"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Yoksulluk Nafakası ve Maddi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; maddi tazminatın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....
Maddi tazminatın miktarı; evlilik süresi ve talep eden eşin boşanmadan sonra yeniden evlenme olasılığı tarafların ekonomik durumu; boşanmadaki kusur derece ve yoğunluğu; eşin diğer eşin sosyal güvenlik imkanlarından yararlanmak hakkının ortadan kalkması; boşanmayla yaşam standardının düşecek olması; boşanmadan sonra yoksulluk nafakası ve diğer eşin malvarlığından tasfiye ve değer artış payı alabilme durumu; toplumun genel yapısı ve yaşam koşulları gibi ölçütler değerlendirilip ve Türk Borçlar Kanunun 50,51 ve 52. maddeleri de kıyasen uygulanmak suretiyle takdir edilmelidir. Manevi tazminat miktarının takdirinde de; maddi tazminatın belirlenmesindeki ölçütlerle birlikte, Türk Borçlar Kanununun 50,51,52 ve 58/1. maddelerinin özellikle kusur dağılım ve derecesi boşanmaya neden olan ve eşin kişilik haklarına saldırı teşkil eden olayın saldırıya uğrayan eşte bırakacağı objektif zedelenme etkisi gözönüne alınmalıdır. Yoksulluk nafakasında ise, yoksulluğun gerçek yoksulluk olması gerekir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı-k.davalı, dava dilekçesi ile 2007 yılında davalı lehine hükmedilen 500,00 TL yoksulluk nafakasını ekonomik şartların değişmesi nedeniyle ödeyemeyeceğini beyanla yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı-k.davacı ise birleşen dava dilekçesi ile, kendisi için 2007 yılında hükmedilen 500 TL yoksulluk nafakasının 1.000TL 'ye çıkartılmasını ve müşterek çocuk için de aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davacı-k.davalının anlaşmalı boşanmadan sonra durumunda aleyhinde olağanüstü bir değişikliğin meydana gelmediğinden yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, davalı-k.davacının ise yoksulluk nafakası ödenmeye başladıktan sonra babadan dolayı yetim aylığı almaya başladığından yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların 06/11/2007 tarihinde evlendikleri, 07/07/2020 tarihinde boşandıkları, bu evliliklerinden Muhammet ve Yakup isimli çocuklarının olduğu, işbu davanın 28/09/2020 tarihinde açıldığı, kadın tarafından erkek aleyhine açılan zina nedenine dayalı boşanma davasının kabul edildiği, erkeğin tam kusurlu olduğuna karar verildiği, söz konusu dosyada kadının yoksulluk nafakası talebinin bulunmadığı, işbu dava ile yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak davacı kadın için yoksulluk nafakası verilmesinin ve miktarının doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davalı erkek vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. ... ... Genel Kurulunun 07.....1998 günlü ve 1998/...–656 E. 1998/688 K. sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Bu açıklamadan sonra, davaya konu yoksulluk nafakası kavramının açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide; “Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir” şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (......Aile Hukuku, ....cilt, İst.2002, sh.294)....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası İle Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından; tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi ve vekalet ücreti yönünden, davalı (koca) tarafından ise; tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı kocanın temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede; Tarafların ... 7....
Mahkemece; "TMK'nın 175 ve devamı maddelerindeki düzenlemeye göre boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan yoksulluk nafakası davalarında yerleşim yeri mahkemesinin yetkisinin kesin olup, dava şartı olması sebebiyle, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceğinden; kesin yetki kuralı gereği mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir, gerekçesiyle" açılan davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde, "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" düzenlemesi ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bu-lunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık, boşanmadan münhasır olarak açılmış nafaka istemine ilişkin olmayıp, boşanmanın fer'i niteliğindeki yoksulluk nafakası isteminden ibarettir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda; davacı vekili, ıslah dilekçesinde; davacı yararına dava tarihinden itibaren aylık 600 TL tedbir nafakası ödenmesini, 06.11.2013 tarihinden itibaren de aylık 600 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmektedir. Bu şekliyle, davacı taraf, davasını kısmen ıslah etmiş durumdadır. Tedbir nafakası, evlilik birliği içinde, evlilik birliğinin devamı süresince hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, evliliğin sona ermesinden sonra hüküm ve sonuçlarını doğuran, boşanmaya bağlı hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Bu nedenle, henüz boşanma gerçekleşmeden, evlilik birliği içinde ayrı yaşamada haklılık iddiasıyla açılan nafaka davasında; kısmen ıslah yoluyla, boşanmadan sonra hüküm ve sonuçlarını doğuran yoksulluk nafakası talep edilmesi mümkün değildir. Zira, kısmen ıslahla, yapılmış olan bir usul işlemi düzeltilmektedir....
Türk Medeni Kanununun 178. maddesine göre açılan yoksulluk nafakası talebi için yeni vakıa ve delillere dayanılması, yeniden kusur belirlemesi mümkün değildir. Hakim kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka isteğini buna göre karara bağlayacaktır. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez....