Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİBOŞANAN KADININ KİŞİSEL DURUMU 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 173 ] "İçtihat Metni" Davacı Meryem Angut ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Sakarya 1....

    eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece davacı kadın ile müşterek çocuk için boşanmadan önce takdir edilen aylık 150’şer YTL tedbir nafakasının denetimden geçerek kesinleşmiş olduğu halde boşanmadan sonra davacı kadın ve müşterek çocuk için aylık 300’er YTL tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir. (HUMK. mad. 438/7) SONUÇ....

        Medeni Kanununun 177. maddesinde boşanmadan sonra açılacak nafaka davasının nafaka alacaklısının yerleşim yerinde bakılacağını hükme bağlmış ise de, bu yetki genel yetkili mahkemenin yetksini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı gibi yetkinin kesin olduğunun kabulü yerinde değildir. Terditli yetki söz konusudur. Yetkili mahkemeyi belirlemekteki tercih hakkı davacıya bırakılmıştır. Medeni Kanununun 174. maddesinde ifadesini bulan maddi ve manevi tazminatın, boşanmadan bağımsız istenilmesi halinde de davalının yerleşim yeri yetkilidir. Buradaki yetkide kesin değildir. (HUMK.m.9) Davalı yetki itirazında bulunmamıştır. (HUMK.m.187/2, 195) Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken,kesin yetkiden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

          Ancak somut olayda davacı daha babası hayatta iken eşinden boşanmış olup boşanmadan 15 yıl sonra ise babası vefat etmiş ve bunun akabinde davacıya yetim aylığı bağlanmıştır. Aksini düşünecek olursak; davacının durup dururken eşi ile birlikte yaşadığı halde daha babası hayatta iken "muvazaalı boşanma"sı ne amaca hizmet edecektir ki?! Bu şekliyle tüm dosya kapsamı neticesinde; davacının eşi ile aralarında ciddi anlaşmazlılar sebebiyle boşanmak zorunda kaldığı, davacının boşandıktan sonra eski eşi ile bir daha birlikte yaşamadığı, dolayısıyla boşanılmış eşle fiilen birlikte yaşama olgusunun oluşmadığı tam tersine davacının boşandıktan sonra eski eşi birlikte yaşamadığının dosya kapsamındaki delillerle kesin olarak ispatlandığı kanaatine varılmış olup davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

          eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır....

            Yapılan yargılama neticesinde; duruşmada dinlenen rapor tanığı muhtar Fahrettin Otlu ve kamu tanığı aza Nizamettin Arslan davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Yine kamu tanığı aza Muharrem Akın da kısmen benzer şekilde beyanda bulunmuştur. Davacının babasının vefatından 6 ay kadar sonra anlaşmalı olarak boşandığı ve babasından dolayı yetim aylığı aldığı görülmektedir. Ayrıca davacı adına 2017 yılı öncesinde kayıtlı elektrik, su, doğalgaz fatura kaydı bulunmamaktadır. Mahkememizce kolluk marifetiyle yaptırılan araştırmada davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşadıkları tespit olunmuştur. Dosya kapsamındaki deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde fiilen birlikte yaşadıkları kanaatine varılmıştır....

            Somut olayda, her ne kadar 5510 sayılı Yasa uyarınca davacının...sından dolayı .... aylığına hak kazanamayacağına karar verilmişse de 5510 sayılı Yasa'nın 54.maddesinin somut olayda uygulanabilmesi için hak sahibi sıfatı ile .... aylığı talep edilebilecek her iki sigortalının .... tarihinin de 01.10.2008 tarihinden sonra olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla, somut olayda uygulanması gereken 1479 sayılı Yasa’nın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45.maddesi önceki düzenlemelere göre lehe olup davacının aylığa hak kazandığı açıktır. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan .... Mahkemesinin kararının bozulması gerekmektedir. Davacı vekilinin .... başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, .... başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan .... Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, İLK DERECE MAHKEME KARARININ BOZULMASI gerekmiştir....

              Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı- Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından maddi ve manevi tazminat ile ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı dava dilekçesinde ziynet alacağı ile beraber, boşanmadan sonra açılan maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunmuş, dava açarken sadece ziynet alacağına ilişkin nispi harç yatırmıştır. Boşanmadan sonra istenen maddi-manevi tazminat istekleri de nispi harca tabi olup, harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz (Harçlar Kanunu md. 30-32)....

                  UYAP Entegrasyonu