Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/415 Esas KARAR NO : 2021/664 DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ : 10/06/2021 KARAR TARİHİ : 15/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu keşidecisi ..., lehdarı ..., keşide tarihi 13/08/2020, vade tarihi 15/05/2021 olan, 10.000,00-TL bedelli bir adet bononun müvekkili bankaya tahsil amacıyla verilmişken müvekkili banka uhdesinde kaybolduğunu, tüm aramalara rağmen de bulunamadığını belirterek, müvekkili bankanın rızası hilafına elinden çıkan dava konusu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olması ihtimaline binaen öncelikle bononun ödenmesinin yasaklanmasına ve yapılacak yargılama neticesinde de dava konusu bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan , aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun başkası adına devir edilerek, tescil edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir. Somut olayda, davalı dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalılar adına devir ederek tescil ettirmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır....

      na satış yoluyla yapılan devir sonucu oluşan tapu kaydının iptali ile yeniden davalı ... adına tesciline ilişkin olup, 02.05.2014 tarihinde açılmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı ile davalılardan ...'ın yargılama sırasında 03.12.2015 tarihinde kesinleşen ... 6. Aile Mahkemesi'nin 2014/250 esas, 2014/606 karar sayılı ilamıyla boşandıkları anlaşılmaktadır. Aile konutunun hak sahibi tarafından devrine ilişkin tasarruf işlemine rızası gereken , işlemin rızası alınmaksızın yapıldığını, konutun bu vasfını devam ettirmesi şartıyla evlilik devam ettiği sürece ileri sürebilir. Evlilik, boşanmayla sona ermekle, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Davacının evliliği boşanma kararı ile sona erdiğine göre, aile konutuna ilişkin hukuki koruma da sona ermiş olup, dava konusuz kalmıştır....

        Bu durumda davacının sözleşmeden kaynaklanan ipotek tesis etme yükümlülüğünü yerine getirmediği dolayısıyla teminat olarak vermiş olduğu dava konusu bononun iadesini istemeyeceği sonucuna varılmakta olduğunu, taraflar arasındaki Protokol’ün 1.4. maddesinde yer alan “işbu Protokol’de bahsi geçen ipoteğin Ödünç Veren yararına herhangi bir sebepten ötürü tesis olunmaması halinde, işbu protokol ekinde teslim olunan bono herhangi bir hüküm alınmasına yahut ihtara gerek kalınmaksızın muacceliyet kasbedecektir” yönündeki hüküm ile Protokol’ün 1.7. maddesine yer alan “Ayrıca, ödünç alan tapu kendisi adına tescil edildikten sonra en geç yedi (7) gün içerisinde noterde Kat Karşılığı İnşaat Yapı ve Gayrimenkul Arsa Payı Satış Vaadi Sözleşmesini’ imza ile zamanlı olarak sözleşmede yer alan ipotekleri tesis etmez ise ödünç verenin fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 30.000 USD cezai şartı ödünç verene derhal ödeyeceğini de kabul ve taahhüt eder” yönündeki hükümler ve ayrıca...

          Dava; aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan banka yararına ipotek verildiğinden bahisle ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir (TMK m. 194) Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m.194/1)....

          Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası” şarttır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, dava konusu Van ili, İpekyolu ilçesi, Hafıziye Mahallesi 1356 ada, 82 parsel üzerinde bulunan C blok 6 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün davacı ve eşinin aile konutu olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davalı dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı kooperatif lehine iki ayrı ipotek tesis etmiş, davalı kooperatif, bu işlemler sırasında davacı kadının işlemlere açık izin verdiğini kesin olarak ispat edememiştir. Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde eşin “açık rızası” alınmadan yapılan işlemin “geçerli olduğunu” kabul etmek imkansızdır. söyleyişle eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmek zorunludur....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Dava devam ederken Aydın İcra Müdürlüğünün 18/12/2019 tarih 2018/32191 esas sayılı dosyası ile dava konusu taşınmaz alacaklı bankaya ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği, mahkemenin bu gerekçe ile karar verilmesine yer olmadığına kararı verdiği, YHGK. 28/11/2019 tarih 2019/2- 318 k 2019/1238 sayılı kararına göre, '' aile konutu niteliğinde olan taşınmaz için davacının açık rızası alınmadan tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilmiş olsa bile taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesi gerekir '' bu karara göre Söke 1.AHM 2018/528 esas 2020/88 karar sayılı dosyasında kabul kararı vermesi gerekirken ''karar verilmesine yer olmadığına '' şeklinde kurulan hükmün kaldırılmasını, açılan davanın kabulünü istemiştir....

          Şti, Lehtarı ... ...İth.İhr.Paz.Ltd.Şti. olan, 18/12/2019 düzenleme tarihli, 20/02/2020 vade tarihli 30.900,64 TL bedelli bononun iptaline, Alınması gerekli harç başlangıçta peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, Davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansının bulunması ve istek halinde davacıya iadesine, Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2021 Katip ... ¸e-imzalıdır. Hakim ... ¸e-imzalıdır....

            İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; 6098 sayılı TBK'nın 584. maddesine göre sözleşmede rızasının mutlak surette bulunması gerektiği, davalının kefaletteki rızası imzasının eşine ait olmadığı yönündeki iddiası üzerine Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alındığı, raporda imzanın davalının eşine ait olup olmadığı konusunda bir sonuca varılamadığı yönünde bir tespit yapıldığı, davalı, kefaletteki rızası imzasının sahteliğini ileri sürdüğünden imzanın aidiyeti konusundaki ispat yükünün davacıya ait olduğu, kefalete rızası koşulunun gerçekleşmediği ve kefalet sözleşmesinin davalıyı bağlamayacağı gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı Banka vekili istinaf etmiştir....

              Orman Ürünleri isimli iş yerini işlettikleri, kendilerinden 966-TL'lik ürün alan katılandan aynı bedelli bono aldıkları, bono üzerinde oynama yapıp bedeli 30.966-TL olarak değiştirdikleri, bu bono ile aldıkları ihtiyati haciz kararını kullanarak katılan hakkında haciz işlemi uyguladıkları, bu şekildeki hileli hareketleriyle haksız menfaat temin ettikleri ve resmi belgede sahtecilikte bulundukları iddia edilen somut olayda; sanık savunmaları, katılan beyanı, bilirkişi raporları ile diğer deliller ve tüm dosya kapsamına göre, bononun katılan tarafından sanıklara verildiğinin ve arada ticari ilişki bulunduğunun sabit olduğu, sanıkların aşamalarda değişmeyen savunma beyanlarıyla bono üzerindeki değişikliğin katılanın alım miktarını artırması nedeniyle kendi bilgisi ve rızası dahilinde yapılmış olduğu, bu durumun bilirkişi incelemesi yaptırılan ticari kayıtlarla örtüştüğü, sahtecilik kastı ve yapılan değişiklikte aldatma kabiliyeti bulunmadığı, katılanın haciz esnasında borcu kabul edip sonrasında...

                UYAP Entegrasyonu