Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacının icra takibine dayanak yapılan senedi araç alımı karşılığında teminat senedi olarak davalıya verdiği, davacı tarafından davalıya banka havalesi yoluyla 22.000,00 TL, yine başlatılan icra takibi ve ödeme emrinin tebliğinden sonra 14.076,82 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle davacının davalıya 27.917,37 TL borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın % 20’ si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Davaya konu 26.000,00 TL bedelli kambiyo senedine mahsuben davacının banka havalesi yoluyla 05.03.2010 tarihinde ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu olan senet nedeniyle takipten önce 22.000,00 TL’nin ödendiği anlaşıldığından davacının bu yöndeki menfi tespit talebinin kabulü gerekir. Bunun dışında 4.000,00 TL alacak için davalı icra takibine geçmekte haklıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine Midyat İcra Müdürlüğü'nün 2010/337 E. sayılı dosyası ile bonoya dayalı icra takibi yapıldığı, takibe konu bononun takipten önce davalıya ödendiğini ve senedin davalı tarafından yırtılmak sureti ile iade edildiğini, ancak asıl senedin davalı tarafından uhdesinde tutularak mükerrer tahsilat için icra takibine konu edildiğini belirterek müvekkilinin Midyat İcra Müdürlüğü'nün 2010/337 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir....

      Davacı ... dava konusu kredi borcunu ödemek için çeşitli tarihlerde davalı bankaya 08/08/2008 tarihli takipten önce ve takipten sonra ödemeler yaptığını ancak davalı bankanın takipten önce yaptığı ödemeyi borç tutarından düşmeyerek fazla miktarda takip yaptığı gibi takipten sonra yapılan ödemeleri icra dosyasına bildirmeyerek haksız takip yapıldığı gerekçesiyle 16.000 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.Bu itibarla mahkemece bu rapora dayalı hüküm tesisi doğru olmamıştır....

        İhtiyati tedbir talebinin kabulüne itiraz eden davalının istinaf sebepleri doğrultusunda dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; İstinaf isteminde bulunan davalı borçlunun itirazları; HMK'nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği hususundadır. Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında; İcra İflas Kanunu'nun 72/3.maddesinde;“İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”...

          Menfi tespit davasına konu alacak bonoya dayanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776 ve devam maddelerinde bono düzenlenmiştir. Anılan kanunun 3. maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmüne yer verilmiş, 4. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 5. maddesinde tüm ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı bildirilmiştir. Davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 776 ve devam maddelerinde düzenlenen bonoya dayalı alacaktan kaynaklanmış olmasına göre uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nin 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 11.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni" Davacı ... ile davalılar ... vs. arasındaki davadan dolayı ....Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 29.11.2011 gün ve 2011/150-2011/680 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık bonoya dayalı takibe karşı açılan menfi tespit isteminden kaynaklanmış olup, karar düzeltme talep edilen ilâmın Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2012 tarih ve 2012/11976 Esas, 2012/15201 Karar sayılı bozma ilâmı olduğu anlaşıldığından, temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 19.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkeme 04/07/2022 tarihli ara kararı ile "İİK'nın 72/3 maddesi gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davaları kapsamında takibin durdurulmasına yönünde tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından aksi yöndeki davacı vekilinin takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine,ara kararın taraf vekillerine tebliğine"istinafı kabil olmak üzere karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur....

                Dava bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık bonodaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olup olmadığının saptanması noktasında toplanmaktadır. Mahkemece ... Üniversitesi ... Fakültesi Öğretim üyelerinden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda kesin bir kanaat ortaya konulmamış, ihtimale dayalı görüş bildirilmiştir. Her ne kadar İcra Hukuk Mahkemesince imza incelemesi yönünden birden fazla rapor alınmış ise de, İcra Hukuk Mahkemesi kararları takip hukukuna ilişkin olduğundan anılan mahkemede alınan raporlar hükme esas alınamaz....

                  Maddede zamanaşımını keseceği belirtilen dava açılmasından anlaşılması gereken, alacaklı tarafından açılan alacak davası olup, alacaklı durumundaki davalının savunmasını defi yolu ile ileri sürmesi halinde, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.'nun 20.1.1996 tarih ve 1996/12–654 E. - 1996/805 K. sayılı kararı ile de aynı ilke benimsenmiştir....

                    Davacı bonodaki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını belirterek imza inkarına dayalı menfi tespit davası açmış ise de yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğu anlaşılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu