Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1098 Esas sayılı dosyasında verilen geçici mühlet kararı sunularak müvekkilleri yönünden takibin durdurulmasının talep edildiğini, tüm taraflar adına borca itiraz adı altında sunulan dilekçeyle tüm davalıların vekilleri tarafından icra takibine itiraz edildiği açık iken bu durumun mahkemece göz ardı edildiğini, 2. dilekçe ile de açıkça tüm davalılar yönünden icra takibine, ödeme emrine, borca ve ferilerine aynı gün 13.12.2018 tarihinde itiraz edildiğini, Yargıtay 12....
DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından çek bankaya ibraz edildikten sonra ve karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra kaybedilmesin üzerine İstanbul 7 ATM'de çek iptali davacı açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleşmesinin ardından çek keşidecisi ve müvekkilden önce ciranta olan kişilere karşı icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine haciz talebinde bulunduklarını, müdürlükçe 29/07/2019 tarihli karar ile borçlu Mustafa Gök'ün borca itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, bu nedenle taleplerinin reddine karar verildiğini, halbuki itiraz dilekçesinde İstanbul 7 ATM'nin çek iptali kararına itiraz edildiğini, fakat dilekçenin sehven icra müdürlüğüne sunulduğu, dilekçenin itiraz mahiyetinde olmadığı, borçlunun neye itiraz ettiği anlaşılamadığı, bu nedenle itiraz dilekçesi olarak kabul edilemeyeceğini belirterek...
İtirazın iptali davası açılabilmesi için ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edilmesidir.Yetki itirazı ve alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın geldiği İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü'nce davalı borçluya davadan önce ödeme emri çıkarılması talebinin red edildiği anlaşılmakta ise de ,yetkisiz icra dairesinde tebliğ edilen ödeme emrine borca itirazda bulunmanın bir hükmü bulunmamaktadır.Yetkili icra dairesinde ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine borca itiraz edilmesi gerekir. Davanın açıldığı aşamada iptaline karar verilecek bir itirazın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.Borçlunun ,borca itiraz edip etmeyeceği belli olmayan bir evrede itirazın iptali davası açılması halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir.Zira ,borçlunun borca itiraz etmemesi de ihtimal olarak mevcuttur. Ancak geçerli bir itirazın varlığı halinde itirazın iptali istenebilir. Bu dava şartı sonradan tamamlanabilecek bir dava şartı değildir....
Ancak icra müdürlüğünce borca yapılan kısmi itiraz ayrıştırılmaksızın takibin durmasına karar verilmiş ise de, takibin yalnızca itiraz edilen kısım yönünden durma kararı verilebileceği açık olup dava konusu edilen kısım yönünden takibin kesinleştiği takibin devamı icra müdürlüğünden istenebilecek ve talebin müdürlükçe reddi halinde icra müdürlüğünün usulsüz işlemine karşı icra mahkemeleri nezdinde süresiz şikayet yoluna gidilebilecek olup bu hususun maddi hukukun konusu olmayıp takibe yönelik bir sorun olduğu gözetilerek yönüyle iken, davalı borçlunun itirazına konu edilmeyen alacak kalemleri yönünden itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar yoktur....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine dayanak yapılan senette tahrifat olduğu iddiası, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, mahkemece İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2- Borçlunun temyiz itirazlarına gelince; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasında borca itirazın esasa ilişkin nedenlerle kısmen reddi halinde, takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla, alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, takip geçici olarak durdurulmadığı halde mahkemece, itirazı kısmen reddedilen borçlunun, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulması isabetsizdir....
Bu durumda, borcun kabul edilmesi nedeniyle İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca senet üzerine düşülen kayıt nedeniyle takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun ödeme iddiasının ve faiz ile zamanaşımına yönelik itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, senedin teminat senedi olduğu gerekçesiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, kabule göre de; senedin teminat senedi olduğu iddiası İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup aynı Kanunun 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı şirketin müvekkilinden limon satın aldığını, borcun bir kısmının ödendiğini, bakiye 38.864,41 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine, davalının icra dairesinin yetkisine, borca ve tüm fer’ilere itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek davalının takibe yönelik tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacılar aleyhine 14/12/2017 keşide tarihli 1 adet çekten dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacıların takibin ve ödeme emrinin iptali istemiyle dava açtıkları, borca ve faize itiraz ettikleri, ayrıca çek tazminatından keşidecinin sorumlu olduğundan bahisle çek tazminatına yönelik itirazları ile birlikte çek aslının kasaya alınmadığından bahisle şikayette bulundukları görülmüş olup, her ne kadar ödeme emri davacıların vekili yerine asile tebliğ edilmiş ise de davacılar vekilinin borca yönelik itiraz ve takibe yönelik şikayete ilişkin süresi içinde davasını açtıklarından, takibin esasına yönelik itiraz ve şikayetlerini bildirdiklerinden bu nedenle ödeme emri tebliğ işleminin iptalinin bu aşamada gerekmediği, ayrıca borca yönelik itirazın İİK 169/a maddesi kapsamında kesin delille ispatlanamadığı, faize yönelik itirazla ile ilgili alınan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi...
İcra Müdürlüğü’ne hitaben 22.06.2011 tarihli itiraz dilekçesiyle borca itiraz konusu olarak “borca ve fer’ilerine yönelik itirazlarının sunulmasıdır”dedikten sonra dilekçenin içeriğinde “dolayısıyla tarafıma tebliğ edilen ödeme emrine, ödeme emrinde belirtilen borca ve fer’ilerine itiraz ediyoruz” demekle borcun tamamına itiraz edildiği gözetilerek işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nun 168/5. maddesine dayalı olarak borca itiraz ettiği,mahkemece, itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK.'nun 169/a maddesinin 5.fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK.'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....