada ilk akla gelen ilamlı icra takiplerinde uygulanan İİK'nun 36. maddesini, bir diğer anlatımla borçlunun icranın geri bırakılması kararı alarak takibi durdurmasını bertaraf etmek olabilir. Bir diğer neden de, ilamın bozulması halinde takibin durmasının ve sonrasında alacağın olmadığının ya da daha az olduğunun ilamla belirlenmesi halinde, icranın iadesinin yolunu kapatmak olarak düşünülebilir (İİK. m 40)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Borca itiraz Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR İİK.nun 33. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlunun yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı, imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği, İtfa veya imhal iddiasının yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle ispat ettiği takdirde icranın geri bırakılacağı düzenlenmiştir....
Borçlunun başvurusunda ileri sürdüğü hususların tamamı İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğindedir. İİK'nun 168. maddesinin 3. ve 5. bentleri gereğince itirazın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerekir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 20.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise bu tarihten itibaren 5 günlük süreyi geçirdikten sonra 26.12.2013 tarihinde zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, itirazın süre aşımı yönünden reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nın 33/a maddesi hükmü "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir. Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder. İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır."...
Borçlu hakkında başlatılan takipte yasal şartları oluşması halinde zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinde bulunabilir. Ayrıca söz konusu takip İİK 78. Maddesi gereğince işlemden kaldırılabilecetir. Somut olayda; davacı borçlu hakkında dava dışı temlik eden alacaklı vekili tarafından Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan alacak davasının 30/12/2016 tarih, 2016/597 E....