Davacının borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, 6102 sayılı ...'...
Gerek borca batıklığın şirket varlıklarının rayiç satış değerleri üzerinden belirlenebilmesi ve gerek projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti amacıyla, konusunda uzman bilirkişilerin görüşlerine müracaat edilmelidir. Somut olayda istemcilerin borca batıklığının şüpheli alacaklar kalemine dayandığı, bunların sadece belli bir kısmı için takibe geçildiği sabittir. Alınan raporlarda da istemcilerin gerçek ve fiili durumu sakladığı, sunulan iki icra dosya sureti dışında şüpheli alacakların neler olduğu konusunda bilgi ve belge temin edilemediği, satış ve alacak tutarlarının uyumlu olmadığı vurgulanmıştır. Hayali biçimde bilançoya geçirilen (fiktif) şüpheli alacakların, borca batıklığı ne şekilde etkileyeceği ise yeterince tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece, borca batıklığın yasa ve muhasebe ilkeleri çerçevesinde net biçimde tesbiti gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
alacakları olduğu yönündeki beyanının borçları olmadığı anlamına geleceğinin çok açık bir şekilde anlaşılacağı, şirket temsilcisi tarafından sunulan dilekçenin borca itiraz niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne, davacı şirket yetkilisinin 04.11.2020 tarihinde vermiş olduğu dilekçenin borca itiraz olarak kabulü ile icra takibinin 04.11.2020 tarihi itibari ile davacı borçlu yönünden durdurulmasına karar vermiştir....
Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder....
Ancak dilekçesinde belirttiği (-) 4.732.723,00 TL borca batıklıktan nasıl kurtulacağına dair mahkemeye sunduğu iyileştirme projesi ve projeye eklenmesi gereken belgelerin yukarıda izah ettiğimiz içerik ve nitelikte olduğu söylenemez. Projede belirtilen gelir getirici işlemlerin bir kısmı, “yatırımların büyük faydası görülecek… üretim ve ihracat artırılacak…” gibi tahmin ve temenniden ibarettir. Ayrıca, alındığı söylenen sipariş ve satışların, kime nasıl yapılacağı yeterli ve inandırıcı belgelerle desteklenmemiştir. Nitekim davanın başında 19.01.2015 tarihli ilk kayyım raporunda (-)4.193.374,26 TL olan borca batıklığın, karar tarihine en yakın tarih olan 25.08.2015 tarihli dördüncü kayyım raporunda borca batıklığın (-)4.087.137,82 TL olduğu yaklaşık sekiz ayda TEDBİRE RAĞMEN borca batıklıkta sadece 106.236,44 TL azalmanın olması projenin davacı şirketi borca batıklıktan kurtaracak mahiyet ve inandırıcılıkta olmadığını göstermektedir....
- K A R A R - İflasın ertelenmesi talebinde bulunan vekili, toptan gıda işiyle uğraşan müvekkili şirketin ekonomik kriz nedeniyle borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesinde öngörülen tedbirlerin uygulanması halinde borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olduğunu belirterek müvekkili şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık durumda olduğu, ancak halen ödenmemiş sermaye borcu bulunduğundan, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı kabul edilemeyeceği, kayyım raporlarında da, borca batıklığının düzeltilecek seviyeye gelmediği ve şirketin borçlarını ödeme konusunda gelişme kaydetmediğinin belirtildiği, yargılama esnasında borca batıklık miktarının arttığı, ciro ve karlılık hedeflerinin gerçekleştirilemediği gerekçesiyle, davanın reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179)....
Böylece, aktifleri (mevcudu ve alacakları) borcunu karşılamaya yetmediği (borca batıklık durumu) anlaşılan şirketin faaliyetine daha fazla devam etmesi önlenmekte ve sınırlı sorumluluğu dikkate alınarak gayri muayyen bir kitle korunmaktadır. Borca batıklığı alacaklılar da ispatlayıp, şirketin iflâsını talep edebilirler. Bu hâlde davacı alacaklıdır ve davalı olarak şirketi gösterir. Davacı alacaklı şirkete karşı takip yapabileceği gibi, İİK m. 179’a göre (şirketin yıllık bilançosundan borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa) şirketin doğrudan iflâsını da isteyebilir. İflâs tâbi bir borçlunun borca batıklık nedeniyle kendi iflasını istediği davada davalı yoktur. İflâsın “kamusal bir talep” olma niteliği burada daha açıkça göze çarpmaktadır....
İflasın ertelenmesini isteyen şirketler, bir yandan TTK.’nun 324. maddesi çerçevesinde borca batıklık bildiriminde bulunmak öte yandan da iflasın ertelenmesi için gereken ve yukarıda belirtilen yasal şartları sağladıklarını ispatlamak zorundadırlar. Bu nedenle mahkemenin öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmesi, borca batık durumda ise ıslahının mümkün olup olmadığını incelemesi gerekir....