"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yoluyla takipte borçlu ödeme emrinden 11.03.2015 tarihinde haberdar olduğunu belirtirek İİK'nun 65. madesi gereğince gecikmiş itiraz başvurusunda bulunmuş, mahkemece gecikmiş itiraz koşullarının oluşmadığı, ödeme emrinin ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10 ve 21/2. maddesi gereğince usulüne uygun tebliğ edildiği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir....
DAVA KONUSU : Gecikmiş İtiraz KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Uşak 3....
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı). O halde, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken gecikmiş itirazın şartlarının oluşmadığından bahisle ret kararı verilmesi isabetsizdir....
İİK'nın 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir." hükmü yer almaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi için borçluya tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir." hükmü yer almaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi için borçluya tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258E.-1991/344 K.). Yapılan tebligatın usulüne uygun yapıldığının kabulü halinde ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra takip dosyasındaki tebligatın usulsüzlüğü açık iken, ilk derece mahkemesinin sadece gecikmiş itiraz hususunda değerlendirme yaptığını, geçikmiş itirazın usulsüz tebliğden kaynaklı olduğuna dikkat etmediğini gecikmiş itiraz hususunu da hatalı olarak değerlendirerek, usul ve yasala aykırı olarak davalarının reddedildiğini, tebliğ tarihi olan 24.06.2020 tarihinde müvekkilinin yurt dışında olup, 10.07.2020 tarihinde kısa bir süre için yurda giriş yaptığını, Tebligat Kanununa aykırı tebliğ sebebi ile müvekkilinin dava konusu tebliğden hiçbir şekilde haberdar olamadığını, müvekkilinin itiraz süresi bakımından hiçbir kusuru olmaksızın, öğrenme tarihinden itibaren de usulsüz tebliğ ile gecikmiş itirazda bulunulduğunu, tebligat görevlisi tarafından, müvekkilinin adresine yapılan tebligat ile ilgili, tebliğ adresi kapısına bildirim yapıştırılmadan, tebligat üzerine komşu oladuğu iddiası ile yazılan kişinin hangi dairede oturduğu, komşu olup olmadığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu, icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmediğini ileri sürerek borca kısmi itirazda bulunmuş, mahkemece, borçluya usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edildiği gerekçesiyle borca itirazın süreden reddine karar verilmiştir....
Somut olayda borçlunun İcra Müdürlüğü'nün 2015/3369 Esas sayılı icra takip dosyasına 25.02.2015 tarihinde verdiği dilekçe ile itiraz ettiği görülmektedir. Buna göre borçlunun en geç bu tarihte tarihinde icra takibi ve ödeme emri tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, icra mahkemesine 06.04.2015 tarihinde yaptığı şikayet İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. Kaldı ki, borçlunun başvurusu bir an için gecikmiş itiraz olarak değerlendirilse dahi İİK'nun 65/2. maddesi uyarınca gecikmiş itirazın maninin kalktığı tarihten itibaren üç günlük sürede yapılması gerekip, şikayetçi borçlu 23.02.2015 tarihinde Türkiye'ye giriş yaptığını bildirdiğine göre, bu tarihe göre 06.04.2015 tarihinde yaptığı başvuru yine yasal üç günlük sürede değildir. O halde mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esasının incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
ın temyiz itirazlarına gelince; Genel haciz yolu ile yapılan takipte borçluların usulsüz tebligat şikayeti ve icra dairesinin yetkili olmadığını iddia ederek gecikmiş itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasını, ödeme emrinin iptalini talep ettikleri mahkemece borçluların takipten 09.07.2015 tarihli haciz tutanağıyla bu tarihte haberdar oldukları ve öğrenme tarihine göre usulsüz tebligat şikayetinin yedi günlük sürede ileri sürülmemiş olması gerekçesiyle diğer itirazların bu aşamada incelenmesine yer olmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur....
Borçlu, ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir. Birden fazla para borcun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu Borçlar Kanununun 86ıncı maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmelidir. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir....