Maddi hukuk bakımından borçlunun gerçekte borçlu olmadığı bir borcu ödemiş olması ve takip hukuku bakımdan ise borcun cebri icra takibi sebebiyle icra takibi sırasında ve cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekir. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir. İİK 72. madde düzenlemesinin maddi anlamda takip borçlularını kapsadığı, davacının maddi hukuk bakımından takip borçlusu sıfatına sahip olmadığı, davanın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 72/7 maddesine göre açılmış bir istirdat davası olamayacağı, zira ortada davacı aleyhine başlatılan bir icra takibi olmadığı, davacının İİK 72/7'e göre dava açma hakkı bulunmadığı, İİK 72/7'inci maddesinde tanımlanan istirdat davasının bu nedenle şartlarının oluşmadığı görülmektedir....
Anılan madde uyarınca, Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti: Madde 170/a – (Ek: 18/2/1965-538/85 md.) ‘‘Borçlu,alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.’’ Kanunun açık düzenlemesi karşısında, uyuşmazlığın icra hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığından icra hukuk mahkemesinde davanın görülüp sonuçlandırılması gerektiği, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin Diyarbakır İcra Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.05.2019 tarihli ve ------ sayılı kararında da vurgulanmıştır.Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illî ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukukî işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkideki talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bono; ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (eTTK) 691/1. maddesi). Bonoda şekil şartları eTTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır....
Ancak borçlunun zamanaşımı def’înde bulunması hâlinde, alacaklı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirecektir. Bu durum, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi ile değil, borçlunun zamanaşımı def’înde bulunması ile ortaya çıkmaktadır. Borçlu süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmazsa söz konusu bono, hamile zamanaşımına uğramamış bir bononun sağladığı tüm imkânları sağlayacaktır. Zamanaşımına uğrayan bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için kambiyo hukukunun tanıdığı özel imkânlardan yararlanamayacak ve hatta adi senede dahi dönüşemeyecektir. Zira zamanaşımına uğrayan bono fiziki olarak ortada olsa bile maddi hukuk anlamında artık hiçbir şey ifade etmemekte sadece ispat hukuku alanında delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Öztan, s. 878; Kendigelen/Kırca, s. 264)....
Takipte taraf kavramı bakımından öğretide 3 ayrı kuram bulunmaktadır. Bu kuramlardan icra ve iflas hukuku düzenlemesine daha uygun ve uygulama açısından da elverişli olan şekli anlamında taraf kuramıdır. Bu kurama göre icra takibinin tarafları alacaklı olduğunu bildirerek icra takibi yapan kişi ile onun takip talebinde borçlu olarak gösterdiği kişidir. Taraf olmak için maddi hukuk yönünden bir hak sahibi olma veya yükümlü durumda bulunmak gerekmez. Taraf kuramının bu şekilde açıklanması, davada(takipte) taraf davada(takipte) sıfat kavramlarının özdeşleştirilmesi yanılgısını ortadan kaldırır. Borçlunun kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte alacaklıyı taraf göstererek, icra mahkemesinde borca yetkiye itirazda bulunarak takibin durdurulmasını İİK 169 vd maddelerine göre isteyebilir. İcra mahkemesince hakim İİK.nun 169/a maddesinin birinci fıkrası uyarınca itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç 30 gün içinde duruşmaya çağırır....
Öte yandan, keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden TTK'nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir. Diğer taraftan, İİK'nun 170/a-2 maddesine göre; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” Somut olayda, takibe dayanak senetlerden 20.03.2013 keşide tarihli bonoda düzenleme yeri belirtilmediği gibi düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda,sözü edilen belgenin kambiyo senedi niteliği bulunmamaktadır....
nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgelere dayanılarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması mümkün değildir. İİK.'nun 170/a-2. maddesine göre; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” Somut olayda, takibe dayanak (3) adet bonoda düzenlenme yeri belirtilmediği gibi, düzenleyenin adının yanında da, herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda, takibe dayanak belgelerin, kambiyo senedi niteliği bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, İİK.'...
Borçlunun senetlerin lehdar hanesinde tahrifat olduğuna ilişkin şikayeti, İİK.nun 170/a.maddesine dayalı, dayanak senedin kambiyo vasfını taşımadığına ve alacaklının, kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunmadığına yönelik bir şikayet olup, senetlerin lehtar bölümünde üzeri çizilmiş olan kısımda “...” adının yazılı olduğu bu durumda keşideci borçlunun adının da aynı olması nedeniyle söz konusu bonolarda alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği görülmektedir. TTK.nun 690. maddesi, aynı kanunun 585. maddesine atıf yapmadığından, bir kimse poliçelerde olduğu gibi kendi emrine bono tanzim edemez. Diğer bir anlatımla bonoyu tanzim eden, kendisini lehtar göstererek bono düzenleyemez. Bu hususun ileri sürülmese dahi mahkemece re'sen nazara alınması gerekmektedir. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, alacaklı tarafından hakkında takip yapılan borçlunun Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre şirketin temsilcisi olmadığı, bu hali ile temsil yetkisi olmadığı halde çeki imzalayan muteriz borçlunun, şirket adına attığı imzadan dolayı kişisel olarak sorumlu olacağı, davacı borçlunun imzanın kendi elinden sadır olmadığı yönünden imza inkarının olmadığı, yetkisiz temsilci sıfatıyla hareket eden borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir....
Uyuşmazlık; borçlu şirket bakımından İİK madde 170/a uyarınca, keşide tarihinde tahrifat olduğu ve bu nedenle tahrifattan önceki çekin yasal sürede bankaya ibraz edilmediği, çekin kambiyo vasfını yitirdiği ve kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamayacağı iddiasıyla takibin iptali istemi, davacılardan borçlu T2 bakımından İİK madde 170 uyarınca ciro imzasına itirazın kabulü ile takibin iptali istemidir. Davacı/borçlulardan T2 bakımından istinaf incelemesine geçildiğinde; Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, İİK.nın 168/1- 5. maddesi hükmüne göre, borçlunun, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını ve yetki itirazını; yine aynı maddenin birinci fıkrasının dördüncü bendi gereği imzaya itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapması zorunludur. Ankara 14....