Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Takibe ve uyuşmazlığa konu senedin bono niteliğinde olduğu, düzenleyenin ... ...... San. Ve Tic. AŞ. olduğu, senet metninde bulunan ... imzalarının her ikisinin de şirket kaşesi dışına atıldığı ve borçlu ...'in imzasına itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü bakımından avalin de açıklanması gerekmektedir. Aval, TTK’nın 700. maddesine göre poliçede yazılı bulunan borcun kısmen veya tamamen teminat altına alınmasını sağlayan bir nevi kefalettir. Bu kefaleti veren şahsa, aval veren denir. TTK’nın 700. maddesinin 2. fıkrasına göre aval, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan başka bir kişi tarafından da verilebilir. Bu şekilde poliçe borçlularından biri lehine aval verilmek suretiyle poliçenin ödenmesi güvence altına alınacağından o poliçenin tedavülü kolaylaştırılmış olur . TTK’nın avalin şekline ilişkin 701. maddesi; “(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır....

    Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen hususlar dikkate alındığında; davalı ---- davalı şirketin yetkilisi olduğu bu nedenle kefalette rızası aranmayacağından bu davalı yönünden kefalet geçerlidir. Diğer davalı ----- ise rızasının usulüne göre alınmadığı, zira dosyaya sunulan rızası belgesinde kefalet sözleşmesinin tarihi, azami sorumluluk limiti gibi esaslı unsurları rızası formunda belirtilmediğinden bu davalının kefil olarak sorumlu olmadığı anlaşılmış bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. ------ tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin dava konusu krediyi kullandığı ve bu krediden dolayı toplam ----- borçlu olduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporunda belirlenen hesaplamaların usulüne uygun olması dikkate alınarak bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

      -TL tutarlı bononun bankanın uhdesinde ve zilyetliğinde iken kaybedildiğini ve tüm aramalara rağmen de bulunamadığını, bu suretle senet kaybolmak suretiyle, bankanın rızası hilafına elinden çıktığını ve halen kimin elinde ve nerede olduğunun bilinemediğini, söz konusu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçmesi durumunda bankanın zarara uğrayacağının açık olduğunu, bu sebeple öncelikle mezkûr bono ile ilgili ödeme yasağı kararı verilerek kararın keşideciye tebliğini ve bononun iptalini talep ve dava etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, TTK'nın 651. ve izleyen maddeleri uyarınca açılan zayi nedeniyle bono iptali isteminden ibarettir. Dava dilekçesi, dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir. TTK.’nın 762.maddesi gereğince Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanların yapıldığı ve üç aylık ilan süresinde mahkememize başvuru olmadığı tespit edilmiştir. Dava dışı ...'...

        -TL tutarlı bononun bankanın uhdesinde ve zilyetliğinde iken kaybedildiğini ve tüm aramalara rağmen de bulunamadığını, bu suretle senet kaybolmak suretiyle, bankanın rızası hilafına elinden çıktığını ve halen kimin elinde ve nerede olduğunun bilinemediğini, söz konusu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçmesi durumunda bankanın zarara uğrayacağının açık olduğunu, bu sebeple öncelikle mezkûr bono ile ilgili ödeme yasağı kararı verilerek kararın keşideciye tebliğini ve bononun iptalini talep ve dava etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, TTK'nın 651. ve izleyen maddeleri uyarınca açılan zayi nedeniyle bono iptali isteminden ibarettir. Dava dilekçesi, dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir. TTK.’nın 762.maddesi gereğince Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanların yapıldığı ve üç aylık ilan süresinde mahkememize başvuru olmadığı tespit edilmiştir. Dava dışı ...'...

          Somut olayda, davalı dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davalı banka tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Mahkemece, TMK’nın 194/1. maddesinde eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlamanın aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı, üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının herhangi bir öneminin bulunmadığı, eldeki davada davacı eşin rızası alınmaksızın aile konutunun ipotek olarak davalı tarafından gösterilmesinin TMK’nın 194/1. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda davacının davasının kabulü "gerekçesiyle belirtilen şekilde karar tesis edilmiştir....

          Davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine, dava dışı şirketin kullandığı kredinin teminatı olmak üzere, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Türk Medeni Kanununun, 194'ncü maddesiyle aile konutu için getirilen sınırlama, kanundan doğan bir tasarruf yetkisi sınırlaması niteliğindedir. Somut olayda, davalı dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar günlü kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. söyleyişle eşin "açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Bu bakımdan davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine tesis edilen ipoteğin iptalini istemekte, diğer bir ifade ile dava açmakta haklıdır....

            Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan , aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi "tek başına" bir ayni hakla sınırlayamaz. Bu sınırlandırma "ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık" olması gerekir. Somut olay da, taşınmaz aile konutu niteliğindedir. Davalı dava konusu aile konutunun bulunduğu taşınmaz üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır....

              tekrar düşülmesi mümkün değildir.), davacılar vekilinin iddiaları içerisinde yer alan iade edilen 200 çuval un bedeli olarak belirtilen 13.824,00-TL'nin davalı ve dava dışı ......'...

                , bu suretle senet kaybolmak suretiyle, müvekkili bankanın rızası hilafına elinden çıktığını ve kimin elinde ve nerede olduğu bilinmediğini, bankanın rızası hilafına elinden çıkan davaya konu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçme olasılığına karşı öncelikle bononun ÖDENMESİNİN YASAKLANMSINA ve yapılacak yargılama neticesinde de İPTALİNE karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde aile konutu üzerinde davalı tarafından diğer davalı ...lehine rızası dışında ipotek tesis edildiğini ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını da talep etmiştir. Mahkemece, "davacı tarafın imza inkarındaki beyanında samimi olmadığı, mukayese edilmesini engellemek amacıyla amaca uygun şekilde muvafakatnamedeki imzanın atılmış olduğu aksi halde muvafakatnameyi görür görmez davacının suç duyurusunda bulunmasının gerekeceği göz önünde bulundurularak ve ekindeki nüfus cüzdanı fotokopisinin davacıya ait olması nedeniyle davacının bilgisi ve rızası dahilinde ipotek tesis edildiği kanaatine varıldığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu