Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde aile konutu üzerinde davalı tarafından diğer davalı ...lehine rızası dışında ipotek tesis edildiğini ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını da talep etmiştir. Mahkemece, "davacı tarafın imza inkarındaki beyanında samimi olmadığı, mukayese edilmesini engellemek amacıyla amaca uygun şekilde muvafakatnamedeki imzanın atılmış olduğu aksi halde muvafakatnameyi görür görmez davacının suç duyurusunda bulunmasının gerekeceği göz önünde bulundurularak ve ekindeki nüfus cüzdanı fotokopisinin davacıya ait olması nedeniyle davacının bilgisi ve rızası dahilinde ipotek tesis edildiği kanaatine varıldığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

    Buna göre, eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Hukuk Genel Kurulunca da, eşlerden birinin diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutunun devredilemeyeceği ve aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılmayacağı benimsenmiştir (..... Toplanan delillerden, dava konusu 235 ada ve 52 parsel sayılı taşınmazın tapuda avlulu kargir ev ve depo vasfında bulunduğu, burada zemin ve üzerinde bir kat olmak üzere iki adet bağımsız konutun bulunduğu, bu dairelerden zeminin üzerindeki birinci kat olarak nitelendirilen bölümün aile konutu olarak kullanıldığı, davalı ..., davacı ....rızasını almadan konut üzerinde diğer davalı şirket lehine ipotek tesis ettiği anlaşılmaktadır. Davacı eşin, taşınmazın devrine açık rızası bulunduğu ispat edilememiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; "...Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı Fatih Mert 'in kullanmış olduğu ve dava dışı Dilek Çelik'in ipotek verdiği kredilerin zirai nitelikli kredi olduğu, dava dışı Dilek'in kefalet işlemi doğrultusunda ipotek tesis etmediği, krediye kefil olmadığı, doğrudan ipotek işlemi yaptığı, ipoteğin bir rehin türü olduğu ,kanunda kefalete ilişkin yapılan işlemlerde eşin rızası arandığı, taşınmaz rehini olan ipotekte ise rızasının aranacağına ilişkin yasa hükmü ve içtihat bulunmadığının tespiti ile dava dışı eşin tarla vasfındaki taşınmaza doğrudan ipotek tesis ettirmesinde davacı eşin rızasının olmamasının ipoteğin fekkini gerektirmediği..." gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir....

      gerektiği, verilen bonolardan 65.764,00 TL bedelli bononun imza itirazı nedeniyle takibinin iptal edilmesi karşısında ve davalı tarafın iptal edilen bono dışında bir bono ile ödeme yaptığı hususunun dosya kapsamında ispat edilememesi nedeniyle davacının davalıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı olduğu, davanın iptal edilen takibe dayanak bonoda yer alan imzanın davalıya ait olduğu iddiasıyla açılmamış olması karşısında ise iptale dayanak mahkeme kararında yer alan kötüniyet tazminatının iadesi hususunun davanın niteliği itibariyle değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacı kayıtlarında yer alan bonolardan takibe konu edilen bono nedeniyle herhangi bir ödeme yapılması halinde mükerrer ödeme olması sonucunun doğabileceği ve mükerrer ödeme yapılmasının önüne geçilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Ankara BAM 27....

        Hüküm, davalı banka tarafından tüm yönleriyle istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince davalı bankanın istinaf talebinin kabulüyle, mahalli mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalı eşin yargılama sırasında vefat ettiği, evlilik birliğinin ölüm ile sona erdiği, açılan davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince verilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, dava açıldığı tarihte davalı üzerine kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı banka lebine konulmuş bir ipoteğin varlığı söz konusu olup davacı sağ dava açarak ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Şayet iddia edildiği gibi açık rıza alınmamış ise bu ipotek işleminin geçersiz olduğu açıktır. Dolayısıyla, geçerli bir işlemin olmadığının kabul edildiği hallerde, malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırması düşünülemez. Diğer bir anlatımla ölü olan bir işlem diriltilemez....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, katılan tarafından borcuna karşılık kendisine verilen 5.000 TL bedelli bonodaki “5” rakamı katılanın rızası olmadan “6” olarak değiştirip 6.000 TL bedelli hale getirdiği sahte bono üzerinden katılan aleyhinde icra takibinde bulunmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın bonodaki rakam üzerinde yapılan değişikliğin katılanın rızası ile yapıldığına dair savunması, bonodaki alacağın yazı ile yazılan kısmında “altı bin” ibaresinde herhangi bir tahrifat yapılmamış olması gerekçelerine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir....

            Dava; aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan banka yararına ipotek verildiğinden bahisle, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir (TMK m. 194). Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m.194/1)....

            Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunludur. Bu bakımdan davacıya konut üzerinde hak sahibi olan ipotek akdinin diğer tarafını oluşturan eşini de davaya dahil etmek üzere uygun süre verilmesi, davaya dahil edildiği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

              Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz üzerinde, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin iptali isteğine ilişkindir. Dava, sadece lehine ipotek tesis edilen bankaya karşı açılmıştır. Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunludur. Bu bakımdan davacıya konut üzerinde hak sahibi olan ipotek akdinin diğer tarafını oluşturan eşini de davaya dahil etmek üzere uygun süre verilmesi, davaya dahil edildiği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra sonuca gidilmesi gerekmektedir. Bu husus nazara alınmadan eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

                ‘in mahkemece tanık olarak dinlenilmediği, 04.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda yalnızca bono üzerindeki keşideci imzasının sanık ya da katılana ait olup olmadığı yönünde bir inceleme yapıldığı, buna karşın bono üzerindeki yazılara dair herhangi bir tespitte bulunulmadığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi bakımından, kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu‘nda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekli olup, (bono üzerinde keşide tarihinin bulunmadığı) unsurların eksikliği halinde bononun özel belge niteliğinde olacağı ve belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu cihetle; suça konu bononun duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilip unsurlarının tam olup olmadığı ve aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve belge aslının denetime imkan...

                  UYAP Entegrasyonu