Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemenin 8.11.2005 tarihli ilk kararının davalı temyizi üzerine dairemizce bozulması sonucu bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; 7.235.803.368 Tl.nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, senet iptali, ev eşyalarının bedelinin iadesi, inkar tazminatı, aracın iadesi ve manevi tazminat talebine ilişkin daha önce verilen kararın kesinleştiğinden bahisle bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece 8.11.2005 tarihli ilk kararda 11.826.081.864 Tl.nın %40 oranındaki kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, dairemizce 7.235.803.568 Tl. üzerinden davanın kabulünün gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur....

    Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.'nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK'nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.'nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK'nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir....

      Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının ödeme iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, yemin teklif hakkının da kullanılmadığı, davalının tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 30.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. TL 17.15-O.H. 15.60.-P.H 1.55.-Kalan Aslı gibidir....

        . - K A R A R - Davacı vekili, davalı yanca müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak takip başlatılmış ise de bonoda kefil gösterilen kişinin müvekkili olmadığını imzanın müvekkiline ait bulunmadığını ve bu yanlışlık nedeniyle davalının takibini sürdürdüğünü ayrıca bono üzerinde davacının lehdar olarak adının dahi yazılı bulunmadığını belirterek, takibin iptaline, müvekkilinin bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı takibe konu senet düzenlenirken kefil bölümünde dava dışı ... yerine yanlışlıkla davacı isminin yazıldığını ve bu nedenle takibin davacıya yönlendirildiğini sonrasında davacı ve dava dışı ... anlaştıklarını, davanın konusu kalmadığını bildirerek reddine karar verilmesini savunmuştur....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesi nedeniyle düzenlenen bono nedeniyle menfi tespit ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            -KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin keşidecisi davalının lehdarı bulunduğu bonoya dayalı olarak başlatılan takip üzerine icra masrafları ve vekalet ücretiyle birlikte bono bedelinin müvekkilince davalıya ödendiğini ve karşılığında tahsilat belgesi de düzenlendiği halde davalının takibini sürdürdüğünü belirterek bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve % 40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanca bono bedelinin ödenmediğini ödeme belgesindeki imzanın müvekkiline ait bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuş ve % 40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece davalı yanca ödeme savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın ve ayrıca davalının koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/283 Esas KARAR NO : 2021/605 DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ : 19/04/2021 KARAR TARİHİ : 21/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Bankası ... Şubesi’nin keşidecisi ... olan, lehtarı ...Tic. A.Ş. olan 05/01/2021 keşide, 16/04/2021 ödeme tarihli, 12.500,00 TL bedelli bononun tahsil işlemleri sırasında kaybolduğunu beyanla dava konusu bono üzerinde ödeme yasağı kararı konulmasını ve bonunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE : Dava zayii nedeniyle senet iptali davasıdır....

                Mahkemece, davaya konu bononun dava dışı kişiye verildiği, davalının yetkili hamil olmadığı, bono bedelinin de dava dışı kişiye ödenmiş olduğu iddiasının bono ile aynı kuvvetle yazılı delille kanıtlanamamasına ve davalının da teklif olunan yemini eda etmesine göre sübut bulmayan davacının davasının ve şartları oluşmayan davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece; davalı asilin yemin beyanı içeriğine göre taraflar arasında mal alışverişi olmadığının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu bono nedeniyle davacıların davalıya boçlu olmadıklarının tespitine, koşulları oluşmadığından davacı yanın tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlığa konu bono üzerinde düzenleme sebebinin malen yazıldığı görülmekte olup tarafların iddia ve savunma içeriklerinden bononun düzenleme sebebinin davacı tarafından talil edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında isbat külfetinin davacıda olduğu ve yemin içeriğine göre davacılar tarafından kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerkçeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir....

                    İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut olayda, davanın dayanağı olarak gösterilen 05.04.2017 tanzim ve 05.08.2017 vade tarihli 50.000,00- TL bedelli senet bono (kambiyo senedi) niteliğinde olup davacının eşi Ayhan Karaağaç'ın bono üzerinde yer alan imzası da aval hükmündedir. Davacı vekilince eş rızası bulunmadığından bahisle ve avalin geçersiz olduğu iddiasıyla istinaf incelemesine konu bu dava açılmıştır. Kambiyo senetleri ve bu kapsamda avalin hüküm ve sonuçları TTK'nda düzenlenmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlık, TTK'nun 4. maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğindedir....

                    UYAP Entegrasyonu