Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti ve Gecikmiş İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Gümüşhane İcra Müdürlüğünün 2021/637 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi uyarınca gönderilen ödeme emrinin usule aykırı şekilde tebliğ edildiğini, müvekkilinin tebliğ işleminden 18.05.2021 tarihinde haberdar olduğunu, öte yandan usulsüz tebligat şikayetinin reddi halinde gecikmiş itiraz talebinde bulunduklarını ileri sürerek öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine aksi halde gecikmiş itiraz talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Şirket yetkililerinin basiretli şekilde davranmakla ve tebligatlara zamanında erişim için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları da düşünüldüğünde davacı şirket yetkililerinin bu yükümlülüklere aykırı davrandıkları ve sonrasında kendi kusurlarına dayanarak gecikmiş itirazda bulundukları kanaatine varılmıştır. O halde, borçlu şirketin süresinde itiraz etmesine engel olan hususun, borçlunun kendi kusuruna dayanması, ödeme emrine süresinde itiraz edilememesi halinin borçlunun kusurundan ve basiretli davranmamasından kaynaklanması nedeniyle gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyecek olması sebebiyle davacı tarafın gecikmiş itirazının reddine karar verilmesi yerindedir....

T2 07/01/2019 tarihli gecikmiş itiraz talep dilekçesi ile borçlu vekilinin borçlunun farklı bir adreste ikamet ettiğini, borçlunun ağır hastalığı nedeniyle babasının yanında kaldığını bu durumun tereke dosyasına beyan edildiğini. icra takibini 04/01/2019 tarihninde haricen öğrendiğini bu nedenle İİK 65 maddesine göre gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünün bu talebi yargılamayı gerektirdiği nedeniyle reddettiğini, gecikmiş itirazda bulunan şahsın bu itirazını dayanak belgelerle belgelemesi ve ispatlaması gerektiğini, somut olayda bu olgu davacı tarafından kanıtlamadığını, itirazı ağır hastalık nedeniyle yapamadığını bildirmişse de bu durumla ilgili en ufak bir delil dahi sunulmadığını, gecikmiş itiraz için şartları sağlamayan davacının tebligatın usulsüz olduğundan bahisle ıttıla tarihinin değiştirilmesi suretiyle hukuki himayeden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini...

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, verilen ilk karar ile ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle ilgili adresin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olup olmadığı hususunda Adana ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta tebliğ edilen adresin davacı borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı tescilli adresi olduğunun bildirildiği anlaşılmakla şikayetçi adına çıkartılan tebligatın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafça gecikmiş itiraz şikayeti yönünden delil bildirilmediğinden gecikmiş itiraz şikayetinin de bu nedenle yerinde görülmediği, davacı borçlunun kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte borca, fer'ilerine itirazı ile mükerrerliğe itiraza ilişkin itirazını 5 günlük yasal süre içerisinde yapması gerektiği halde 5 günlük yasal süre geçtikten sonra 28/12/2018 tarihinde borca, fer'ilerine itirazı ile mükerrerlik itirazında bulunduğu belirtilerek Şikayetçinin usulsüz tebligatın iptali, gecikmiş itiraz ve memur muamelesinin iptaline ilişkin...

İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçluların, dilekçelerinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olmaları, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Somut olayda; borçlu ...'a yapılan ödeme emrine ilişkin 09.6.2015 tarihli tebligatın, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince usulsüz olduğu anlaşıldığından, bu durumda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır....

    Her ne kadar davacı takipten 21.08.2019 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş ise de, UYAP'ta kayıtlı icra dosyasındaki evrak işlem kütükleri incelendiğinde, davacı vekilinin 08.01.2019 tarihinde borca itiraz dilekçesini ve vekaletnamesini sunduğu, aynı gün icra müdürlüğünce davacının borca itirazının süresinde olmadığından takibin devamına karar verildiği, bu durumda davacının iddiasının aksine takipten en geç 08.01.2019 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerektiği ve usulsüz tebliğ şikayetinin İİK'nın 16.maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren başlayan 7 günlük süre geçtikten sonra 22.08.2019 tarihinde ileri sürüldüğü anlaşıldığından, Mahkemece şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetlidir. Şikayetin süresinde ileri sürülmediği açık olduğundan, Mahkemece tebliğ tarihinde davacının yurt dışında olup olmadığının araştırılmasına da gerek yoktur....

    İcra Müdürlüğünün 2018/34056 Esas sayılı takip dosyasında 20/11/2019 tarihli karara konu işlemin kaldırılması, gecikmiş itiraz, takibin iptali ve durdurulması, borca itirazın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Somut olayda; ödeme emri tebligatının borçlu şirkete 26/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, şirket yetkilisi T5 şahsına ve şirkete açılmış olan takibe borcu ödediği iddiası ile borca ve ferilerine itiraz ettiğini, 30/10/2018 tarihli dilekçesi ile icra müdürlüğüne bildirildiği, ancak itiraz dilekçesine ekli imza sirküsün de takip dışı (Kuruluş gıda ... Ltd şti.) adına imza sirküsü verdiğinden icra müdürlüğünün 31/10/2018 tarihli kararında 3....

    günlük yasal süre aşılarak 10/07/2019 tarihinde gecikmiş itirazda bulunduğu, dolayısıyla borçlunun isteminin süresinde yapılmadığı, borçlunun vesayet altında olmadığı gibi, İİK'nun 55.maddesi uyarınca yapılan bir başvurunun da söz konusu olmadığı gerekçesiyle gecikmiş itirazın süre aşımı nedeniyle reddine, İcra ve İflas Kanunu'nda gecikmiş itirazın reddedilmesi halinde başvuran taraf aleyhine tazminata hükmedileceğine dair bir hüküm bulunmadığından, davalının yasal dayanağı bulunmayan tazminat talebinin reddine karar vermiştir....

    itiraz olarak değerlendirilmesi ancak öğrendiği tarihten itibaren 3 gün içerisinde itirazda bulunmadığından gecikmiş itirazın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile gecikmiş itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür....

      Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda tebliğ tarihinde ve halen yurtdışında olması nedeniyle takibe itiraz edemediğini ileri sürdüğüne göre başvurunun bu hali ile İİK'nun 65. maddesi kapsamında gecikmiş itirazdır. O halde mahkemece başvurunun gecikmiş itiraz niteliğinde kabulü ile bu doğrultuda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde tebligat usulsüzlüğü olarak vasıflandırma yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.Başkan...

        UYAP Entegrasyonu